PİRHA- AKP hükümetinin hazırladığı yeni eğitim müfredatında laik, bilimsel eğitim yerine cihatçılığı işlemesi, Alevilikle birlikte diğer inançları tamamen kaldırıp dayatmacı tek inancı kitaplara koyması, cemaat ve tarikatlara eğitime müdahale alanının açılmasına İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç’tan tepki geldi. Kılıç, “Laik, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi sahiplenmek için kendi eğitim kurumlarımızı oluşturmamız ve mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Haberin Videosu
Yeni eğitim müfredatına göre Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitabında Temel Dini Bilgiler Dersi- İslam, temel hak ve vatan sevgisi adı altında cihat eğitimi, Allaha kulluk ve ibadet konulu başlıkta ise Allah yolunda mücadele: Cihat konusu 7. ve 8. sınıflarda okutulacak. Alevilik ve onun kavramları olan Hacı Bektaş-ı Veli, Hz. Ali ve Hz. Hüseyin tamamen müfredattan kaldırıldı.
EĞİTİMİ CEMAAT VE TARİKATLARLA DİZAYN EDİYORLAR
AKP hükümetinin hazırladığı yeni eğitim müfredatında laik, bilimsel eğitim yerine cihatçılığı işlemesi, Alevilikle birlikte diğer inançları tamamen kaldırıp dayatmacı tek inancı kitaplara koyması ve bununla birlikte cemaat ve tarikatlara eğitime müdahale alanının açılmasına İzmir Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç‘tan tepki geldi.
“FETÖ ile mücadele adı altında da laik, bilimsel ve anadilinde eğitimi savunan, çalışma yürüten kişi ve kurumlar, gazeteler, televizyonlar ve sendikalar hedefe konuldu” diyen Hasan Ali Kılıç şunları söyledi:
“AKP iktidarının 15 yıllık politikalarının en önemli ayağı olan eğitim politikası kendi siyasi öngörüleri doğrultusunda eğitimi şekillendirmeye çalışıyor. Tabi yalnız başına kadrosu yetmediği için cemaat ve tarikatlarla beraber bu işi yapmaya çalışıyor. Daha önce Fethullah Gülen ile bu işi sadece ülke içinde değil uluslararası alanda yaptı. Ne zaman ki çıkar ilişkileri üzerinden bir çelişki yaşadılar işte o zaman ortaklıkları bitti. FETÖ ile mücadele adı altında da laik, bilimsel ve anadilinde eğitimi savunan, çalışma yürüten kişi ve kurumlar, gazeteler, televizyonlar ve sendikalar hedefe konuldu. Ondan sonraki süreçte farklı cemaatler eliyle bir bütün olarak eğitimi yeniden dizayn ettiler. Düne dair laikliğin kırıntısından söz edebiliyorduk, eleştirebiliyorduk. Ama bugün bu kırıntısı dahi ortadan kalktığı gibi, buna dair en ufak bir söz söyleyemiyoruz.”
2017-2018 ÖĞRETİM YILINDA 7 BİN ÖĞRENCİ CEZAEVİNDE
Laik, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi savunanlara bedel ödetilmek istendiğini belirten Kılıç 7 bin öğrencinin cezaevinde olduğunu söyledi.
“Vicdan sahibi bir avuç insan buna bir söz söylüyor. Eğitim-Sen gibi demokrasiden, barıştan, özgürlükten yana insanlar söz söylüyor. Bunları savunanlar da bu bedelle karşı karşıya kalıyorlar. Devlet şunu diyor: Eğer anadilde, laik ve bilimsel eğitimi savunursan seni işsiz bırakırım. Bu alanda da 150 bine yakın insanı ihraç etti.
2017-2018 eğitim öğretim yılı açılırken yaklaşık 7000 öğrenci cezaevinde. Çok korkunç birşey. Düşünün ki bir ülke öğrencisini laik, bilimsel, çağdaş eğitim alanında onu değiştirip dönüştüreceğine, onu cezaevine tıkıyor. Okullarında olmaları gerekirken cezaevindeler.”
MÜFREDAT, CEMAATLER VE TARİKATLAR UYGUN GÖRDÜĞÜ GİBİ HAZIRLANIYOR
“Aleviler doğal olarak bizim vergilerimizle cami yapıyorsunuz, kuran kursu yapıyorsunuz, cemaatlere kaynak aktarıyorsunuz ve öte yandan bizi asimile ediliyorsunuz diyorlar” ifadesini kullanan Kılıç şunları dile getirdi:
“İşte bugün Alevi kurumaları ciddi anlamda rahatsız. Alevi kurumları şunu doğal olarak söylüyor: Biz bu ülkeye vergi veriyoruz, vatandaşlık vasıflarını yerine getiriyoruz. Bizim vergilerimizle cami yapıyorsunuz, kuran kursu yapıyorsunuz ve cemaatlere kaynak aktarıyorsunuz. Öte yandan biz asimile ediliyoruz. Bizim Raa Haq Alevi inancımız ve felsefemiz tam tersine giderek asimile ediliyor. Ders kitaplarında Alevi öğretisi esas alınmıyor, Alevilik esas alınmıyor. Ders kitapları bilimsellikten de uzak. Daha çok cemaatler ve tarikatların yönlendirmesiyle, onların uygun gördüğü şekillerde hazırlanarak Milli Eğitim’e sunuluyor. Milli Eğitim ile özel anlaşmalar, protokoller yaparak eğitimin belli alanlarını kendi üzerlerine alıyorlar. Çünkü bir ülkede devlet yok, bakanlık yok ki cemaatler ve tarikatlar eğitimi üstlenmiş, taşeronluğunu almışlardır.”
KENDİ EĞİTİM KURUMLARIMIZI OLUŞTURMALI, MÜCADELE ETMELİYİZ
Laik, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimini savunmaya devam edeceklerini belirten Kılıç, “Böyle bir süreçte ne yapmalıyız? Bu cemaatlerin, tarikatların gerçekten eğitim sisteminde etkili bir rol üstlenmesine ve bununla birlikte bakanlığın bu kadar antidemokratik, kafatasçı ve bilimsellikten uzak uygulamalarına karşı ciddi bir tepki sunmak gerekiyor. Laik, bilimsel, demokratik ve anadilde eğitimi sahiplenmek için kendi eğitim kurumlarımızı oluşturmamız ve mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Ersin ÖZGÜL / İZMİR
Yoruma kapalı.