PİRHA- Dr. Ahmet Kerim Gültekin, AKP’nin üniversitelerde geliştirdiği kimi Alevilik araştırmalarını ‘Aleviliğe giydirilmeye çalışan ideolojik dar ceket’ olarak yorumladı. Gültekin, “Alevi kurumlarının kendi bünyesinden çıkardığı Rıza Şehri Akademisi, GADEV Akademisi gibi kendi anlam-duygu dünyası, birikimi üzerinden bilgisini üretmesi ve kendi aklıyla müdahale etmesi daha tercih edilebilir yerde. Alevilerin kendi içerisinde de azımsanmayacak ölçüde akademisyen birikimi var” dedi.
Almanya’nın Dortmund kentinde Rıza Şehri Akademisi tarafından organize edilen Alevi Ansiklopedisi Sempozyumu yoğun katılımla gerçekleşti. Sempozyuma katkı sunan katılımcılardan olan ve 2017 yılında Munzur Üniversitesi’nden ihraç edilen Dr. Ahmet Kerim Gültekin, akademi deneyimlerini paylaşmıştı.
Alevilik çalışmaları artık uluslararası bir alan ve bu alan ilginç bir biçimde büyümeye devam ettiğini söyleyen Gültekin, 22 yılık AKP sürecinde Alevilik adına kurulan kimi enstitü ve araştırmaların Aleviliğin kültürel çeşitliliği yok sayan, kendisine ait olmayan kalıplara sokmaya çalışan zor aygıtları halini aldığını ifade etti.
Gültekin, Alevi kurumlarının birikimleri üzerinden kendi bilgisini ürettiği akademileri oluşturmasının çok daha değerli olduğuna vurgu yaparak, Alevilerin kendi içerisinde azımsanmayacak ölçüde akademisyen taşıdığını kaydetti.
“CUMHURİYET, ALEVİ TOPLULUKLARIN YAPISINI DAĞITAN ROL ÜSTLENDİ”
Yüzüncü yılını geride bırakan cumhuriyetin Alevi toplulukların kendi içerisinde kurduğu yapıyı bozan bir rol üstlendiğini söyleyen Gültekin, “6 yıldır Almanya’da yaşıyorum. 2017 yılında Munzur Üniversitesi’nden ihraç edildim. Hakkımda akademik ve politik sebeplerden ötürü devam eden ceza davalarım vardı. Maalesef Türkiye’den ayrılmak durumunda kaldım. 5 yıl Leipzig Üniversitesi’nde, daha sonra Berlin Özgür Üniversitesi’nde çalışma şansım oldu. Daha çok Alevilik çalışıyorum, çok geniş bir konu. Alevilik içerisinde Raa Heqi olarak bilinen inanç sistemi üzerinde çalışıyorum. Daha özelde de jiyare yani ziyaret kültleri üzerine çalışıyorum. 60-70’li yıllarda bir takım modernleşme süreçleri, Alevilerin ekonomik-politik sebeplerle köylerden şehirlere ve Avrupa’ya göçü kırsal bağlamlı bir takım ilişkileri değiştirip dönüştürdü. Kürt Aleviler özelinde de süreklilik arz eden bir şiddet olgusu var. Bu da geçtiğimiz yüzyıla kadar bu toplulukların kendi içerisinde kurduğu ilişkiyi, hukuku, yapıyı bozan, dağıtan bir rol üstlendi. Ocak-talip ilişkileri üzerine yükselen bir toplumsallık dağılmış oldu. Bu Alevilik çalışmalarının tespit ettiği çok genel bir anlatı” diye konuştu.
“ALEVİLİĞİ DAĞILMIŞ TASVİR EDERSEK, SÜREKLİLİK DİNAMİĞİNİ GÖRMEYİZ”
“Aleviliğin kendisini 21. yüzyıla aktaran ve bence başarılı da olan bir gerçekliği var” diyen Gültekin, şöyle devam etti:
“Alevilik çalışmaları bugün uluslararası bir saha. Bu sahada da büyük anlatılar var. Benim çalışmalarım bu anlatıları eleştiren bir çerçeveden yaklaşıyor. Çünkü Aleviliği dağılmış, otantikliğini kaybetmiş, sürekli yolunu arayan, kimlik bunalımı içerisinde kültürel bir durum olarak tasvir ettiğimiz zaman Aleviliğin içerisindeki süreklilik dinamiklerini görmüyoruz. Kendisini 21. yüzyıla aktaran ve bence başarılı da olan bir gerçekliği var. Tabi ki sosyal değişme bir olgu. Yani insanlar yüzyıl öncesinde olduğu gibi yaşamıyor, konuşmuyor, düşünmüyor. En nihayetinde bu bir inanç ve yaşamaya devam ediyor. Bu noktada jiyareler yani ziyaretlere biraz daha dikkatli olmak bakmak gerekir. Çünkü nihayetinde insanlar raybelerleriyle, pirleriyle, mürşitleriyle bağlarını kaybetseler de her gün güneşe dua ederek, ziyaretlerine giderek o kutsallarla temasa devam ettiler. Bu spirütüel alan insanların inançları ve kimlikleri arasında kurduğu bağda büyük bir dinamizm yarattı. Örneğin Kürt Alevi kimlik siyaseti doğa inançları üzerinden ilerliyor. Doğayı korumak olarak lanse ediliyor. En nihayetinde insanlar orada basit anlamda bir çevreci mücadele pratiği sergilemiyorlar. Munzur’u, Düzgün Baba’yı, dağları, ormanları korurken aslında orada bir inanç gerçekliğini korumuş oluyorlar.”
“AKP, ALEVİLİĞE İDEOLOJİK DAR BİR CEKET GİYDİRMEYE ÇALIŞIYOR”
Gültekin, 22 yılık AKP sürecinde Alevilik adına kurulan kimi enstitü ve araştırmaları ‘Aleviliğe giydirilmek istenen dar bir ceket’ olarak değerlendirerek, “Alevilik çalışmaları artık uluslararası bir alan ve bu alan ilginç bir biçimde büyümeye devam ediyor. Özellikle Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’da da belli merkezler var. Örneğin Viyana’da Alevi Teolojisi bölümü açıldı. Yine bölüm olarak Hamburg’da bir Alevi Teolojisi bölümü faaliyete girdi. Londra’da devam eden bir proje var. Böyle irili ufaklı pek çok merkez var. Türkiye ile kıyaslandığında nispeten daha rahat bir çevre var. Türkiye’nin AKP ile içine girdiği süreç, üniversiteleri içerisinde dönemsel olarak kurduğu, kapattığı, işine geldiği zaman kullandığı Alevilik araştırmaları üzerinden bir fark görüyoruz. Orada üzerine Alevilik ideolojik dar bir ceket giydirilmeye çalışılıyor. Aleviliğin kapsadığı o kültürel çeşitliliği yok sayan, ait olmadığı bir çerçeveye sokmaya çalışan bir zorlama var” ifadelerini kullandı.
“ALEVİ KURUMLARININ BİRİKİMLERİ ÜZERİNDEN OLUŞAN AKADEMİLER ÇOK DAHA DEĞERLİ”
Alevi kurumlarının birikimleri üzerinden kendi bilgisini ürettiği akademileri oluşturmasının çok daha değerli olduğuna vurgu yapan Gültekin, şunları ifade etti:
“Avrupa’daki akademilerde her ne kadar nispeten daha rahat çalışma koşulları olsa da, Alevi kurumlarının kendi bünyesinden çıkardığı Rıza Şehri Akademisi, GADEV Akademisi gibi kendi anlam ve duygu dünyası üzerinden, birikimi üzerinden bilgisini üretmesi ve kendi aklıyla müdahale etmesi daha tercih edilebilir yerde. Alevi hareketi akademi ile ilginç bir bağ kurmuş durumda. Bu Alevi teolojisi içerisinde de yer bulan bir yerde. Bilgi ya da hakikat Alevilikte çok merkezi bir yer tutuyor. Hakikate ulaşmak Alevilik yolunu tarif eden bir yerde duruyor. Dolayısıyla Aleviler her zaman akademilerden, akademisyenlerden öğrenmeye, onlarla etkileşim içerisinde olmaya açık bir toplum. Kendi içerisinde de çok ciddi azımsanmayacak ölçüde akademisyen birikimi var. Bu tarz girişimler sonraki kuşaklara bilimsel bir zemin bırakması bakımından önemli.”
PİRHA/ALMANYA
Yoruma kapalı.