PİRHA- Disk Genel İş Dersim Şubesi belediye tabelasının ‘Dersim’ olarak değiştirilmesi kararının mahkeme tarafından durdurulması ve gelen tepkilere ilişkin yaptığı açıklamada, “Ezelden beri söylenegelen Dersim mi, Tunceli mi kararı bu halkın seçilmiş iradesinin kararıdır. Doğrusu da bizim yanlışı da bizimdir” dedi.
Disk Genel İş Dersim Şubesi ‘Dersim’ ismine ilişkin gerek sosyal medyada gerekse siyasi partilerin milletvekillerinin ırkçı söylemlerine ilişkin Dersim Belediyesi önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın açıklamasını Disk Genel İş Dersim Şube Başkanı Şükran Yılmaz okudu.
“İRADEMİZİN SONUNA KADAR ARKASINDAYIZ”
Son günlerde Dersim’e yönelik saldırı furyasının ardı arkasının kesilmediğini belirten Yılmaz, “Bizler bu kentin emekçileri ve sahipleri olarak adımızın ve irademizin sonuna kadar arkasındayız. Ezelden beri söylenegelen Dersim mi, Tunceli mi kararı bu halkın seçilmiş iradesinin kararıdır. Doğrusu da bizim yanlışı da bizimdir. Devlet Bahçeli bu hususa dair ‘İlgili karar yok hükmündedir, ayaklarımızın altındadır’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘Dersim’e dair ancak sen ve senin söylemin ayaklarımızın altında olur. Tarihimiz geleceğimiz hakkında da yani ne olduğumuz ne olacağımız hakkında da söz sahibi değilsin. Yoksulluğu, işsizliği, hırsızlığı gündemlerimizi saptırarak saklayamazsın. Tarihimiz Dersim’dir, kalbimiz yarınımızda da Dersim olacaktır” şeklinde konuştu.
“KADIN ÜYELERİMİZ BİZİM KIYMETLİMİZDİR”
Bem-Bir-Sen sendikasının belediye binasının önüne gelerek Devrimci İşçi Sendikası olarak kendilerini hedef aldığını dile getiren Yılmaz şöyle devam etti:
“Yapılan mağdur edebiyatında endekse verilen kadın üyelerimizin cezalandırıldığı iddia etmiştir. Bu kadın üyelerimizin neden endekse verildiğini bilmeyen bu zatlar kendilerince senaryo yazarak bir hikaye uydurmuşlardır. Bilmeliler ki ihtiyaç dahilinde eski yeni, kadın erkek her çalışan kendisine tayin edilen görevleri yapmakla yükümlüdür. Biz kimin nerede çalışacağına dair karar mercii değiliz. Ancak yöneten kim olursa olsun biz herkesin eşit iş ücret adaleti ile bir hukuk etrafında birleştirilmesini isteriz. Kadın üyelerimiz bizim kıymetlimizdir. Makbul itaat eden çalışma ve yaşam alanlarının dışında tutmak isteyen kadın zihniyete inat çalışan, üreten, eşit temsiliyet ve kadın odaklı yerel çalışma modellerini yüceltmeye devam edeceğiz. Onları çorbanıza sos edemezsiniz. Gelen yönetici kim olursa olsun herkesin sağlığına, psikolojisine, fizyolojisine uygun bir konumlandırma ile koordine edilmesini isteriz ve takip ederiz. Şirket çalışanı olduğu halde kurum amirlerinin üstü bir yetki ile donatılmışlar, günü geldiğinde sadece bankamatiğe uğrayanlar yani bankamatik işçileri ve bugün ise raporla kendini ölüme verenler 7 aydır gece gündüz çalışan temizlik işçilerimizi ezdiriyorlar. Biz emek sendikasıyız, haksız emeksiz bir tutumun savunmasında olmayız. Kaldı ki bahsi geçen raporlular, hastalar sendikamız üyesi değildir. Hukukunu bize ve emekçilerimize karşıtlık üzerinden kuranları kimse savunmamızı bekleyemez. Çalışma disiplini kurumsal baskı olarak açıklanamaz aksine son yıllarda yaşanageldiği gibi kurumsal erki, iktidar gücünü arkasına alan bireylerin kuruma ve çalışanlara kendini dayatma anlayışı söz konusudur.”
“HUKUK BİR GÜN HEPİMİZE LAZIM OLACAK”
“Emek mücadelesinde emekçileri yoksulluğa, işsizliğe, açlığa mahkum eden sistemin taşeronluğunu yapan sarı sendikaların yandaşlarının bize haktan, özgürlükten, eşitlikten bahsetmeleri abes bir durumdur” diyen Yılmaz, “Bu hükümetin 17 yıllık iktidarında bütün baskı ve zorlamalara karşı emek ve demokrasi mücadelesinin yanında değil tam karşısında yer aldılar. İki gün önce görevi başındayken derdest edilip gözaltına alınan sendikanız üyesi düşüncesi inancı ne olursa olsun yanında olacak mısınız yoksa bugüne kadar yaptığınız teröristsin deyip bir elinizle de sizde iteceksiniz.
Ve yine aynı görevi başında iken ellerinden encümen kararı alınıp atılan, telefonları toplatılan talimat ile tek sıra halinde gözaltına alınan sendikamız üye ve yöneticisi ve Tüm Bel Sen üyesi arkadaşlarımıza yapılan muameleyi şiddetle reddediyor ve son olmasını diliyoruz. Hukuk bir gün hepimize lazım olacaktır hiç kimse erkinden kaynaklı gücü hukuk devletinin demokratik teamüllerin üstünde olamaz. Hiç kimsenin iradesi halk iradesinin üstünde olamaz bir ilin en büyük mülkü amirine düşen bir işletmeyi değil halkın çıkarını ve iradesini hukukunu gözetmek ve kollamaktır” diye konuştu.
“BELEDİYE ÖNÜNDEKİ ZIRHLI ARAÇLAR BASKI VE KAYGI KAYNAĞIDIR”
Bem-Bir-Sen sarı sendika yöneticilerinin açıklama yaptıkları alanın bir baskı alanı olduğunu iddia ettiğini ifade eden Yılmaz, “Dersim belediyesinin önünde zorun gücünü temsil eden zırhlı araçları görmezden gelerek, tam da üç maymunun kendileri olduklarını ispatlamışlardır. Önlerindeki resmi görmeyerek hem kör olduklarını, hem de psikolojik güç hastalığına yakalandıklarını beyan etmişlerdir. Dersim bahsinden beri belediye önünde konumlandırılan zırhlı araçlar halkımız ve emekçilerimiz üzerinde bir baskı ve kaygı kaynağıdır. Yaşadığımız travmatik süreçlerin suretidir ve istemiyoruz. Bu toplumun ihtiyacı olan atanmışların değil seçilmişlerin yönetim temsiliyetidir” dedi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.