PİRHA-Eğitim-Sen Mersin Şube yöneticisi Gülperi Fatih ve Psikolog Mesut Aslan 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesinin kabul edilmesini değerlendirdi. Gülperi Fatih, “Bir tek eğitimi Eğitim-Sen’e, anadilinde eğitimi sadece Kürtlere bırakarak, laikliği Alevilere havale ederek sorunlarımızı çözemeyiz. Ne kadar mücadelemizi tabanda genişletebilirsek, o kadar doğru çözümler üretebiliriz” dedi. Mesut Aslan da, bir neslin korku ve baskı altına alınmaya çalışıldığını ifade etti.
Aralık ayında yapılan 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din dersi eklenmesi kabul edildi. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer başkanlığında toplanan Şura Genel Kurulu, okul öncesi eğitime din eğitiminin eklenmesini oylama yaparak kabul etmişti.
“4-6 YAŞ GRUBU TESADÜFİ SEÇİLEN BİR YAŞ GRUBU DEĞİL”
20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din dersi eklenmesine dair konuşan Psikolog Mesut Aslan, çocuklarda fiziksel, ruhsal ve duygusal anlamda gelişim süreçlerinin belli evrelerinin olduğunu ifade ederek, “4-6 yaş arası çocukların da öğrenmeye en açık olduğu, en fazla merak ettiği, en çok sorular sorduğu dönemdir. Eğer bir bireyi yetiştirmek ve bir şeyler öğretmek istiyorsanız 4-6 yaş bunun için en uygun zemindir. Bu anlamda hedef seçilen 4-6 yaş grubu tesadüfi seçilen bir yaş grubu değil” diye belirtti.
Çocukların gelişim evrelerinin konuşulacağı zaman somut, soyut kavramaların da ele alınması gerektiğinin altını çizen Psikolog Mesut Aslan, “Küçük çocuklarda somut kavramlar gelişiyor, fakat soyut kavramların gelişmesi için belli bir sürenin geçmesi gerekiyor. Çocuk 12, 13, 14 yaşlarında soyut kavramları algılayacak düzeye erişiyor. Onun için 4-6 yaş çok erken bir yaş” ifadelerine yer verdi.
“DİNSEL ALANDA ‘ÇATIŞMALARIN’ YAŞANDIĞI BİR TOPLUMSAL YAPIMIZ SÖZ KONUSU”
Psikolog Mesut Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Din olgusu soyut kavramlardan oluşuyor. Melek, tanrı, cennet-cehennem vb. kavramlar soyut kavramlar. Bu kavramların 4-6 yaş arasında sağlıklı bir şekilde algılanması söz konusu değil. Çocuk zihni bu kavramları kendi kafasında somutlaştırmaya çalışarak bir sonuca varmaya çalışacaktır. 4-6 yaş arası çocuğa ‘bunu yaparsan günah, bu yaparsan sevap’ diye bir eğitim verildiği taktirde olumsuz sonuçlara yol açacaktır. Toplumsal anlamda da bu alanda ileri bir düzeyde değiliz. Bugün hala dinsel alanda ‘çatışmaların’ yaşandığı bir toplumsal yapımız söz konusu. Sorunlarımızı çözememiş, toplumsal barışı sağlayamamış bir toplumsal olarak farklı inançların olduğu bir ülkede 4-6 yaş arası çocukları kategorize edip nasıl aynı inancı vereceğiz? Aynı zamanda bu eğitim yaklaşımı çocuk-aile arasında da sorunlara neden olacaktır. Geçmişte bunun örneklerini gördük. Alevi inancında olan bir ailenin çocuğu okulda İslamiyet’le ilgili bir eğitim aldığı zaman evde sorunlara yol açacak ve psikolojisi bozulacaktır. Korkunç sonuçlara yol açması kaçınılmazdır.”
“DİNİ EĞİTİMİN, ÇOCUKLAR ÜZERİNDE FARKLI YANSIMASI SÖZKONUSU”
Dini eğitimin, çocuklar üzerinde farklı yansımasının söz konusu olacağını vurgulayan Psikolog Mesut Aslan, “Çocuk her şeyi olduğu gibi kabul edecek ve bu çocuğu istismara açık hale getiriyor. Bugün ülkede yaşanan istismar vakalarında bunu görebiliyoruz. Korku ikliminin oluşturulması da bunun yansıması. İktidarlar kendilerine biat eden bir nesli yetiştirmek istiyor. Bizler çocukların gelişim evrelerinde diledikleri soruları sorabilecekleri, kendi doğrularını ortaya kayabilecekleri, kendi gerçeklerini yansıtabilecekleri bir zemin yaratmak zorundayız” diye aktardı.
“‘NASIL BİR EĞİTİM?’ SORUSUNU TOPLUM OLARAK KENDİMİZE SORMALIYIZ”
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Kadın Sekreteri Gülperi Fatih de, iktidarların kendi düşüncelerini insanlara çocukluk yaşından itibaren çeşitli araçlarla empoze etmeye çalıştığını belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı da bu kurumların başında geliyor. Özellikle İmam Hatipler üzerinden bir tartışma yürüse de, dini eğitimin bütün kademelere yayıldığını görüyoruz. 20. Milli Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş grubu çocukların eğitimine din eğitimi eklenmesi de bunun bir örneği” dedi.
“MÜCADELE GENİŞLETİLMELİ”
Eğitimci Gülperi Fatih, dini eğitimin çocuklar üzerinde oluşturduğu travmaları önceki dönemler de tanıklık ettiklerine işaret ederek, şunları aktardı:
“Toplumsal anlamda da bu tür uygulamalar kaosa yol açıyor. Çocukları nesne olarak görmekten çıkmamız gerekiyor. ‘Nasıl bir eğitim?’ sorusunu toplum olarak kendimize sormalıyız. 4-6 yaş çocuklarına dönük dini eğitimin uygulanmak istenmesinde iktidar iktidarlığını yapıyor. İktidar olgusunun doğasına bakıldığında yadırganacak bir durum değil. Biz ne yapmalıyız? Biz çocukların okul öncesinden itibaren özgürce düşünebileceği, kendilerini rahatça ifade edebileceği eğitim anlayışını savunuyoruz. Okullarda neden ‘Çocuk Meclis’leri kurulmasın.
Eğitim toplumsal bir durum ise, mücadele de toplumsal olmak zorundadır. Bir tek, eğitimi Eğitim-Sen’e, anadilinde eğitimi sadece Kürtlere bırakarak, laikliği Alevilere havale ederek sorunlarımızı çözemeyiz. Ne kadar mücadelemizi tabanda genişletebilirsek, o kadar doğru çözümler üretebiliriz.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.