PİRHA- PİRHA’nın haber yaptığı Gaziemir’de ağaç kıyımına tepki gösteren ekolojist Ertuğrul Barka, “İzmir’in ilk sanayi bölgesindeki ve esasında sanayi müzesi yapılması gereken fabrikalar, üretim araç ve gereçleri ya bir aileye peşkeş çekildi ya da yok edildi ve yok edilmek üzere” diye konuştu.
Gaziemir Fuar alanı ve Esbaş bölgeleri arasında bulunan ormanlık alan sanayi bölgesinin genişletilmesi adı altında kesilmiş ve dümdüz edilmişti. PİRHA’nın yaptığı haberden birkaç gün sonra tel çitlerle kapatılan alan araç ve yaya girişine kapatılmıştı.
Duruma tepki gösteren Ekolojist Ertuğrul Barka ağaç kıyıma dair PİRHA’nın sorularını yanıtladı.
DİLOVASI, ERGENE VE BURSA OVALARI KALKINMA ADINA TÜKETİLMİŞTİR
Sanayileştirilen birçok alan bildiğiniz gibi bir zaman sonra ciddi doğa sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor. Bu örnekleri biraz açar mısınız?
İstanbul ve civarı artık yatırım yapılamaz haldedir. Trakya Ergene ovası ve çeperi tüketilmiştir. Adapazarı’nda “tarlalarda patates yerine otomobil fabrikası kurulması” gibi mantık ve yaklaşımla yapılan yatırımlarla adım atılacak yer, soluk alınacak hava kalmamıştır. Dilovası’nı bir anımsayın. Bursa Ovası otomotiv sektörü ve bunun yan sanayisiyle başlayarak, ünlü yarma şeftalisini ve yeşilliğini kaybetmiştir. Uludağ’ın vejatatif çamlarının tepeleri hava kirliliğinden sararıp kurumaktadır. Kısacası Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerindeki yaşam, kalkınma adına tüketilmiştir.
LİMAN, TARİHİ KÜLTÜRÜ, SANAYİİ VE TARIM ARAZİLERİ İLE İZMİR ÇEKİCİ YATIRIM ALANI
Buna bağlı olarak uzun zamandır İzmir’de gelişen iş alanı ve sermayenin İzmir’e yönelmesinin sebepleri nelerdir?
İzmir, etrafındaki verimli tarım alanlarıyla, deniz ve karayolu ulaşımlarıyla, liman olanaklarıyla, enerji nakil hatlarıyla, petrol rafinerileri, petrokimya ürünleriyle, sermaye deneyim ve birikimiyle, organize sanayi bölgeleri-küçük sanayi siteleriyle, eğitimli iş gücüyle, kültürüyle ve bunun yanı sıra tarihi Çeşme, Bergama, Efes, Meryem Ana, Kuşadası vb. yerlerle çevrili olmasıyla yatırımcılar için oldukça çekici bir yatırım alanıdır. Gerek merkezi hükümetlerin gerekse yerel yönetimlerin de sermayeden yana tavır alması ve tamamen onların bakış açılarından değerlendirmeler yapmaları İzmir’e akışlarını sağlamaya başlamıştır. Geçmiş yıllarda elli bin metre kare iş ve büro alanı satılamayan İzmir’de bir milyon metre karelik satış potansiyeline ulaşılmıştır.
İzmir’in civarındaki yerleşim yerlerindeki gayrî menkul değer artışlarına bir bakın; Urla, Kemalpaşa, Seferihisar, Karaburun gibi yerlerde neredeyse bir metre kare alınıp, satılacak alan kalmadı ve fiyatları da son senelerde katlayarak arttı.
ÇANKAYA, BASMANE, OTELLER SOKAĞI GİBİ YERLER PEŞKEŞ İLE YOK EDİLECEK
İş alanının sermayeye açılmasıyla birlikte Tariş, Havagazı, Alsancak ve Basmane’de yapılması kararlaştırılan projeler birbiriyle bağlantılı mıdır?
Elbette. Körfez dip çamurunun İzmirlinin yüzmesi için temizlenmek istendiği iddiasına ancak aptallar inanabilir. O bile şüpheli ya. Bir holdinge peşkeş çekilmek üzere İzmir Körfezi ve Alsancak Limanı hazırlanıyor. Limanın kapasitesi artırılıyor. Yüksek DWt.luk (tonaj) gemilerin yanaşabilme koşulları oluşturuluyor. Antrepolar, depolar, park alanları, yönetim binaları, vb. gerekli şeyler. İzmir’in ilk sanayi bölgesindeki ve esasında sanayi müzesi yapılması gereken fabrikalar, üretim araç ve gereçleri ya bir aileye peşkeş çekildi ya da yok edildi ve yok edilmek üzere. Böylesi sanayi yoğunluğu, deniz ticaret potansiyeli için de Basmane Çukuru’nun da şekillendirilmesi gerekiyordu. Bundan Kültürpark’ta elbette etkilenecektir! Kültürpark’la birlikte Basmane, Oteller Sokağı, Çankaya ve geniş çevresi de etkilenerek yok olacaktır. İzmir yok edilip farklı bir kent ve yaşam tarzı oluşacaktır. İnsanlar kentlerine yabancılaşacaklar ve bu da ilgilerinin azalması nedeniyle direnmemelerine, kentlerinin daha da yağmalanmasına sessizce katlanmalarını getirecektir kent yaşamına; istenen ve izlenen süreç budur. Bu yağmaya, talana ve yalanlara karşı direnenler de var elbette.
İKTİDARLARI DA SERMAYE BESLEMEKTE
ESBAŞ ve İzmir Fuar alanı arasında sanayi bölgesinin genişletilmesi için yapılan ağaç kıyımını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İzmir’de nelerin yapılmak istendiğini yukarıda sıraladım. Bu sanayi nereye yerleşecek? OSB (Organize Sanayi Bölgeleri) ve serbest bölgelere elbette. Bunun dışındaki verimli tarım alanlarına da yerleşmelerin olacağını gözardı etmemek gerek. Zeytinlikleri yok etmeye, buraları madenciliğe açmaya çalışan, ormanları ağaç, kereste, reçine, kolofan, vb. hammadde depoları gibi gören hükümetlerin yeni sanayi alanları, genişleme ve büyüme alanları için doğa için endişelerinin olması beklenemez. Böyle olunca da yatırımcıların bu alanların işletmecilerinin de doğal yıkımlara neden olacak davranışlardan kaçınmaları beklenemez. Esasında önlerini bu yönde açacak iktidarları da bu sermaye belirlemektedir, sonuca şaşıracak bir durum yok yani.
Yerel yönetimler, sonuçta merkezi iktidarın çıkardığı yasaları uygulamaktadırlar. Bu iktidarlara karşı bir iş ve işlem yapmaları olası değildir. Türkiye’nin herhangi bir bölgesindeki kentin kararları Ankara’dan verilmektedir. O kentin halkın oylarıyla seçilmişlerinin ve halkın istemlerinin önemi yoktur! Kaldı ki, belediyeler de merkezin hışmından korunabilmek için onların istem ve projelerine kolayca boyun eğmektedirler. Boyun eğmeyenlerin de görevlerinden alındıklarını ve kayyumlara devredilmiş belediyelerinin neler yaptıklarını biliyoruz.
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.