Alevi Haber Ajansi

“Diyanetin açıklamaları şiddet ve istismar olaylarını tırmandırıyor”

PİRHA- OHAL koşullarının kadınlar üzerindeki etkilerini ve Diyanet’in yaptığı son açıklamalarını değerlendiren KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Tekdemir, kadına yönelik şiddetin OHAL sürecinde daha da arttığına dikkat çekerek, “Kadınlar Diyanet’in açıklamalarını kabul etmeyecek ve kadınlar OHAL sürecinde ne olursa olsun her şekilde sokağa çıkacaktır” dedi.

KESK Kadın Sekreteri Gülistan Atasoy Tekdemir, PİRHA’ya OHAL koşullarının kadınlar üzerindeki etkilerini ve Diyanet’in yaptığı son açıklama ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Tekdemir, Diyanet’in açıklamalarının toplumda kadına yönelik şiddeti ve çocuk istismarını tırmandırdığını dile getirdi.

İşte Tekdemir’in sorularımıza verdiği yanıtlar:

KESK’in kadın mücadelesi içerisindeki tavrını bize biraz anlatır mısınız? 

KESK’li kadınlar bir yandan sistemle mücadele ederken bir yandan da kendi örgütünü eril zihniyetten arındırmak gibi ikili bir mücadeleyle buralara kadar geldi ve gelinen noktada da çok önemli yol kat ettiler. Eşit temsiliyet anlamında eşit başkanlık düzeyine ulaşması, kadın meclislerini karar organı olarak tüzükte güvenceye kavuşturması, bunun yanında bir de barış, demokrasi, kadının özgürlük mücadelesini birlikte yürütmek adına çaba sarf etmesi ve bugün de kadın hareketiyle birlikte ortak paydada kadın mücadelesini birlikte yürütme iradesi çok anlamlı. Öte yandan hem kuruluş ilkeleri hem de sonrasında gelinen aşamada KESK’li kadınların söylediği sözü çok kıymetli görüyorum. Çünkü birçok ilde farklı kesimlerden, farklı anlayışlardan kadınların bir arada olduğu heterojen bir yapı içerisinde, ortak bir paydada buluşuyoruz. Bu da mücadelemize olumlu yönde bambaşka bir perspektif kazandırıyor.

2016’dan bu yana OHAL şartları içerisinde yaşıyoruz. Bu süreç kadınlar açısından ne gibi sonuçlar doğurdu?

14 yıllık AKP iktidarı sırasında kadınlara yönelik ciddi saldırılar barındırıyordu içerisinde politik anlamda. AKP birçok konuda 14 yıl boyunca yapamadıklarını OHAL sürecinde yapmaya çalıştı. Kadına yönelik şiddet OHAL sürecinde daha da arttı. Zaten pek çok kadın örgütü ile basın yayın kuruluşlarının yayınlamış olduğu resmi veriler tablosunda her şey çok net. Üstelik bunlar sadece resmi kayıtlara geçen veriler, bir de resmi kayıtlara geçmeyen vakaları düşünürsek gelinen durumun hangi boyutlarda olduğu aşikâr. Aynı zamanda bu süreçte kadınların medeni kanunda bulunmuş olan hakların, kadınların bedeller ödeyerek kazandığı kazanımların yok edilmesine yönelik yasal düzenlemeler alelacele geçirilmeye çalışıldı. Öte yandan KHK rejimi ile pek çok kadın kurumu kapatıldı. Belediye bünyesinde atanan kayyumların kadın çalışması yürüten birimleri kapatması, yerine çok alakasız başka birimler açması ve bunun başına erkeklerin getirilmesi aslında çok ciddi bir saldırı ve hedefinde de kadınların olduğunu gösteriyor. Aynı zamanda kadına yönelik şiddetle mücadele eden, hiçbir ideoloji ile ilgili olmayan ve sadece kadına karşı şiddetle mücadele edildiği bilinen birçok derneğin kapatılması da başka bir boyut.

Sürekli olarak kadınların erkeklerle eşit olmadığı söyleminin pompalanması, bunun daha çok siyasi iktidar temsilcileri tarafından dile getirilmesi bugün AKP ideolojisini sürdürmeye çalışan kurumların da bundan fayda sağlamasına yol açıyor. Diyanet’in 9 yaşındaki çocuk evlenebilir  ve hamile kalabilir söylemi de bunun bir örneği. Bu tür açıklamalar kadınların toplum içerisinde konumlandırılmaya çalışıldığı yeri çok net ifade ediyor.

Diyanet’in zaman zaman büyük tepki çeken bu tarz açıklamaları oluyor. Toplumda yaşanan çocuk istismarları ve kadına yönelik şiddet ile bu tür açıklamalar birbiriyle ne denli ilişkili?

Tabi Diyanet’in açıklamaları ile artan şiddet, istismar olaylarının ilişkisi inkâr edilemez derecede. Bu gibi söylemler sonucunda şiddet, taciz, tecavüz gibi suçlarda hukuki olarak cezai indirimin yapılması bu tür olayların yaşanması ve bugün tarafsızlığını tamamen yitirmiş olan yargının daha cüretkar, daha tecavüz edeni şiddet uygulayanı koruyan kararlar vermesine neden oluyor. Bu da toplumdaki şiddeti meşrulaştırıp, şiddetin tırmanmasına ön ayak oluyor. Aslında bu söylemler ve yaşanan şiddet olayları topyekûn bir politikanın parçası. Ve ne yazık ki önümüzdeki süreçte de toplumda bu tarz vakaların büyümesi tehlikesini de barındırıyor içerisinde.

Diyanet’in bu ilk açıklaması kadınlar tarafından nasıl karşılık buluyor? 

Kadınlar bunu kabul etmeyecek tabi ki. OHAL sürecinde ne olursa olsun her şekilde sokağa çıkan kadınlar oldu ki bu konuda da pek çok yasayı geri attırabildiler. Müftülük yasasında da aslında geri adım attırmışlardı ama Cumhurbaşkanının “İsteseler de istemeseler de bu yasa geçecek” buyruğundan sonra yasa haline geldi aslında. Yoksa kadınlar bu konuda ellerinden geleni yapıp iktidarın birçok katmanındakilerin gözünü korkutmuşlardı. Bu söylemlerin devlet kurumları tarafından sürekli meşru bir şekilde dile getirilmesini kadınlar asla kabul etmeyecek ve bununla ilgili mücadelelerini sürdüreceklerdir diye düşünüyorum. Biz KESK’li kadınlar olarak bu mücadelenin yürütücüsü olmaya çalışacağız.

Son olarak 2018 bütçesini kadın bakış açısıyla nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bütçeyi biz her yıl cinsiyet boyutuyla ele alıyoruz ve 2018 bütçesini de cinsiyet eşitsizliğini arttıran bir bütçe olarak değerlendirdik. Cinsiyet eşitliği bir bütçenin Türkiye’de var olmadığı çok net. Hiçbir şekilde kadınların ihtiyaçlarını gören, kadınların gelir dağılımında hak ettiği yeri aldığı bir bütçe değil. Tam tersi cinsiyetler arası eşitsizliği arasındaki uçurumu daha da derinleştiren, erk odaklı ve kadın düşmanı bir bütçe.

Diren Keser-Fatma Sarıkaya/MERSİN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak