PİRHA- Hakk’a yürüyen Şair ve Yazar Fadıl Öztürk’ü anlatan mücadele arkadaşları, kendisinin edebiyatı sadece estetik değil; politik, vicdani ve ahlaki bir araç olarak gördüğünü söyledi.
Devrimci, şair ve edebiyatçı kimliği ile tanınan Şair ve Yazar Fadıl Öztürk, 1 Mayıs’ta kanser tedavisi gördüğü Ege Üniversitesi Hastanesi’nde Hakk’a yürüdü. Balçova Cemevi’nde düzenlenen ve çok sayıda mücadele arkadaşının katıldığı erkan sonrasında Öztürk, Bayındır ilçesine bağlı Gaziler köyünde toprağa sırlandı.
1955’de Dersim’de doğan Fadıl Öztürk’ün, politik faaliyetleri 1970’li yıllara dayanıyor. Öztürk, siyasi faaliyetleri nedeniyle 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Elazığ’da Devrimci Yol (Dev-Yol) davası kapsamında yargılanarak, müebbet hapis cezası aldı. Çeşitli cezaevlerinde yaklaşık 10 yıl boyunca tutuklu kalan Öztürk, uygulanan genel af kapsamında 1991’de cezaevinden tahliye oldu. Bu dönem dayatılan tek tip elbiseleri protesto eden Öztürk, tek tip elbiseye karşı, açlık grevine girerek, direnenlerden birisi oldu.
CEZAEVİ YILLARINDA ŞİİR VE DENEMELER YAZMAYA BAŞLADI
Cezaevi yılları içerisinde Öztürk, edebi olarak derinleşirken, şiir ve denemeler yazmaya başladı. Cezaevindeyken yazdığı şiir dosyası “Suyu Uyandırın Sesim Olsun” ile Enver Gökçe Şiir Ödülü’ne kazandı. Cezaevinden tahliye edildikten sonra edebi ve politik üretimini sürdürmeye devam eden Öztürk, Piya Kolektifi ve Munzur Aydınlar Platformu gibi oluşumlarda yer aldı, pek çok dergi ve gazeteye yazdı.
DAM VE MUNZUR AYDINLAR PLATFORMU’NUN KURUCU ÜYELİĞİNİ YAPTI
2004’de “Türkiye’deki Kürtlerin Talepleri” başlıklı bir bildiride imzası yer alan Öztürk, 2005’de kurulan Munzur Aydınlar Platformu’nun koordinasyon kuruculuğu üyeliği yaptı. Dersim Gazetesi ve Dersim Araştırmaları Merkezi’nin de kurucu üyeliğini yapan Fadıl Öztürk, son yıllarda sosyal medya paylaşımları ve yazıları nedeniyle çeşitli soruşturmalarla karşı karşıya kalmıştı.
YAZILARINDAN DOLAYI YARGILANDI, CEZA ALDI
5 Ocak 2018’de, Artı Gerçek gazetesindeki yazıları nedeniyle İzmir’deki evinde gözaltına alındı ve 5 gün süren sürecin ardından hakkında açılan davada 1 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Ceza, 5 yıl süreyle ertelendi. Son yıllarında Artı Gerçek’te düzenli yazılar yazmaya ve şiirsel üretimini sürdürmeye devam etti.
Fadıl Öztürk, 2025 yılında yakalandığı akciğer kanseriyle uzun bir mücadele verdikten sonra 1 Mayıs 2025’te İzmir’de Hakk’a yürüdü.
“1978 YILINDA ELAZIĞ’DA TANIŞTIK”
Fadıl Öztürk’ün Elazığ’daki mücadele arkadaşlarından Yazar Merih Cemal Taymaz, o sürecin politik yansımalarına değindi. Taymaz, “Fadıl ile 1978 yılında tanıştık. Türkiye’nin ilk savaşa doğru gittiği yıllardı ve Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi Elazığ’da da belki çoğu yerden daha şiddetli bir biçimde yaşanan bir çatışma süreci vardı. Burada hem halkın hem de oradaki demokratların, devrimcilerin, kendilerini korumak üzere hazırladıkları birtakım çalışmalar vardı. Savunma çalışmaları ve bunları bunların örgütlenmesine yardımcı olmaya çalıştık. Kaybettiğimiz arkadaşlar oldu. Başka yerlere giden, yakalanan arkadaşlarımız oldu” diye konuştu.
“ANILARI İÇİN MÜCADELE ETMEYE DEVAM EDECEĞİZ”
Taymaz, şöyle devam etti:
“Daha sonra 80 darbesi gelince daha sert koşullar başladı ve savunma savunma tedbirleri de sertleşti elbette. Yani elimizdeki her imkanla böyle bir saldırıyı önlemeye çalıştık. Ama üstesinden gelemedik, sonunda bir yenilgi ortaya çıktı. Birçok arkadaşı kaybettik. O arada Fadıl da bir 8 yıl civarında hapiste kaldı. Başka yerlerde mücadelemize devam etmeye çalıştık. Sonra birden bire her şey sakinleşti, duruldu. Bizde biraz elimiz böğrümüzde kaldı aslında. Böyle içimizde de bir şey kaldı. Yeniden bu ülkenin daha demokratik bir ülke haline gelmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Arkadaşlarımızın anısı için bile olsa bu böyle.”
“ŞAİRLİĞİNİNİN ÜSTÜNE, AYRICA ÇOK İYİ DEMİRCİYDİ”
Fadıl Öztürk ile Pia Kitabevi döneminde 4 yıllık çalışması olan belgesel fotoğrafçısı Yücel Tunca, “Fadıl hakikaten bu kişisel dostluğun ötesinde bizim Pia Kültürevi zamanında çok fazla mesaimizin olduğu, çok fazla şey paylaştığımız bir arkadaşımızdı. Mesela benim için işte şairliğinin üstüne, ayrıca çok iyi bir devrimciydi. Ayağa kaldıran insanlardan bir tanesiydi. O yüzden onunla yoldaşlığımızın böyle çok fazla tarifi yok. Özellikle 19997’den 2001’e kadar olan bir dönem içerisinde 4 yılımız hakikaten çok yakın bir mesaideydi. Ben hala kabullenmeme aşamasındayım” diye belirtti.
“NAİF, KİMSEYİ KIRMAYAN BİRİYDİ”
“Fadıl naif bir arkadaştı” diyen cezaevinden arkadaşı Mevlüt Yaşar Yücel ise şunları ifade etti:
“Fadıl’ı hem cezaevi hem de cezaevi çıkışı sonrasında Beyoğlu’ndaki dernekleşme sürecinde bilirim. İzmir’e geldiğinde dönem dönem telefon trafiğimiz oluyordu. En son 10 gün önce görüştük. Fadıl naif bir arkadaştı. Hiçbir zaman kimseyi kırdığını bilmiyorum. Yani herkese iyi niyetiyle davranan bir arkadaş yapısı vardı. Bir kitap hazırlığı vardı ve beni de arayarak, “Bir şeyler düşünüyorum” dedi. Bende, “Benim hakkımda kötü düşünmezsin sen herhâlde” diyerek yazmasını istedim.”
“DEVRİMCİLİĞİ HAKKIYLA YAPTI”
Yine Aydın ve Nazilli cezaevlerinde beraber kaldığı bir diğer yoldaşı, “Aydın cezaevinde başlayan arkadaşlığımız ölüme kadar sürdü. Aydın ve Nazilli’de cezaevlerinden 4 yıla yakın birlikte olduk. Fadıl yol yürüyecek bir arkadaşımızdı. Naif bir arkadaşımızdı. Biz onun yoldaşlığından çok memnun kaldık. Ve o yoldaşlık duygularıyla bu güne kadar geldik. En son 10 gün önce görüştük. Ölümü bizler için çok büyük. Çünkü devrimcilik öyle her insanın yapacağı bir olay değil. Fadıl, bunu hakkıyla yaptı ve yaşamının sonuna kadar da bunu götüren bir arkadaştı.”
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.