Alevi Haber Ajansi

Doğan: Cemevinin kapısını kırarak, gözaltına alarak inancımızı yok edemezler-VİDEO

PİRHA-Geçen günlerde gözaltına alınan DAD Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan, son zamanlarda Alevilere yönelik polis operasyonlarına ilişkin konuştu. Doğan,”Bizler doğru yerdeyiz. Canlar, kendi varlıklarını, kendi kimliklerini, kendi inançlarını ısrarla var etmek için demokratik zemini ve bu mücadeleyi asla bırakmasınlar” dedi.

İçişleri Bakanlığı yerleşkesinde yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dönük 1 Ekim’de gerçekleştirilen saldırı sonrası 2 Ekim’de İstanbul ve Kırklareli’nde aralarında Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile sivil toplum örgütü yöneticilerinin de olduğu 20 kişi gözaltına alınmıştı. 4 kişi tutuklanırken, diğerleri serbest bırakılmıştı.

Gözaltına alınanlar arasında Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Eş Genel Başkanı Kadriye Doğan da vardı. Doğan, Can TV’de Ezgi Soysal ile Can Aktüel Bu Sabah adlı programa katıldı.

“VARIZ, VAR OLACAĞIZ”

Sarıyer Cemevi’ne yapılan polis baskınını kınayarak sözlerine başlayan Doğan, “Sarıyer Cemevi baskına uğramış, bu çok çirkin bir saldırıdır. Bizler Alevi olarak yaşamak ve Aleviliği yaşatmak için, hak ve hakikat yolunda ilerlemeye çalışan canlarız. Ama karşılaştığımız muamele ne yazık ki tarihsel uzun bir süreçten bu yana yok sayılmak, yok edilmek, değiştirilip, dönüştürülmek üzere kendilerine amaç edinilmiş bir inancın mensupları olarak varız, var olacağız. Yaşayacağız, yaşatacağız. Azmimiz, kararlılığımız budur. Ulularımız bize söylemiş ‘dönen dönsün biz dönmeyiz yolumuzdan’ biz dönmeyeceğiz. Bu yolu yaşatacağız” dedi.

“DÖNEN DÖNSÜN BEN DÖNMEM YOLUMDAN”

Katıldığı programda gözaltına alındığı süreçte yaşadıklarını da aktaran Kadriye Doğan,”1 Ekim’de bizim Gazi Cemevi’nde İstanbul DAD Şubenin kongresi vardı. DAD şubelerinin hepsinde kongre gerçekleştirdik. Yani DAD yeni bir yapılanmaya, yeni yönetimlerini oluşturmak üzere uzun bir emek vermişti ve o gün finaldi tüm şube kongrelerimizi gerçekleştirmiştik. Fiziki takip ile Dilber canın evinden alındım eve getirildim. Eve geldiğim zaman manzara insan bir düşünüyor yani, benim boyum, bedenim belli, yaşım belli inanılmaz bir kuşatma ile sitenin, evin etrafı, çok kalabalık bir kuşatma ile karşılaştım. Bir gerekçeleri vardı, zaten 20 küsür insanı bir operasyonla birlikte almışlardı. İlk gün bizi gece bir sohbete çağırdılar yani niye gözaltına aldıklarını söyledikleri ve soru sordukları kısa bir sohbet oldu.

Son tahlilde şunu sordular ‘siz DAD’da ne yapmak istiyorsunuz’. Asıl soru da buydu zaten. DAD’da Aleviliği yaşatmak istediğimi söyledim ve ben bir hak ve hakikat arayışçısıyım. Pirim Pir Sultan’ın da dediği gibi ‘Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan’ dedim ve kalktım. Saatlerce ifade vermek zorunda kaldım. Tutaklanma istemiyle hakimliğe sevk edildim. Sonuç olarak şu an dışarıdayım ama şunu söyleyim, Aleviler Türkiye’deki bizim öteki tabir ettiğimiz emek ve demokrasi çevresi yani demokrasi arayışı içerisinde olan tüm kesimler ısrarla ve inatla diyoruz ki, bu ülkedeki farklılıkları kabul edin, varız ve var olacağız. Bunu mücadelesini anayasal zeminde, demokratik zeminde vereceğiz” dedi.

“ALEVİLER, KADINLAR, KÜRTLER BARIŞ DİYOR”

Türkiye’nin geleceği ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Doğan, Alevilerin taleplerinde ısrarcı olmaları gerektiğini vurguladı. Doğan, şunları söyledi:

“Türkiye’nin gittiği noktayı bir örnekle belirtmek istiyorum. Bilirsiniz ekranlarımıza sık sık yansır. Etiyopya, Somali, oradaki görüntüler şudur: Bir deri, bir kemik ve oturup bir deri bir kemik haliyle çocuklarını emzirmeye çalışan anne, göz kapaklarına ve dudak kenarlarına sinekler konan o küçücük çocuklar manzarası vardır. Somali niye öyle biliyor musunuz? Somali’nin ekilecek toprağı mı yok? Var. Ama o topraklar, o sular zengin topraklar, Araplar tarafından Arap şeyhleri, Arap zenginleri tarafından kiralanıyor. Doğu toprakla o şekilde işletiliyor. Bugün biz aynen o noktaya gidiyoruz. Şimdi bu savaşla, bu karambol, bu bulanık ortamda Türkiye’nin bütün iştirakleri, fabrikaları, limanları Türkiye vatandaşının içine giremeyeceği noktaya geldi. Yani biz bu kapak kalktığında, bu kaos, bu karanlık dönem geçtiğinde, gözümüzü açtığımızda elimizden bir şeyin kalmadığını göreceğiz. Siyasetçiler kendileri de itiraf ediyorlar. Ama dönüp de bir şey yapma ihtiyacı duymuyorlar.

Şimdi bu noktada Aleviler, demokratik kadınlar, Kürtler barış diyorlar. Birlikte yaşamının inşası diyorlar. Buna kulaklarını tıkayıp bizim gibi insanları terör ve terörist yaptasıyla tezgahlara çekerek, korkutarak, ürküterek, ters kelepçelerle veyahut da kelepçeyle gözaltı durumlarıyla gölgeleyerek bu memleketi Etiyopya noktasına götürürken yaptıkları sorumsuzluğu bunlarla gizlemeye çalışıyorlar. Yani asıl suçlu kim? Biz miyiz? Biz barış istiyoruz. Biz diyoruz ki barış yaşamayı ihya edelim. Ortak yaşamayı becerelim. Ama ne yazık ki bugüne kadar gerçekten Türkiye’de bu barış ortamını bizler ne kadar söylediysek söyleyelim inşa edemedik ama söylemeye de devam edeceğiz.

“BİZİM İNANCIMIZIN BARIŞÇI YÖNÜ BU ÜLKEYE KATKIDIR”

Bu topluma da gerçekten derdimizin ne olduğunu anlatma konusunda da biraz daha gayretkar, biraz daha özverili olmamız gerektiği noktasına gelmek durumundayız. Evet buna sadece ben maruz kalmadım. Biraz önce söylediğiniz cemevi baskını vardır. Birkaç gün öncesinde biliyorsunuz diğer Alevi kurum yöneticileri, eş başkanlarımız ters kelepçe ile gözaltına alınmışlardı. Ve sanıyorum bugün itibariyle bu iş bitmeyecek gibi de görünüyor. Ama benim söylemek istediğim topluma vermek istediğim mesaj şu, bizler talep ettiğimiz şey konusunda haklıyız. Doğru bir yerdeyiz. Bu doğru yerde durduğumuzu bilen canlar lütfen destek olsunlar. Lütfen kendi varlıklarını, kendi kimliklerini, kendi inançlarını ısrarla var etmek için demokratik zemini ve bu mücadeleyi asla bırakmasınlar.

Bir Kürt’üz, Alevi’yiz, varız, var olacağız. Var olmak için de elimizden geldiğince yaşamaya ve bu mücadeleyi sürdürmek için de elimizden gelen gücü kullanmaya devam edeceğiz. Bizim varlığımız, bizim inancımızın barışçı yönü bu ülkeye bir katkıdır. Bir güzelliktir. Yok ederek, güzelliği yok ediyorsunuz. Rengi yok ediyorsunuz. Kokuyu yok ediyorsunuz. Bizimle birlikte bu ülke güzel kokacak. Bırakın yeşerelim. Yönümüzü demokrasiye, özgürlüğe, barışa dönelim. Gerçekten bu Yol’u sürdürmenin, bu Yol’u yaşatmanın bir yolu vardır. O da Yol’u yaşamaktır. Hep birlikte bu Yol’u yaşayalım derim.

Aleviler kendi inancını özümseyerek yaşasın ve yaşatsınlar. Gerçekten nefsine tamah olmayan insanlar olmak durumundayız. Bırakın herkes kendi inancıyla özgün yapısıyla yoluna devam etsin. Söylemek istediğim şu aslında: Bizlerden kimse kötülük bekleyen değil ne olduğumuzu biraz daha mercek altına alsınlar ama böyle suçlayıcı, yargılayıcı bir yöntem de değil. Bizi gerçek yönümüzle tanımaya çalışarak, öyle kapılarımızı kırarak, evlerini basarak veyahut da ters kelepçelerle gözdağı vererek bu inancı yok etmenin peşine düşmesinler.”

Programın tamamına buradan ulaşabilirisiniz.

PİRHA/ANKARA

 

 

 

 

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak