PİRHA – Eğitim Sen 6 No’lu Üniversiteler Şubesi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) yaşanan işçi kıyımına ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada, OHAL sürecinin yalnızca işinden atılanlar açısından değil, baskı ve sindirme politikalarının tüm kamu ve özel sektörde çalışan emekçiler açısından da ağır bir süreç yaşattığı belirtildi.
‘Kanun Hükmünde Karaca’ya teslim olmayacağız’ pankartıyla yapılan açıklamada, OHAL sürecinin ekonomik, siyasal ve toplumsal yaşamın üzerindeki olumsuz etkileri anlatılarak, özellikle emekçiler açısından yıkıcı sonuçları olduğu hatırlatıldı.
OHAL sürecinin yalnızca işinden atılanlar açısından değil, baskı ve sindirme politikalarının tüm kamu ve özel sektörde çalışan emekçiler açısından da ağır bir süreç yaşattığı belirtilerek, bunun en son örneğinin geçen hafta İTÜ’de yaşandığı bildirildi.
“TEK ADAM ZİHNİYETİ”
“İTÜ yönetimi tarafından 667 sayılı KHK kapsamında 2016 yılının Aralık ayında açılan ve sekiz üyemizin dahil edildiği bir soruşturma sonucunda İTÜ idari personeli ve aynı zamanda sendikamız şube yürütme kurulu üyeleri Arzu Acar ve Cihan Koca ile bir önceki şube yürütme kurulu üyemiz ve iş yeri temsilcimiz Ekin Demirkan hakkında ihraç, akademisyen üyelerimiz Hüseyin Mercan ve İlke Kızmaz için ise açığa alma kararı verilmiştir. Aynı soruşturmaya dahil edilen üyelerimiz ve Mimarlık Fakültesi temsilcimiz Sel Yoldaş Akar ve üyemiz Şükran Çavdar geçtiğimiz aylarda çıkarılan bir KHK ile ihraç edilmiştir” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Söz konusu KHK’da düzenlendiği üzere “birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amirin onayıyla” yürütülmesi öngörülen bu işlem kurumlar tarafından başlatılan ve sonuçlandırılan işlemler olup, kimler hakkında soruşturma açılacağı ve KHK listelerine kimlerin dahil edileceği kurum yönetimlerinin tasarrufunda olan işlemlerdir. Dolayısıyla, İTÜ’de üyelerimiz hakkında soruşturma açılması ve KHK listelerine isimlerin konması da İTÜ yönetiminin ve asıl olarak, geldiği günden bu yana tek adam zihniyeti ile İTÜ’de pek çok hukuksuzluğun altında imzası olan, dönemin ruhuna uygun “rektatörlerinden” Mehmet Karaca’nın tasarrufunda olan işlemlerdir.”
“İTÜ YÖNETİMİNE SORUYORUZ?”
“Üyelerimizi hukuksuz ve mesnetsiz bir şekilde “terörle” iltisaklı göstermeye çalışan İTÜ yönetimine soruyoruz? En temel kreş, servis, lojman, beslenme hakkı için mücadele eden, idari personelden akademik personele, öğrenciden taşeron işçiye kimin sorunu olsa çözmek için koşturan sendika yöneticilerimiz ve temsilcilerimiz mi “terörist?” diye soran Eğitim Sen üyeleri şöyle devam etti: “Asistanların iş güvencesi, özlük hakları ve 50/d sorununu çözmek için direnen akademisyen üyelerimiz mi “terörist”? Son olarak İTÜ kreşlerine yapılan fahiş zamlar için mücadele yürütmek “terör faaliyeti” kapsamında değerlendirilebilir mi örneğin?
Bizler ve İTÜ kamuoyu bilmektedir ki, bu soruların akla, hukuka ve vicdana uygun yanıtları yoktur.”
“EĞİTİM – SEN GELENEĞİ KESİNTİSİZ SÜRECEKTİR”
İTÜ yönetiminin, söz konusu soruşturma ve cezalarla İTÜ’de köklü ve yerleşik bir geleneğe sahip olan Eğitim-Sen örgütlülüğünü hedef aldığı belirtilen açıklama, üniversite yönetimine verilen şu mesajla sonlandı: “Ancak İTÜ yönetimi şunu da çok iyi bilmelidir ki, 12 Eylül karanlığını yırtarak sendikalarını kuran ve şubemizin kuruluşuna öncülük eden onurlu İTÜ emekçilerinin bize emaneti olan İTÜ EĞTİM-SEN geleneği kesintisiz sürecektir. Sendikamız bugüne kadar olduğu gibi İTÜ’de ve her yerde insan, doğa, toplum yararına üniversite mücadelesi ile barış, eşitlik ve özgürlük mücadelesini birlikte yürütmeye ve büyütmeye devam edecektir.” (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.