PİRHA – MEB ile Server Gençlik ve Spor Kulübü Derneği tarafından organize edilen Haydi Çocuklar Camiye Projesi’nin tartışmaları sürüyor.Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, Haydi Çocuklar Camiye Projesi’nin hiçbir pedogojik eğitime uygun olmadığını vurgulayarak “tüm eğitim kurumları dini çevrelerce kuşatıldı” dedi. Eğitim Sen Genel Başkanı Aydoğan, yapılan protokolün uzun süredir yürütülen bir ideolojik hattın devamı olduğunun altını çizdi.
Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, ilkokul çocuklarını ara tatilde camide namaz kılmaya teşvik eden projenin detaylarını PİRHA’ya değerlendirdi. Programın, çocuklar üzerinde olumsuz gelişim sağlayacağını söyleyen Aydoğan, “Cemaatler ve dini yapılar üzerinden vakıf, dernek adı altında çalışmaların hiçbiri eğitim niteliği taşımıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerini bile Diyanet ve bu dini yapılar almış durumda” dedi.
Eğitime ayrılan bütçenin her yıl gerilediğini belirten Aydoğan, “Diyanetin bütçesi en büyük kalemlerden biri” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Din İşleri Genel Müdürlükleri içeresinde de en büyük kalem din öğretimi genel müdürlüğüne ayrıldı. Ayrıca birçok kamu kaynağının da aynı zamanda kamu binalarının, kamu arsalarının, Türgev’e, İHA’ya, Ensar’a ve daha onlarca yapıya devredildiğini görüyoruz.”
“BU UYGULAMA TAM BİR ÇOCUK İSTİSMARDIR”
Haydi Çocuklar Camiye protokolüyle 6-13 yaş aralığındaki çocukların hedefte olduğunu belirten Aydoğan, “hangi eğitimci ya da pedagog ile konuşursanız konuşun, bir çocuğun soyut bilgiye ulaşım yaşı 12-13 aralığıdır” dedi. Aydoğan ayrıca soyut bilgiyi alma olgunluğuna gelmemiş çocuklara herhangi bir dini inancın dayatılmasının da çocuk hakkı ihlali olduğunu söyledi.
Aydoğan, devletin kendi eliyle çocukları istismar ettiğini de belirterek sözlerine şu cümlelerle devam etti:
“Devlet, kendi eliyle çocukları adım adım istismar etmeye devam ediyor. Özellikle 15-16 yıldır toplum genelinde yaşadığımız bir kutuplaştırma var. Gerçekten çok tehlikeli bir süreç işletiliyor. Her okulda ailesi farklı inançlara sahip çocuklar mevcut. Farklı inanca sahip bir çocuğun bile kendini öteki hissettirdiği bir duyguyu yaratmaya kimsenin hakkı yok. Yani her anlamda bir çocuk istismarı ve çocuk hakkı ihlali ile karşı karşıyayız.”
“ÇOCUK İSTİSMARINA DEVAM’ DİYEN BİR SÜREÇLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
Hükümet ile dini oluşumlar arasında yapılan protokollerin istismara yol açtığını belirten Aydoğan, Ensar Vakfı bünyesinde 2016’da yaşanan hak ihlallerini de hatırlattı. Aydoğan devamında, “Eğitim-Sen olarak açtığımız davada Ensar’ın, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı protokol üzerinden ki şu an hukukun bu kadar adaletsiz işlediği bir süreçte bile Danıştay, bizim itirazımızı haklı buldu. Danıştay net bir şekilde diyor ki eğitim, eğitimcilerin sorumluluğundadır. Adı ne olursa olsun eğitim meselesi başka bir yapıya devredilemez. Günümüzde yine Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü, Ensar’la birlikte açtığımız davaya rağmen bir protokol imzalamış. Kendi Danıştay kararlarını bile dinlemeyen ve ısrarla bu çocuk istismarına, çocuk hakkı ihlaline devam eden bir süreçle karşı karşıyayız” diye konuştu.
“BİNLERCE ÖĞRENCİMİZİN MAĞDURİYETİNİN VEBALİNİ KİM ÜSTLENECEK?”
Aydoğan, iktidarın “dininin, dilinin, kininin davacısı yeni bir nesil yaratacağız’ sözlerini hatırlattı, “Eğitim meselesini dini yapılara teslim edemezsiniz” diyerek sözlerini şu cümlelerle noktaladı:
“15 Temmuz sonrasında Milli Eğitim’in çocuklarımızı, derneklere teslim ettiği çok sayıda oluşum kapatıldı. Bu tür yapılara teslim edilen binlerce öğrencimizin yaşadığı mağduriyetin vebalini kim üstlenecek? O dönem Türkiye Dil Olimpiyatları adı altında onlarca yerde çalışma yapılmıştı. Şimdi başka isimler adı altında yine bu süreç devam ediyor. O dönemde de itiraz edip, basın açıklamaları yapmıştık. Eğitim meselesini, öğrencilerimizi bu yapıya teslim edemezsiniz. Bunun sonuçları çok ağır olacak demiştik. O dönemde yine hedef alınmış, yine bedel ödemek zorunda bırakılmıştık. Şimdi aynı süreç başka isimler adı altında devam ettiriliyor.”
Cebrail ARSLAN-Eren GÜVEN /ANKARA
Yoruma kapalı.