PİRHA – Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), “Direnişin sınırsız mekanları: Kobane, Suruç, Gazze” başlığıyla Kadıköy’de bulunan Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı’nda (BEKSAV) söyleşi gerçekleştirdi.
Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM), “Direnişin sınırsız mekanları: Kobane, Suruç, Gazze” başlığıyla Kadıköy’de bulunan Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı’nda (BEKSAV) söyleşi gerçekleştirdi.
Söyleşiye, Kobane davasında uzun süre tutuklu bulunan ve yakın zamanda tahliye edilen Kürt siyasetçi Sabahat Tuncel, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ve Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Semiha Şahin konuşmacı olarak katıldı.
ŞAHİN: GÖZLERİMİZ ÖNÜNDE BİR HALK SOYKIRIMA UĞRUYOR
Semiha Şahin, Gazze konusuna değinerek, şunları dile getirdi:
“Meseleyi sadece Gazze olarak ele almamak gerekiyor. İsrail siyonizminin temel modeli Filistin devletini tarihselliğini unutturma bakımından bir Kudüs adlandırması yapılıyor. 40 bine ulaşmış bir bilanço var. Gözlerimiz önünde bir halk soykırıma uğruyor. Filistin tüm yerleşimiyle tahribat ve bir yıkım altında. Filistin 2. Dünya Savaşı’ndan çok önce büyük bir uluslararası konsesyumla vaat edilmiş topraklar olarak görüldü. Bu işgalle birlikte Filistinlilerin ölümle sürekli yüz yüze gelmesi bu süreçten itibaren başladı. Neredeyse her yıl her ay İsrail’in değişik biçimlerde saldırılarıyla karşı karşıya geliyoruz. Birçok üniversitede boykot işgal hareketleri yaşandı. Akademik alanda üniversite alanında bu eylemler barışçıl eylemlerdi. Filistin meselesinde durduğumuz nokta demokratlar bakımından bu nokta açısından Kürt sorunuyla olan ilişkisi bir turnusol kağıdıydı. Ezilen bir halkın özgürlük talebini sadece bir kesimle yapıyla sınılandırmak oradaki halkın özgürlük talebini gölgelendiren bir hale geldi. İsrail yerleşimcidir, işgalcidir. Devrimciler sosyalistler enternasyonal mücadelenin biz savaşları egemenlerin bize gösterdikleri biçimlerde değil ezilenlerin uğruna savaştıkları mücadeleyle bakmak zorundayız. Emperyalistlerin siyonistlerin bize gösterdiklerini değil halkların taleplerine daha fazla gözümüzü açmamız gerekiyor. Dünyada sınırlar artık egemenlerin bize dayattığı kadar var.”
TUNCEL: UMUDU DİRİ TUTMAK VE MÜCADELEYİ YENİDEN ÖRMEMİZ GEREKİR
Kürt siyasetçi Sabahat Tuncel, Kürt ve Filistin sorununun çözülmesinin Ortadoğu’nun demokratikleşmesi için gerekli olduğunu dile getirerek “Bugün Arap, Türkiye halkları, Kürt halkı birlikte Ortadoğu’da bir yaşam kurmaya çalışıyor” dedi. Tuncel, Kobane konusu hakkında konuşarak şunları ifade etti:
“Bu yargılama özünde Kobane dayanışmasını yargılamak için kurgulanmış, siyasi bir öç alma davası olduğunu bize gösteriyor. 6 yıl sonra devletin aklına birden suç olduğu geliyor. Kaldı ki biz dava boyunca da bunu reddettik. Bütün şiddet, ölüm olaylarında arkadaşlarımız beraat etti. Ceza vermelerinin nedeni de yaptığımız siyasal faaliyetlerdir. Kobane, insanlığa İşid gibi bir güruhun yenilgisidir. Kobane sadece Kobane değildir. Kobane dünyadır. AKP, İŞİD ve cihatçı çetelerle işbirliği yapmayı Kürtlerle işbirliği yapmaya tercih etti. Devletler savaşı bitirecek politikalara imza atmıyorlar. Yüz yıldır bu ülkede Kürtlerin dili, kültürü yasak. Bu coğrafya bile yasak Kürtlere. “Kürdüm” demeleri bile yasak. Kürtlerin yaşadığını Araplar, Türkler yaşasa bunu kabul etmezler. Kürtlerin varlığı tanınmıyor. Biz bunu davada da söyledik, Kürtler fiilen yurttaşlıktan çıkarılmış durumda. Ortadoğu’da birlikte yaşayacaksak dayanışmayı aşan bir yerde duracağız. Kayyum meselesinde Kürt iradesi gasp ediliyor. Bu mesele sadece Kürtlerin meselesi değil. Sadece Kürtler de kaldığı sürece devlet de daha fazla çatışma ve baskıyla geliyor. Kürt meselesiyle yüzleşmeden cezasızlık politikasıyla yüzleşilemez. Devlet bizi yalnızlaştırmak istiyor. ‘Böl parçala yönet’ diyor Türkiye. Demokratik siyaseti yükseltmek önemli. Biz kadınlar olarak yaşamadığımız şey kalmadı. O zaman erkek egemenliğini bize dayatılan cinsiyetçiliği, savaş politikalarını kabul etmememiz gerekiyor. Umudu diri tutmak ve mücadeleyi yeniden örmemiz gerekir.”
GÜMÜŞTAŞ: SURUÇ BİR DİRENİŞ MEKANIYDI
ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, Suruç’un bir direniş mekanı olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
“Halklar olarak birlikte ve eşit, özgür yaşamayı var ettiği bu devrime dönüp baktığımız bir kapıydı Suruç. Rojava’daki halkların her türlü yardımlarını karşılamak için bir çadır vardı. Türkiye’nin çok çeşitli yerlerinden yardım için gidenler vardı. Kobane’ye bombalar yağmaya başladığı zaman insan zincirleri kurulmaya başladı. Halkımız çok şiddetli bombalar altında sahipleniyordu. Kadınlar, avukatlar, Alevi örgütleri orada İŞİD’e karşı mücadeleyi kendi cephelerinden yürütüyordu. Türkiye ve Kürdistan halklarını birleştiren bir bölgeydi Suruç. Gezi direnişiyle devrime dokunan Türk halkımız halkların birlikte ve eşit özgür yaşamı deneyimlemiştir. AKP-MHP faşizmi devrimin başladığı yerden devrimi bitirmek için daha sert saldırılar başlattı.
Sosyalist gençler yönlerini Suruç’a Suruç’tan Kobane’ye döndüler. Bu topraklarda halklarımızın birlikte yaşam hakkını ördüler. Sosyalist gençlerden tam olarak buradan çıkan bir kampanya ile bu direnişi ördüler. Beraber savunduğumuz devrimi bir kez daha beraber inşa etme kararı aldılar. Nerede bir direniş varsa orada olmayı görev bildiler. Sadece analizlerle değil gidip orada hem yaşamı savunan hem de
Her boyutuyla gençliğin içinde olduğu bir devrimdir Rojava Devrimi. SGDF’li gençler, kadınlara oradaki kadınlarla buluşturma çağrısı yapıyordu. Sayısız genç o gün orada buluştular. Ve devrim için yola koyuldular. O saldırı gençlik hareketinin en ağır saldırısı diyebiliriz. Katliam saldırısıyla bir saray darbesi başlatılmış oldu.”
Söyleşi, katılımcıların sorularının cevaplanmasının ardından Grup Vardiya’nın seslendirdiği ezgilerle son buldu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.