PİRHA-Yaklaşık 40 yıldır el yapımı ayakkabı üreten Ünsal Gürsaçlı ile İsmail Uğur, ekonomik kriz nedeniyle Ankara Kızılay’da sahibi oldukları dükkanlarını kapatma telaşına girdi. Önceki yıllarda kendileri gibi 350 civarında işletmecinin olduğunu belirten ustalar, “Şu an 10 imalathane çıkmaz. Kıymetimiz de artık bilinmiyor. Adımız ‘dükkan sahibi’ fakat borç içerisindeyiz” dedi.
Ünsal Gürsaçlı ve İsmail Uğur, Ankara’nın sayılı deri ayakkabı üreticilerinden ikisi. Ankara Kızılay’da ortaklaşarak ayakta tutmaya çabaladıkları küçük atölyelerinde mesleklerini icra etmeye çabalıyorlar ancak ekonomik kriz nedeniyle iş hayatlarının en zorlu dönemini yaşıyorlar.
Gürsaçlı ve Uğur, daha önce işçi olarak çalıştıkları atölyenin sonradan sahipleri oluyor. İlk yıllarda işler çok verimli gidiyor ancak bugünlere gelindiğinde en zorlu süreçlerini yaşıyorlar. Şimdilerde “İşçi kalmak daha iyiymiş. En azından sorumluluk azdı” sözleriyle yaşadıklarını aktarıyorlar.
“İHTİYAÇ SAHİBİ, EN UCUZ OLANA YÖNELİYOR”
Ünsal Gürsaçlı, el yapımı ayakkabı imalatının 20 yıl öncesine kadar çok kıymetli bir iş olduğuna vurgu yapıyor. Mesleği kötüye götüren nedenleri ise “Ucuz ve fabrikasyon üretim, deri haricindeki ayakkabıların yanlış reklamlarla tanıtılması” olarak sıralıyor Ünsal Gürsaçlı.
Fabrikaların plastik malzemelerden dahi ayakkabı ürettiklerini ifade eden Gürsaçlı, deri ayakkabının daha sağlıklı olduğunu vurgulasa da ekonomik kriz nedeniyle alıcıların en ucuz ayakkabıya yöneldiğini söylüyor.
Ünsal Gürsaçlı, “Pandemi sürecinde durmadan borçlanıyoruz, ödemelerimizi yapamıyor, vergimizi dahi ödeyemiyoruz” diyor. “Dükkanı satalım, asgari ücretle bir yerde çalışalım bundan 100 kat daha iyi” diyen Ünsal Gürsaçlı, geçmişte en az 15 kişi çalıştıklarını fakat bugün sadece 2 kişi kaldıklarına işaret ediyor.
“İMKAN OLSA BUGÜN DÜKKANI KAPATACAĞIZ”
15 yıl öncesine kadar el yapımı ayakkabıcılığın piyasada bir değeri olduğunu söyleyen ustalar, zanaatkar olarak da “Artık önemsenmiyoruz” diyerek dert yandılar. Pandemi sebebiyle hiç satış yapamadan dükkan kapattıklarını da ekleyen Ünsal Gürsaçlı, yaşadıkları zorlu sürece dair şu aktarımda bulundu:
“Örneğin evde bir işsiz çocuğum var ama benim yaptığım işi yapmasını istemem. Hiç çalışmasın daha iyi. Başka yerde çalışsa en azından sigortası, yemek ücreti olur. Bizim burada o imkanlarımız yok. Artık yaptığımız işin hiçbir anlamı kalmadı. Bazen günlük sadece 50 lira para kazanıyoruz. Sadece biz değil, bütün esnaf bizim gibi. Her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Şu an imkanımız olsa biz de kapatacağız.
Önceden üretim az ayakkabı pahalıydı. Şimdi fabrikasyon olduğu için sürüm çok kazanç az. İmalat olayı bitti. Deri fiyatlarındaki artış bizi çok zorluyor. Fiyatlar en az ikiye katladı. Deriye zam geliyor ama biz fiyatları artıramıyoruz çünkü 20, 30 TL koyduğumuz zaman müşteri bir daha gelmiyor.”
“MESLEK BU ŞEKİLDE BİTECEK”
Deri ayakkabı ustası İsmail Uğur ise 1974’ten bugüne aynı tezgahın üzerinde iş üretiyor. Uğur, “Eskiden biz ayakkabı üreticileri, memurun aldığı maaşı bir haftada kazanıyorduk. Dükkan sahibi olarak değil, işçi olarak bir haftada kazanıyorduk ama şimdi asgari ücretli kadar kazanamıyoruz” diyerek yaşadıkları zorluğu anlattı.
İsmail Uğur, geçmiş yıllarda Ankara’da en az 350 ayakkabı üretim atölyesi olduğunu belirterek yaşadıkları zorlu süreci şu sözlerle anlattı:
“Şu an Ankara’da on tane çıkmaz. Alttan yetişen eleman da yok. En gencimiz 45-50 yaşında. Benden sonra yerime kim gelecek? Meslek bu şekilde bitecek. Ama bir Avrupa’ya gittiğin zaman ‘sanatkâr’ diye devlet sahip çıkıyor. Bize sahip çıkan yok. Avrupa’da sanatçılık çok önemli bir şey. Biz de bu ayakkabıyı yaparken resim gibi uğraşıyoruz. Tek tek bir ayakkabıya 150 tane çivi çakıyoruz. Bir ayakkabıyı anca 4 saatte çıkarıyor, ardından 3 günlük kurumaya alıyoruz.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.