Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Av. Cafer Koluman, 15 Temmuz darbe girişimine zemin hazırlayanların ortaya çıkarılması gerektiğini belirterek, “Ardından gerçek anlamda demokratik bir zemin hazırlamanız lazım. Demokratik bir zemin oluşturmadığınız müddetçe bu ülke en ağır darbelere gebedir” dedi
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Alevi Bektaşi Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Av. Cafer Koluman, OHAL, çıkarılan KHK’ler, Kapatılan Dernekler ve HDP Eş Başkanları ve Vekillerin tutuklanmasını www.haberdiyarbakir.gen.tr’ye değerlendirdi.
İşte Koluman ile yapılabn röportajın detayları;
“BU HALKLAR ÇOK BEDELLER ÖDEDİ, ACILAR ÇEKTİ”
Mevcut ülke gündemini değerlendirirsek, nasıl bir tablo ortaya çıkar?
Cumhuriyet tarihi boyunca bu halklar çok bedeller ödedi, çok acılar çekti ve çok şey gördü. Çok şeyi de kanıksadı. Esasında halklarda ve toplumlarda sorun yok. Sorun hep yönetim anlayışı ve modelinden kaynaklanmaktaydı. Bugün gelinen nokta da budur. Her şeyden önce tabiî ki 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Şuna dönüp bakmamız lazım; bu darbe girişimi varsa buna ortam kimler hazırladı? Sizler eğer bir ülkeye demokrasi getirdiğinizi iddia ediyorsanız, önce gerçekten de gerçek anlamda demokratik bir zemin hazırlamanız lazım. Demokratik bir zemin oluşturmadığınız müddetçe bu ülke en ağır darbelere gebedir.
“ALEVİLERE SALDIRILAR VE LİNÇ GİRİŞİMLERİ OLDU”
Yine 15 Temmuz sonrası Aleviler vatandaşlara yönelik saldırılar ve linç girişimleri oldu. Bunu değerlendirebilir misiniz? Neden Alevi vatandaşlar?
Alevi toplumu olarak her daim darbelerden mağdur olan bir topluluk olarak darbeye karşı çıktığımızı ilk günden beri ifade ettik. Daha darbeyi sıcağı sıcağına yaşarken, bir de baktık ki sanki darbeyi aleviler yapmışçasına değişik bölgelerdeki Alevilere bir takım saldırılar ve linç girişimleri oldu. Örneğin Malatya’da yaşayan aleviler buna tanıktır. En nihayetinde halkın sağduyusu bu tür linçleri püskürttü. Düşünün bir ay boyunca Türkiye’nin her bir tarafından darbeye karşı milli irade adı altında gösteriler yapıldı. Hiçbir şekilde müdahale olmadı. Ama gerçekten de şuan sivil bir diktatörlük ve sivil darbe ile karşı karşıya olduğumuzu açık ve net bir şekilde söyleyebilirim. Gerçekten de bu darbe vardıysa, FETÖ terör örgütü vardı ise doğru yöntemlerle bu örgütün üzerine gitmek lazım. Yanlış yöntemlerle gidersek hiçbir zaman sonuç alıcı bir neticeye ulaşamayız. Ama maalesef görüyoruz ki genelde kıyısından köşesinden olanlar yani FETÖ terör örgütü ile mücadele yapılıyor diye bir görüntü ve algı operasyonu yaratıldığına tanık oluyoruz.
“OHAL OLAĞANMIŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR”
OHAL’in ilanı ve sonrası çıkarılan Kanun Hükmündeki kararnamelerle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Gelinen süreç itibariyle tabiî ki yapılmak istenip de yapılamayan bir çok şeyler var aslında. Devletin buzdolabına kaldırıp da raftan indirdiği elinde hazır olan plan ve projelerle bir yönetim anlayışı olduğunu görmekteyiz. Bunu niye söylüyoruz; tabiî ki hemen akabinde normalde Meclis’in iradesiyle çıkması gereken birçok yasanın Meclis’in iradesi hiçe sayılarak, yasama, yürütme, yargı dediğimiz üç temel organlar tamamen yürütmede birleştirilerek gece yarısı operasyonlarla Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkartılıyor. Ve bir sabah uyandığımızda farklı bir gündem ile uyanıyorsunuz. Artık o kadar çok OHAL yaşadık ki olağanüstü artık olağanüstünün kötü dediğimiz bir durumla karşı karşıya kaldık. Bunlarda Olağanmış gibi bizlere sunulmaya çalışılıyor. Bir sabah uyanıyorsunuz ki Kayyum yasası çıkarılmış, öğretmenler açığa alınmış, basın susturulmuş, televizyon kanalı kapatılmış yani artık böyle olağanüstü gündem ile karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek isterim. Tabi ki bize şunu hatırlatıyor. Esasında AKP iktidarının gerçekten de hiçbir zaman demokratik bir yapıya sahip olmadığı tamamen anti demokratik bir temelde yönetim anlayışı ile hareket ettiğini açık kanıtıdır. Esasında 14 yıllık süre zarfında yapmak isteyip de yapamadığı bir takım düşünceden hareketle 15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirerek, bugün bunları yaptığına tanık olmaktayız, görmekteyiz, yaşamaktayız.
“KABUL EDİLMEYECEK BİR TUTUMDUR”
Dokunulmazlıkları kaldırılan HDP’li vekillerin gözaltına alınması ve ardından tutuklanmalarını değerlendirebilir misiniz? Yine DBP’li Belediyelere yönelik kayyum atamaları var…
Milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılması, HDP Eş Genel Başkanlarının apar topar bir şekilde tutuklanarak, cezaevine gönderilmesi ve tecrit edilmesi gerçekten de kabul edilmeyecek bir tutumdur. Demokratik ülkelerde olmaması gereken bir tutumdur. Keza siz olağanüstü bir süreç yürütüyorsunuz? Bir yerde varsa bir suç müfettişlerle yürütürsünüz. Suç olduğunu tespit ederseniz yasal çerçeve içerisinde görevden alırsınız yada görevine son verirsiniz. Ama gelinen noktada neredeyse 103 belediyeye sahip olan DBP’nin 33 belediyesine kayyum atandı. Bu tabiî ki olağanüstü hal ve ona istinaden çıkarılan KHK’ye dayanarak, yapılan bir işlemdir. Bu işlemin hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Evet siz bugün gücünüzü KHK’lerden alabilirsiniz ama bunlarda geçicidir elbette. Bu böyle devam etmeyecektir. Yapılan işlem ne anayasa uygundur ne de Anayasa’nın 90. Maddesine göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine uygundur?
“ER YA DA GEÇ BU YANLIŞTAN DÖNÜLECEKTİR”
Hükümet yetkililerine çağrınız olacak mı?
Er ya da geç bu yanlışlıktan dönülecektir. Biz şöyle bir çağrı yapmak istiyoruz; Bu tür yanlışlara daha fazla mahal vermeden derhal hukuksuz bir şekilde tutuklanan belediye eşbaşkanları, siyasetçiler, milletvekilleri, HDP Eş Genel Başkanları olsun serbest bırakılması ve demokratik bir zeminde siyaset olanağının sağlanması aksi halde bu gidişat ne devleti ileriye götürecek ne de halklar arasında kardeşliği sağlayacaktır. Bu yanlıştan dönülerek biran önce çözüm sürecine geri dönülmesi ve gerçekten de halkların iradesi esas alınarak, halkların seçtiği yöneticilerin gerçekten de yönetim modeline uygun bir şekilde tekrardan kendi görevlerine dönmesi sağlanması elbette ki bizim talebimiz ve beklentimizdir. Bugün yüzde 60-70 ve 90’larla seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınması ve tutuklanması, yerine kayyum atanması halkların iradesine vurulan en büyük darbedir. Ve son derece anti demokratiktir. Dolayısıyla bu anti demokratik durumlar gücünü KHK’den ve OHAL’den almıştır. Evet gerçekten de anlayış bumuydu? diye sorduğumuzda 14 yıllık süreç içerisinde AKP’nin anlayışının bu olduğunu bugün çok daha net bir şekilde görmekteyiz. Ve bunlarda gelip geçecektir. Hiçbir uygulama, hiçbir baskı ve şiddet bizleri mücadelemizde geri plana atmayacaktır. Evet, bugün suskun bir hal vardır ama bu suskunluğunda bir sonu vardır. Cezaevine gönderilse de, görevinden alınsa da halkların demokratik mücadelesi devam edecektir ki bunu her zaman tarih yazmıştır ve tarihte tanıklığı da vardır. Dolayısıyla halkların iradesi elbette ki er veya geç başarı elde edecektir ve bunu bir başarı ile taçlandıracaktır. Kaynak: ww.haberdiyarbakir.gen.tr (Sait BAYRAM’ın Özel Röportajı)
Yoruma kapalı.