PİRHA-Eğitim-Sen Dersim Şubesi, Munzur Üniversitesi Rektörü ile ilgili olarak basında yer alan usulsüzlük haberlerine ilişkin Dersim Sanat sokağında basın açıklaması düzenledi. Eğitim-Sen Dersim Şubesi, Munzur Üniversitesi Rektörü Ubeyde İpek ve diğer sorumluların görevden alınması talebinde bulunuldu.
Haberin videosu;
HDP Dersim Milletvekili Alican Önlü, Munzur Üniversitesi Ubeyde İpek’le ilgili usulsüzlük iddialarını Meclis gündemine taşımıştı. Konuyla ilgili basın açıklaması düzenleyen Eğitim-Sen Dersim şubesi Munzur Üniversitesi Rektörü Ubeyde İpek ve diğer sorumluların görevden alınması talebinde bulunuldu.
“REKTÖRLERE TANINAN YETKİLER BİLİMSEL KALİTEYİ ARTIRMAK İÇİNDİR, HANEDANLIK KURMAK İÇİN DEĞİL”
Eğitim-Sen Dersim Şube Sekreteri Raife Yılmaz, “Son günlerde basında yer alan, Munzur Üniversitesinde yapılan usulsüz atamalarla ilgili olarak şunu belirtmek isteriz ki ‘Kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir’ gibi bir anayasal hüküm ve liyakat gibi bir kanun ilkesi varken rektörlere tanınan yetkiler bilimsel kaliteyi artırmak içindir, hanedanlık kurmak için değil. Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz kanun hükmü bulunmasına rağmen artık kamu görevlileri kurum amirleri tarafından kurulan sınav komisyonlarında açıkça suç işlemektedir. Kurum amirinin istediği kişiyi sınavda kazandırmayan ve onun talimatlarına uymayan komisyon üyesi, işi ve kariyeri ile tehdit edilmekte veya herhangi bir örgütle ilişkilendirilmektedir. Yaşanan ihraçlar ve sürgünler bunun en bariz örneği olup kamu çalışanlarını kanuna değil kurum amirinin insafına bırakmıştır” dedi.
“BU KOŞULLARDA NE BİLİM GELİŞİR NE EKONOMİ İYİLEŞİR NE DE DEMOKRATİK BİR ÜLKE OLUNUR”
Yılmaz, açıklamanın devamında şunları söyledi:
“Yaşanan bu dönüşüm özellikle yükseköğretim kurumlarındaki kadro tahsisi ve atamalarında, bizdenciliğin pervasızlığı kanun tanımaz bir hal aldığı gibi akademik usul ve etik bırakmamıştır. Kamuya niteliksiz, liyakat sahibi olmayan ve belirli kişilerin referansı ile yapılan atamalar suç teşkil ettiği gibi devletin sırtında ekonomik bir yüktür. Bu atamalar toplumda adalet ve hukuka olan güveni de derinden sarsmaktadır. Bu koşullarda ne bilim gelişir ne ekonomi iyileşir ne de demokratik bir ülke olunur. Liyakati esas almayan ve farklı fikirlere tahammül edemeyen bir anlayışın bilim gibi bir iddiası olamaz. Bu temelde basında yer alıp son günlerde açığa çıkan ve Munzur Üniversitesinde 5 yıldır usulsüz çalıştığı tespit edilen bir öğretim üyesinin ataması sıradan bir hata değildir. Bizzat Munzur Üniversitesi rektörü Ubeyde İpek tarafından talep edildiği bilinmektedir. Bu kanunsuz atamanın hangi odaklar tarafından talep edildiği ve bunun gibi kaç atamanın olduğu etkin bir soruşturma sonucu açığa çıkacaktır.”
“REKTÖR UBEYDE İPEK VE DİĞER SORUMLULAR AÇIĞA ALINMALIDIR”
“Yükseköğretim Kurulundan talebimiz bütün bu iddiaların ve onlarcasının etkin şekilde soruşturulması için bağımsız bir komisyon kurularak, şahitlerin dinlenmesi, delillerin toplanması ve soruşturmaları etkileyebilecek rektör Ubeyde İPEK ve diğer sorumluların açığa alınmasıdır” diyen Yılmaz cevaplanması gereken sorular olduğunu söyleyerek, şu soruları sordu:
“Üniversiteye akademisyen olarak atadığı kardeşi ve yeğeni için adil bir sınav yapılmış mıdır? Bu durum akademik etik ve usullere uygun mudur?
Üniversitede görev yapan onlarca profesör varken tüm akademik birimleri sadece 2-3 profesörün yönetimine vermek nasıl bir güvensizliğin ürünüdür!
Alanında eğitim görmüş akademisyenlerin kaçı alanında istihdam edilmektedir?
Yine alanında ihtiyaç bulunmamasına rağmen bir hemşerisine Üniversitenin iki biriminde birden eş zamanlı kadro açmış mıdır?
Üniversiteye kendi döneminde kaç tane hemşerisini ailece, kimlerin referansı ile atadığını ve bunlara üst yönetim görevi verirken hangi kriterleri esas aldığını açıklamalıdır. Elazığ’da yemek yediği balıkçısını bile akademisyen yaptığı doğru mudur?
Doktorasını tamamlamış olup akademik yetkinliğe sahip olmasına rağmen yıllardır doktor öğretim üyesi kadrosu verilmeyen araştırma görevlileri için gerekçe muhalif görülmeleri midir?
Fakülte sekreterliği görevine atadığı ve şoförlük görevi dışında bir memuriyet tecrübesi olmayan şoförünün KPSS belgesi var mıdır? Bu atama kanunda yazan liyakat esasına uygun mudur? “Ben layık gördüm atadım” gibi keyfi bir tutum olamaz.
Yine 2019 yılında yapılan görevde yükselme sınavında, sözlü sınav komisyonuna kimin hangi puanı alacağı talimatını vermiş midir?
Yine mahkemenin ısrar kararı ile fakülte sekreterliği görevine atanan Eğitim Sen şube yöneticimizin mahkeme kararının bozulması için yüksek yargıdan hatır kararı çıkarılmış mıdır? Böyle bir karar çıkarılmışsa kimlerin aracı olduğu açıklanmalıdır.”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.