HABER MERKEZİ – Rojava’nın Cizîr Kantonuna bağlı Dirbesiyê yakınlarında ekolojik temelli bir kadın köyünün inşasına başlandı. İnşada yer alan Komite üyesi Rumet “Özgür yaşam alanlarına ihtiyacı olan kadın sayısı binleri hatta milyonları buluyor. Bu modelle aslında şehir yaşam kültürüne karşı doğal ekolojik yaşam kültürünü geliştirmek ve var olanı canlandırmak istiyoruz. Hedefimiz çok büyük, sadece bir köy değil birçok köy inşa etmeyi hedefliyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
Rojava’nın Cizîr Kantonuna bağlı Dirbesiyê yakınlarında ekolojik temelli bir kadın köyünün inşasına başlandı. Gazeteci Sozdar Dersim, Jinwar adını alan köy projesinin içeriğini, yaratmak istediği rol modelini, ekonomik, sosyal, siyasi örgütlenme biçimini, zihinlerde oluşan kaygıları ve inşada gelinen aşamayı İnşa Komitesi Üyesi Rûmet Heval’e sordu. Heval, projeyi sadece Jinwar’la sınırlandırmak istemediklerini, her yerde kadına dayalı yaşam biçimini kendi kökleri üzerinde yeniden canlandırmak istediklerini söyledi.
Öncelikle bu projenin içeriğini, nasıl bir tartışmadan yola çıkarak bu projeyi oluşturduğunuzu anlatabilir misiniz?
Bilindiği gibi Rojava devriminin kalıcılaşması ve kadın-toplum-yaşamın iyileştirilmesi ve her türlü devletçi, iktidarcı, baskıcı zihniyetten arındırılması için çok çaba sarf edildi ve edilmeye devam ediyor. Savaşı yaşamış, zulme uğramış, katliamlarla yüz yüze kalmış halkların, kadınların yaralarını sarmak, tekrar yaşamla buluşturmak için kültürel devrime ihtiyaç var.
Alanımızın kültürel tarihine bakıldığında kadına dair alanlar, köyler, farklı oluşumların günümüze kadar canlılığını koruduğunu görüyoruz. Bu canlı tarihi tekrar kökleri üzerinde inşa etmenin onurunu ve özgür yaşam alanlarına ihtiyacı olan kadınlara destek olmanın heyecanını yaşıyoruz.
Acil ihtiyaçlar üzerinden özgür kadın köyünün inşa çalışmalarına başlandı. Bu aciliyet kadın kırımına dur demenin cevabı oluyor. Kadınların her türlü baskı, öldürülme, dövülme, kovulma, satılma gibi insanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Bu bilinçle alanımızda kadınların kendi yaşam alternatiflerini oluşturma ve nasıl yaşamalı sorusunu kendilerinin cevap verebileceği yaşam seçeneklerini projelendirme girişiminde bulunduk. Projemizin yansıması ile her alandan kadın seslerini duymaya başladık. Kendi projeleri ile katılmak isteyen, günlük emeği ile destek olmak isteyen, düşünceleri ile dayanışmada bulunmak isteyen kadın şahsiyetleri ve kurumlar oldu.
Bu düşüncenin ilk nüveleri nerede gelişti sorusuyla çokça karşılaşıyoruz. İki metreyi bulan karlı bir havada 24 kadın arkadaş oturup ekolojik bir kadın köyü üzerine tartışmalar geliştirdik. Bu tartışma ile yürekler ısındı, zihinler açıldı, gönüller birleşti. Bu tartışma Rojava’da kadınların gündemine girdiği andan itibaren destek buldu. Rojava’da ve dünyanın değişik kentlerinde projemizi anlatmaya başlarken gördük ki aslında aynı süreçlerde farklı alanlarda da kadınlar, kadın köyleri, kadın alanları üzerinde tartışıp proje geliştirmiş. Çok doğal bir dayanışma ağı gelişti. Her kadının hayalinde olan bir ütopyayı sadece dillendirmek yeterli oldu. Mevcut koşulların elverişliliğini gözden geçirerek projeye başlandı. Projeye gönül veren kadınlardan bir hazırlık komitesi oluşturuldu.
Hangi kurumlar bu çalışma içinde aktif olarak yer alıyor?
Proje için Mala Jin, Rojava Özgür Kadın Vakfı, Jineoloji Komitesi, Şehit Aile Kurumu, Kongra Star ve Dîplomasiya Rojava ortaklaştı, somut planlamalar çıkardı. Kerpiç yapımından kullanılacak toprak ve samana kadar, dikilecek fidanlardan, çocukların eğitimine kadar her konuda tartışmalar geliştirildi. Komünal yaşamın ortak zihniyeti bu temelde belirlenmiş oldu.
Çalışma hem heyecan verdi, hem çok fazla kesimi kapsadı, kapsamaya da devam ediyor. Belediye, ziraat, ekonomi ve belirlenen kurumlarla yaklaşık 17 toplantı serisinden sonra projenin somutlaşmasına geçildi. Her dilden ve farklı alandan mühendis arkadaşlarla tartışıldı. Resmen proje yarışması yapıldı. 7 mühendisin proje çalışmaları gözden geçirilip ortaklaştırıldı. Bu aşamaya kadar hiç kimsenin ve hiçbir kurumun mali istemi olmadı. Projenin başlangıcından itibaren para diye bir gündem olmadı. Belki de böylesi bir gündem olmadığı için toplumun, kadınların yüreğinde yer buldu, aydınlık bir geleceğin projesi olarak görüldü. Projenin netleşmesi ve genel detaylarda ortaklaşmanın ardından hızla pratik uygulama aşamasına geçildi.
Bu projeyle bir rol model mi yaratmak istiyorsunuz?
Tabii ki… Kadının yaşam-doğa ile bağını güçlendirmeyi amaçlayan bu proje, mevcut aşamada sadece 50 ev inşa etmeyi hedefliyor. Ancak biliyoruz ki özgür yaşam alanlarına ihtiyacı olan kadın sayısı binleri hatta milyonları buluyor. Bu modelle aslında şehir yaşam kültürüne karşı doğal ekolojik yaşam kültürünü geliştirmek ve var olanı canlandırmak istiyoruz. Betonarme ve katlı binalara karşı yaşanılabilir havadar, doğal evler yapmak istiyoruz. Her türlü hormonal üretime karşı kadın eli ve emeği ile tarım ve hayvancılık yapmak istiyoruz. Bu temelde şehir kültürünü ve yaşam tarzını aşmak istiyoruz. Hedefimiz çok büyük, sadece bir köy değil birçok köy inşa etmeyi hedefliyoruz.
Köyde yaşayacak kadınları nasıl belirlediniz yahut belirleyeceksiniz? Yani sadece savaş ve erkek şiddetinin mağdurları mı bu köyde yaşayacak? Buna ihtiyaç duyan başka kadınlar var mı? Önceliklerinizi neye göre belirliyorsunuz?
Köyde yaşayacak kadınlar kendi yaşamı, çocukları, ekonomisi, ekolojisi, doğası, sağlığı ve benzeri birçok konuda söz sahibi olacak. İnşa komitesi olarak Rojava’da bu yaşam alanlarına ihtiyacı olan kadınlar tespit edildi. Şehit eşleri ve çocukları öncelikli olmak üzere kendi projesi ve hayali ile köyde emek vermek isteyenler de tespit edildi. Köy, kolektif yaşam anlayışını sergileyebilecek her kadına açıktır.
En önemlisi de bu köyde yaşam nasıl örgütlenecek?
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra köyün kendi akademisi de olacak. Kadın bilim akademisi ya da orijinal adı ile jineoloji akademisi olacak. Burada kadınların yaşam deneyimleri ve tecrübeleri anı anına yaşama akıtılacak, ürünü alınacak. Aslında kadınların en fazla ilgi ve merak duyduğu konu budur.
Akademinin yanısıra bölge kadınlarının bilgeliğinin somutlaştığı doğal tıp merkezi olacak. Çocuk eğitim merkezleri, hayvan barınakları ve üretim, ziraat alanları olacak. Diyebiliriz ki bu yılki hasadımız tüm bölgenin en verimli hasadıydı. Şimdiden ziraate başlandı. Bahçecilik, buradaki kadının uzmanlık alanı. Yani tüm imkanlar mevcut ve kadınca duygular ayakta, inşanın heyecanında.
Her alanın meclisi, komünü, inşacısı olduğu gibi köyümüzün de meclis komün ve idaresi olacak. Bu oluşumlar sürecine kadar inşa komitesi olarak yaşamı örgütleme ve ilk eğitim çalışmalarını üstlenme temelinde çalışmalarımıza devam edeceğiz. Köyün kendi sözleşmesi, meclisi, komünü tamamlanınca kadınlar kendi haklarında karar alabilecek düzeye gelecektir. Genel anlamda yeniliklere, değişim dönüşüme açık bir yaşam tarzı düşünülüyor. Bu temelde ayrılmak isteyen ya da yerleşmek isteyenler köy sakinlerinin ortak kararı temelinde bu taleplerini karşılayacaktır.
Ekonomi meselesini biraz daha derinleştirirsek, kadınların burada takas ekonomisini geliştireceklerini söylüyorsunuz. Bu bir hedef mi yoksa şimdiden ekonomik yaşamın temeli buna göre mi düzenlenecek?
Günümüzün ekonomik sorunları ve çıkmazlar genelde kapitalist zihniyet ve çarkları temelinde değerlendiriliyor. Yaşam, ahlak, kültür, gelenek ve görenekler halkların manevi değerleridir. Ekonomi adına günümüzün kapitalist anlayışı bu manevi değerleri gasp ediyor ve parça parça pazarlıyor. Din, kültür, gelenekler, tarih ve tarihi eserler bile ekonomi adına heba ediliyor. Buna karşı takas denilince bir farklılık gibi algılanıyor, halbuki kadının yaşam anlayışında zaten takas geleneği mevcuttur.
Bu köyde komünal ekonomi sistemi esas alınacak. Herkese ihtiyacı temelinde gelir sağlanacak ama ortak emek temelinde sisteme kavuşturulacak. Bunun için çok geniş yasa, kural ve yasaklara başvurmadan ihtiyaçlar belirlenir ve üretim paylaşılır. Yani artı ürün fazlasını komünal yaşamın ortak emeği olarak düşünmek daha yararlı olacaktır. Ayrıca şimdi civardan Arap, Kürt kadınlar imece usulüyle yardımımıza geliyor. Birlikte yemek yiyor, birlikte çalışıyor, sohbetler geliştiriyoruz. Birçoğumuz birbirimizin dilini bilmiyor ama ruhumuz ortak.
Köyümüzün bahçesini birlikte yaptık. Sebzesini civar köylerdeki kadınlarla birlikte değerlendireceğiz, örneğin domates, soğan karşılığında kimin gönlünden ne gelirse bize biber ya da patlıcan verecek. Bu, takas için en basit ve kolay yöntem. Şimdiden girişimlerimiz başladı, devam etmeyi düşünüyoruz.
Projenin kadınlar için bir yaşam alanı olduğunu düşünenler kadar karşıt bir cephe oluşturacağını, toplumsal bütünlüğü parçalayacağını söyleyenler de karşımıza çıkıyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Yaşadığımız çağ itibariyle hiçbir kural, yasa, hüküm kadından yana yapılmamış ve işlememiştir. Mevcut yasalar cinsiyetçi ve devletçi zihniyetin gölgesinde yapılan yasalardır. Bu yasalarda cins özgürlüğü, kadın erkek ortak yaşam anlayışı, ekonomik-ekolojik yaşam anlayışı gibi bir sorun görülmüyor. Çünkü tek cins üzerinden erkek zihniyeti üzerinden geliştirilmiş yasalar ve yaşam tarzları vardır. Mesela bir kadın evlenirken hiç kimsenin aklına o kadının nasıl yaşayacağı, neye gereksinimleri olacağı gelmez. Gelse de tartışılmaz, çünkü erkeğin denetimine girecek olan kadının sorumluluğu erkektedir. Toplum için bu çok kolaycı bir yöntem gibi geliyor, toplumsal yapı buna alıştırılmıştır çünkü. Bu anlamda erkeksiz kadın ve yaşam tarzı gibi gündemler gelişince hemen sorular peşpeşe geliyor, ‘acaba kadınlar kendi kendilerine güç getirebilecek mi, acaba kadınların ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi ve benzeri durumları nasıl olacak’ gibi… Fakat biz de biliyoruz ki kadın nerede olursa olsun bu ihtiyacını karşılayabilecek güçte ve bilinçtedir. Bu enerjisini ve potansiyelini açığa çıkarabilecek yaşam alanlarından mahrum bırakılmıştır.
Erkeğin bu yaşam tarzına nasıl katkısı olacak şeklindeki soru daha yerindedir. Kadın kendisini çocuğunu, toprağını, bilgisini koruduğu ve yaşama aktardığı sürece öz bilinci ve öz savunması daha güçlü olacaktır. Buna inanıyoruz. Diğer kaygıların yersiz olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca bağımsız yaşam tercihini ortaya koyan kadınlar, erkek zihniyetinin bu kaygılarına kendileri cevap verecek ve çözüm getirecektir.
Yine kadının toplumdan izole edilmesi ya da farklı kılınması gibi bazı kaygı ve hassasiyetler de gelişebiliyor. Rojava’da kadın savaşçılar devrimin öncülüğünü yaparken izole olmadı, ayrıcalıklı olmadı. Tam tersine her anlamda kitlesel hizmet temelinde daha sağlam örgütlendirildi. Aynı şekilde Jinwar’a yerleşecek kadınlar da toplumla birlikte toplumun değişim dönüşümünde öncülük yapabilecek düzeye gelebilir. Bu en büyük hedeflerimizden biri. Komünal yaşam zaten bir köyün sınırlarında gelişmez ve bir köye sığdırılamaz. Amacımız ilk adımla birlikte bu çalışmamızı daha da zenginleştirip her alanda yaygınlaştırmaktır.
Temelleri atılan köyün ne zaman bitirilmesi planlanıyor? Proje şimdi hangi aşamada?
300 dönümlük arazi üzerine yürüttüğümüz çalışmamız en verimli sürecine girdi, evlerin yapımına başlandı. 21 evin kuruluşu tamamlandı, geriye kalan evlerin yapımı ise sürüyor. 2017 yılı sonuna doğru evlerin tamamlanmasını ve alt yapı çalışmalarının buna göre düzenlenmesini hedefliyoruz.
Çalışmamız her türlü maddi manevi desteğe açıktır. Bunun için iletişim adresimiz www.jinwar.org’dur.
Yoruma kapalı.