PİRHA- Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nden Yasemin Özgün, TBMM’deki Milli Dayanışma Komisyonu’nda kadınların barış sürecine katılımının yetersizliğini vurguladı. Özgün, kadınların süreçte özne olmadan gerçek bir barışın mümkün olmayacağını belirtti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, toplumsal barış ve demokratik çözüm süreci kapsamında kadınları dinledi. Komisyona geçtiğimiz günlerde “Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi” adına katılan Doç.Dr. Yasemin Özgün, sürece dair gözlemlerini ve eleştirilerini PİRHA’ya değerlendirdi.
Uzun yıllardır kadın hareketinin içinde yer alan, Barış Meclisi ve Barış İçin Kadın Girişimi gibi oluşumlarda aktif rol üstlenen Özgün, aynı zamanda çatışma ve çözüm süreçlerinde toplumsal cinsiyet perspektifinden yaklaşan feminist barış savunucularından biri.
“KURULAN KOMİSYON UMUT VERİCİ”
Yasemin Özgün, 2013-2015 yılları arasındaki çözüm sürecinde önemli bir yol alındığını ancak sürecin sonuçsuz kalıp yeniden şiddet ortamına dönüldüğünü hatırlatarak, bugün Meclis’te kurulan komisyonun umut verici ancak sınırlı bir adım olduğunu söyledi.
Özgün, Meclis’e sundukları 5 maddelik öneri çerçevesinde taleplerini de şöyle sıraladı:
“Siyasetin suç olmaktan çıkarılması gerekiyor. Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalı. Hasta tutsaklar derhal serbest bırakılmalı. Kayyum uygulamaları sona erdirilmeli. Kadınlara yönelik geçmişte yaşanmış cinsel suçlar, hak ihlalleri araştırılmalı. Cezasızlık politikası son bulmadıkça barış inşa edilemez.”
“KADINLARIN SAYISI YETERSİZDİ, SÖZÜMÜZ KESİLDİ”
Komisyon toplantısında sözlerinin kesildiğini dile getiren Özgün, Meclis toplantısına dair, “Komisyonun kurulması bizim ısrarlarımızla oldu ve olumlu karşıladık. Ama süreç içinde gördük ki son derece sınırlı bir kesim dinleniyor. Kadın örgütlerinin temsili oldukça azdı, yalnızca 6 örgüt çağrıldı. Gönül isterdi ki feminist yapılar, Kürt kadın hareketinden temsilciler de dinlensin. Bazı konuları dile getirdiğimizde tahammülsüzlükle karşılaştık. Sözümüz kesildi, itirazlarla karşılaştık. Dinliyormuş gibi yapıldı ama ne kadar üzerinde düşünülecek ne yapılacak çok belirsiz. Umarım yanılırım ama bir ‘herkes konuşsun, içini döksün’ havası yaratılıp sonra bu görüşlerin rafa kalkması riski var” dedi.
“KADINLAR BU SÜRECİN ÖZNESİ OLMALI”
Özgün’e göre kadınlar, sadece sürecin destekçisi değil, doğrudan öznesi olmak zorunda. Çünkü savaşın ilk muhataplarından biri kadınlar ve barışın yeniden inşasında en fazla yükü onlar taşıyor:
“Kadınların özne olmadığı bir barış, gerçek bir barış olamaz. Kadınlar savaş dönemlerinde bedenleriyle, emeğiyle, hayatlarıyla sınanıyor. Yıkımı omuzluyor, çocuklarıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Ama çözüm sürecinde söz hakları yokmuş gibi davranılıyor. Savaş döneminde kadınların yaşadığı cinsel şiddet, zorla kaybedilme, yoksulluk ve toplumsal çöküş, onların barış talebini daha güçlü kılıyor. Bizim sözümüz bu yüzden kıymetli. Ama ne yazık ki bu süreçte bile kadınların sesi ya bastırılıyor ya da hiç çağrılmıyor. Bu kabul edilemez. Gerçek bir barış için sadece silahların susması yetmez. Adalet, yüzleşme ve eşit temsil gerekir. Kadınların sözü olmadan bu mümkün değil.”
Fatoş SARIKAYA/ ANKARA
Yoruma kapalı.