Alevi Haber Ajansi

Doç. Dr. Veysel Dinler: ‘Hile var’ algısı yaratmak iktidarın her zaman işine gelir

PİRHA-Türkiye’deki seçimlerde ‘hile’ olduğu meselesinin en çok AKP döneminde konuşulduğunu belirten Anayasa ve Siyasal Kurumlar Uzmanı Doç. Dr. Veysel Dinler, “Hile var algısı yaratmak iktidarın her zaman işine gelir. Hile algısını yaymak, gerçekten hile yapılmasından daha olumsuz bir etki yapar” dedi. Dinler ekledi: Türkiye’de seçimi kazanan söke söke alır. Kaybeden de tıpış tıpış gider, seke seke arkasına bakmadan gider. Korkma, kimse kaybedenin arkasında durmaz.

Anayasa ve Siyasal Kurumlar Uzmanı Doç. Dr. Veysel Dinler, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin bir yazı kaleme aldı. Türkiye’deki seçimlerde ‘hile’ olduğu meselesinin AKP iktidarı döneminde en çok konuşulduğunu belirten Dinler, hile algısı yaratmanın hile yapmaktan daha kolay ve etkili olduğunu söyledi.

Dinler‘in yazısından öne çıkan satır başları şöyle:

“Türkiye’de seçimlerde “hile” olduğu meselesi, AKP iktidarına kadar bu denli konuşulmamıştı. İktidar partileri her zaman devlet gücünü kullanmışlar ve iktidarlarını sürdürmeyi denemişlerdir. Ancak hile algısı, bazen gerçekliğin üzerine çıkmaktadır.

HİLE ALGISI YARATMAK HİLE YAPMAKTAN KOLAY VE ETKİLİDİR

İktidar kanadından zaman zaman sabah neşesi kıvamında “Türkiye seçimlerin en güvenli yapıldığı ülkelerin başında gelmektedir” açıklamaları gelse de “hile yok” algısını yaratmak için ciddi bir çaba içine girdiği görülmemiştir.

Çünkü girmesi de anlamsızdır. Hile var algısı yaratmak iktidarın her zaman işine gelir. Hile olduğu düşüncesiyle bir AKP veya MHP seçmeninin oy vermekten kaçınması, sandıkta görev almak istememesi beklenemez. Ancak “hile” algısı, muhalif seçmene oyunu zaten 1-0 yenik başlatmaktadır. Hile olduğu düşüncesi, “zaten kazanacaklar”, “ne yapar eder kazanırlar” fikri bizzat muhalif seçmen tarafından, muhalif seçmene pompalanan en büyük anti-propagandadır. İktidar bunu yapmaya çalışsa bu kadar başarılı olamaz.

Baştan yenilgiyi kabul eden bir seçmene karşı seçim kazanmak kadar kolay ne olabilir ki? Moral ve motivasyon üstünlüğü kimde ise, seçimin müstakbel galibi de odur.
Hile algısı yaratmak, hile yapmaktan kolay ve etkilidir. Kolaydır. Çünkü hile yaparken yakalanma riski vardır. Algı yaratırsan yakalanmazsın, hatta algıyı muhalif seçmene yaptırırsın: Bir taşla iki kuş. Her kim olursa olsun, bir gün yargılanma korkusuyla suç olan bir eyleme girişmek istemez. Bu sebeple hile yapmak için, hile yapacak insanları da bulmak gerekir. Çok kişinin bildiği sır değildir. Bu sebeple hile yapmak zordur.

Hile algısı, hileden daha etkilidir. Sadece algı ile yüzbinlerce muhalif seçmeni sandıktan uzak tutmak mı daha etkili olur, yoksa bir sandıkta 2 tane 3 tane AKP’ye fazla oy çıkarmak mı? Kaldı ki, sandığa sahip çıkan bir seçmen, sandıkta hile yapılmasının önüne geçebilir. Ben size hile yapılmayacak demiyorum. Çalışılarak, görevini iyi yaparak hilenin önüne büyük ölçüde geçebilirsin, bu da seçim sonucuna etki edecek düzeyde olmaz diyorum. Hile algısını yaymak, gerçekten hile yapılmasından daha olumsuz bir etki yapar diyorum.

“ANAYASA VE KANUNALRA GÖRE ZAMANI GELMİŞ SEÇİMİ YAPMAKTAN KİM KAÇABİLİR?”

Kim kazanamayacağı seçimi yapmazmış? Anayasa ve kanunlara göre zamanı gelmiş seçimi yapmaktan kim kaçabilir? Anayasanın ve kanunların harfiyen işlediğini söyleyemeyiz. Ancak otoriter rejimler de dahil olmak üzere, iktidarların güç tazeleme araçları seçimlerdir. Türkiye’de seçmen, sağcı, solcu fark etmez, sandığı çok önemser. Sandıktan kaçmak bir güçsüzlük emaresidir.
Seçimlerden kaçış yok. Ancak bunun zamanını ayarlamak veya bazı devlet kurumlarıyla kendi lehine kolaylaştırması mümkündür. Zaten bunu yapıyor. Her ne kadar iktidar cenahı “deprem sebebiyle seçimlerin ertelenmesi” senaryosuna karşı gibi dursa da biliyoruz ki, bu iddialar boş yere atılmaz, kamuoyuna bir yoklama çekilir. Normal zamanda 18 Haziran’da yapılması gereken seçimin, iki aylık hızlandırılmış biçimde 14 Mayıs’a alınması, bir strateji. Seçimler 1 ay sonra yapılsaydı depremzedelerin organizasyonu daha kolay olacaktı ama bu mesele aceleye getirildi. 1 ay daha uzun sürecek propaganda sürecine iktidarın ne enerjisi ne motivasyonu var. Mecburen bütün çılgın projeleri, bu kısa süreye sıkıştırıp, en azından kendi seçmenini tutma, kararsızların kafası daha çok karışmadan onları etkileme derdinde.

Sonuç olarak, “kazanamayacağı seçime girmez” tamamen muhalif seçmenin umutsuzluğu sonucu, kendi kendine ürettiği bir evham. Bugün zarlar hileli bile olsa, muhalefetin hala kazanma şansı var ve hatta bu yüksek bir ihtimal. 2023 seçimlerinde mevcut iktidarın devamı, korkulan pek çok şeyin gerçekleşmesine yol açabilir. Yani otoriter rejim fiili olmaktan hukuki olmaya dönebilir. 2028 seçimleri Ortadoğu diktatörlüklerinde olduğu gibi yaratılacak “yerli ve milli muhalefet” ile “seçimmiş gibi” olabilir. Bütün olumsuzluklara rağmen, henüz o aşamada değiliz. Bu fırsatı iyi kullanmaktan başka çaremiz de yok. Bu seçime tüm muhaliflerin “armudun sapı, üzümün çöpü” demeden asılması ve mümkün olduğu kadar duygularından sıyrılıp, stratejik oy kullanmaları gerekir.

“KAZANAN SÖKE SÖKE ALIR, KAYBEDEN TIPIŞ TIPIŞ GİDER!”

“Kaybetse de gitmez!” muhalifleri karamsarlığa sokan başka bir anti-motivasyondur. Muhalifler bu kadar karamsar olduktan sonra, iktidarın seçimleri kazanması çocuk oyuncağıdır. Kaybettiği halde gitmeyen bir kişi 1994 yılında Belarus bağımsızlığa kavuştuğundan beri devlet başkanlığını yürüten Lukaşenko’dur. Hatta seçimlerden sonra Kaleşnikof ile sokağa çıkmış ve göstericilere gözdağı vermek için havaya ateş etmiştir.

Tüm eksik ve aksaklıklarına rağmen Türkiye’de bir demokrasi kültürü vardır. “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” düsturuyla doğmuş Türkiye Cumhuriyeti ile zaten diktatörlükle ölü doğmuş Belarus’u karıştırmamak gerekir. Bunu söylemekle birlikte, artık devletleşen Ak Partinin, devlete kazık çakmak için ve resmi bir parti devletine dönüşmek için önümüzdeki 5 yılın yeterli olduğunu da görmek gerekir. 2023 o yüzden son eşiktir.

Türkiye’de seçimi kazanan söke söke alır. Kaybeden de tıpış tıpış gider, seke seke arkasına bakmadan gider. Korkma, kimse kaybedenin arkasında durmaz. Halkımız keriz değil, kazananı, kaybedeni en iyi o bilir. Kazandığın seçimi söke söke koparamayacaksan, o seçime hiç girme! Cumhurbaşkanlığı, milletvekilliği, belediye başkanlığı gibi seçimle gelinen görevler, seçim tamamlandığı anda başlar. YSK’nin mazbata vermesi formalitedir. Sen kazandığını biliyorsan, hiçbir güç o koltuğa oturmanı engelleyemez. Yeter ki, önce seçimi kazan.”

PİRHA/İSTANBUL

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak