PİRHA- Sivas Katliamı’nda yaşamını yitiren Karikatürist Asaf Koçak’ın yaşamını konu edinen belgesel ‘Dino’nun Yönetmeni Kerem Tekoğlu ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi de, “En büyük noktası donmak ve yanmak arasındaki çizgidir” dedi.
HABERİN VİDEOSU
Keremo olarak bilinen Yönetmen Kerem Tekoğlu Sivas ‘ta Madımak Oteli’nde gericiler tarafından yakılarak hayatını kaybeden karikatürist Asaf Koçak’ın yaşam öyküsünü beyaz perdeye taşıdı.
Yönetmen Kerem Tekoğlu’un sırasıyla Yozgat Yerköy ilçesi, Kırşehir, Ankara, İstanbul, Didim ve Almanya’da gerçekleştirdiği belgeselde aile, yakınları ve Sivas Katliamı’nda sağ kurtulup son nefesine kadar yanında olan arkadaşlar yer alıyor.
ANNESİNİN ONA TAKTIĞI LAKAP ‘DİNO’
Orta Anadolu Kürtleri ile ilgili yaptığı çalışmalar sırasında Kırşehir’de böyle bir proje yapma fikrinin oluştuğunu söyleyen Yönetmen Kerem Tekoğlu şöyle konuştu:
“Kırşehir’deki yazarlar, çizerler, sanatçılar vb kişilerle araştırmalar, sohbetler yaparken ‘Dino’ ismine rastladım. ‘Dino’ 1993’de Sivas’ta katledilen 33 aydından birisi Asaf Koçak’tı. Dino çocukluğundan beri onun sıra dışı yaşamından kaynaklı annesinin ona taktığı bir isimdi. Koçak’ın bulunduğu, büyüdüğü, yaşadığı o çevre Türkiye’de neredeyse milliyetçiliğin en yoğun yaşandığı bir yer. Ve böyle bir yerde Koçak gibi halkçı, hümanist ve yurtsever diyebileceğimiz bir düzeyde kişilik çıkıyordu önümüze. Ve bununla ilgili çalışmalar yaptım. Biten projemiz ‘Dino’ adı altında Asaf Koçak’ın biyografisi.”
Tekoğlu, 5 aylık bir çalışmanın ürünü olan belgeselde, Bîrnebûn dergisi ve özellikle Avrupa’da yaşayan Kırşehir Kürtleri üzerine araştırmalar yapan Vahit Duran’ın ciddi katkılarının olduğunu söyledi. Öte yandan ilk karikatürlerini yayınlayan ‘Koçak’ dergisinin sahibi Mahmut Emin, yakın dostu fotoğrafçı Çerkez Karadağ, Sivas’ta yangın esnasında son nefesine kadar yanında olan Ali Balkız ile yine Sivas’ta donma tehlikesi geçiren ve ölmek üzereyken onu kurtaran öğretmen Fikriye Avcı Bor ile röportajlar yaptı.
YAŞAMA BAKIŞI KARİKATÜRLERİNDE CAN BULUYOR
Tekoğlu gerçekleştirdiği görüşmelerden Asaf Koçak’a ilişkin edindiği izlenimi şöyle anlattı:
“Asaf Koçak bulunduğu çevreye düşüncesi, kıyafetleri ile uymayan bir kişilik aslında. Onun için annesinin ona taktığı ‘Dino’ lakabını ilk dönemlerde çok fazla kullanıyor. Koçak kadına yönelik şiddeti çok fazla dile getiren karikatürlerinde ön plana çıkan çalışmaları var. İktidarın özellikle Kürtler üzerinde ve ezilen diğer halklar üzerindeki baskılarını çok fazla ön plana koyan ciddi karikatürleri var. Yine gerici, yobaz zihniyetin aydınlık üzerinde aydınlıktan korkan kişilikler üzerine ciddi karikatürleri olan bir kişi.”
KOÇAK’IN ALEVİLİĞE OLAN İLGİSİ
Koçak’ın Aleviliğe olan ilgisinin ise üniversite yıllarında oluştuğunu söyleyen Tekoğlu, “İstanbul’da Davut Paşa Lisesi’ni bitirdikten sonra Kırşehir Eğitim Enstitüsünden mezun oluyor ve öğretmen oluyor. Öğretmen olurken Sivas’ın bir Alevi köyünde öğretmenlik yapıyor. Burada onun tabiriyle ‘insanlara aşık oldum’ mantığıyla ciddi ilişkiler ediniyor. Oradaki bütün insanlar Asaf’ı çok seviyor. Köylülerin ona sahip çıkması, orada ki gençlerle olan diyaloğu Alevilerle ilgili yaşamı biraz daha Sivas’ta öğretmenlik yaptığı yıllarda filizleniyor. Ailesine tatile geldiğinde ablalarına ‘ben Alevi olacağım, Aleviler çok iyi’ diyormuş. Yozgat Yerköy’de gençliğinde o ırkçı kesim birkaç kere onu dövüyor, kavga ediyorlar. Asaf’ı kireç kuyusuna atıyorlar. 6-7 yıllık öğretmenlik hayatından sonra ‘memurluk bana göre değil’ diyerek öğretmenliği bırakıyor. Öğretmenlik sonrası bütün yaşamı Aleviler, Kürt yurtseverler ve diğer sol camiayla birlikte geçiyor. Öğretmenliği bıraktıktan sonra ciddi maddi sorunlar yaşıyor. Kendi sanatını icra etmeye çalışıyor ve geride bıraktığı ciddi karikatürleri var. Bu karikatürler onlarca dergide, gazetede ve kitap kapağı olarak kullanılıyor” dedi.
Tekoğlu, Koçak’ın donma tehlikesi geçirdiği ana ilişkin ise şu bilgileri verdi:
“Sivas’da öğretmenlik yaptığı yıllarda bir donma tehlikesi geçiriyor. Orada bir öğretmen arkadaşı Fikriye Avcı Bor onu kurtarıyor. Ama orada Alevi komşular imdatlarına yetişiyor ve hayatını kurtarıyor. Alevilere bağlılığı bundan kaynaklı.”
YANMAK VE DONMAK METAFORLARI
Koçak’ın yaşadığı donma tehlikesi ile Sivas’ta yanarak can verdiği iki olaydan yola çıkarak yanmak ve donmak metaforlarına yer verdiği kurmaca belgeseline ilişkin ise şunları söyledi:
“Bu belgeselde de donmak ve yanmak metaforlarını da kullandık. Zaten kar, kış ve ateş metaforları çok ön planda bu belgeselde. Birçok metafor kullandık ama en büyük metaforu, onun fötr şapkasıyla başlıyor. O dönem saçlarının uzun olması ve fötr şapka takıyor diye ‘deli’ diyorlar. Biraz o metaforları kullandık. Sivas’da donmaktan kurtuluyor ama yanmaktan kurtulamıyor. Yani öğretmenlik yaptığı yıllarda donuyor ve kurtuluyor. Kar, kış ciddi bir metafor. Ve yine aynı şekilde 1993’de Sivas’ta yanmaktan kurtulamıyor. En büyük noktası donmak ve yanmak arasındaki çizgidir.”
Belgeseli uluslararası birçok festivale göndermeyi düşünen Tekoğlu, “Bu projenin büyük birkaç galasını yapmayı düşünüyoruz. Özellikle Alevi kurumlarıyla biraz daha yoğun görüşmeyi planlıyoruz. Almanya’da ve Ankara’da gala yapmayı planlıyoruz. Birçok yerde gösterimi yapılacak” dedi.
Sevim KAHRAMAN
İSTANBUL
Yoruma kapalı.