PİRHA – Halk Ozanları Kültür Derneği (Ozan-Der), 50. yıl etkinlikleri kapsamında “Deyişlerin Dili” adlı atölye çalışmasına başladı. Derneğin Başkanı Kenan Şahbudak, genç kuşağın, deyişlerdeki birçok kelimenin anlamını bilmediğine işaret ederek “Edep ve erkanla ilgili bir eğitim çalışması gibi düşünebiliriz” diye konuştu.
Halk Ozanları Kültür Derneği (Ozan-Der) 50. yıl etkinlikleri kapsamında “Deyişlerin Dili” isimli atölye çalışmasının ilkini yaptı. Yoğun talebin oluştuğu programda aşıklık, zakirlik ve ozanlık üzerine söyleşiler gerçekleştirilecek.
Derneğin Ankara’daki adresinde yapılan çalışmalarının başında 2010 yılında UNESCO tarafından “Yaşayan insan hazinesi” ilan edilen Ozan-Der üyesi Dertli Divani yer alıyor.
“EDEP VE ERKANLA İLGİLİ BİR EĞİTİM”
10 hafta boyunca her pazartesi saat 19.00 ile 21.00 saatleri arasında yapılacak çalışmaların detaylarına dair Ozan-Der Başkanı Kenan Şahbudak bilgi verdi. Halk Ozanları Kültür Derneği’nin 50. kuruluş yıldönümü sebebiyle böyle bir çalışmaya imza attıklarını söyleyen Şahbudak, şu bilgileri verdi:
“Derneğimizin 50. yılı sebebiyle birçok etkinliğe başladık. Bunlardan bir tanesi de UNESCO tarafından ‘Yaşayan insan hazinesi’ ilan edilen ve çalışmalarını bu yönde faydalı bir şekilde sürdüren, aynı zamanda Ozan-Der’in de üyesi olan Dertli Divani’ye daha önce yapmış olduğu Mekteb-i İrfan çalışmalarından kaynaklı teklif götürdüm. ‘Bir benzer çalışmayı mutlaka Ozan-Der’de yapmalıyız’ dedim. Farklı olan yanı ise şu: ‘Ozanlık, aşıklık geleneği ve deyişlerin tasavvuf dilinin özellikle çözümlenmesinde deyişler ne anlatıyor’ konuları ile ilgili bir nevi eğitim, yani atölye çalışması olarak bunu düşünebiliriz.
“HER HAFTA 50 KİŞİYLE MUHABBET”
Her pazartesi günü 19 ile 21 saatleri arasında yaklaşık 50 kişi ile muhabbet yapacağız. Toplamda bu çalışma 10 hafta sürecek. Bu muhabbetin arkasından da büyük bir konser yapacağız. Konserde her hafta Dertli Divani ve saz ekibi ile çalıştığımız deyişlerin yer aldığı halka açık bir konser yapacağız. Buradaki esas amacımızı bir tür hizmet içi eğitim olarak düşünün. Ozanların, aşıkların, bu Yol’a gönül vermiş olan kişilerin kendini yetiştirmesiyle; edep ve erkanla ilgili bir eğitim çalışması gibi düşünebiliriz. Bu büyük vakıflar neden bu işi yapmazlar diye hep aklımda bir düşünce vardı. İşte dedeler, aşıklar, ozanlar, kendi kendini neden geliştirmez anlamında bir düşünceydi bu. Bir erkan bütünlüğü neden olmuyor diye düşüncelerim vardı ve sonuçta biz bunu Ozan-Der’de yapabiliriz dedik.”
“AŞIK VE OZANLARA YÖNELİK HİZMET İÇİ EĞİTİM”
Derslerin içeriğine dair de konuşan Ozan-Der Başkanı Kenan Şahbudak, şunları kaydetti:
“Örneğin Aşık Veysel’in bir deyişini satır satır inceleyeceğiz. Aşık Veysel o dizelerde ne demek istemiş? Genç kuşak, türkülerin, özellikle de tasavvuf dili ile yazılmış olan deyişlerdeki birçok kelimenin anlamını bilmiyor. Hatta yanlış söylemler de oluyor. Bunları açıklayıp, saz ekibimizle icra ederek hem anlatacağız hem slayt gösterisi yapılacak hem de saz ekibimiz en sonda o deyişi icra etmiş olacak. Ama bunun içinde sadece bunu saz söz anlamında değil, bir bütün olarak düşünmemiz gerekiyor. Bir örnek verecek olursam; Vahdet-i vücut ya da vahdet-i mevcut ne demektir? Enel Hakk ne demektir? Kabe ne demektir? Şairler, ozanlar bunları yazıyor ama yazılan kelimenin manasını bilmiyor. Mesela ‘levh-i kalem’ diye yazılmış. ‘Nedir bu?’ diye soruyorum ama anlamı yok. Dolayısıyla hedefimiz yazan, çizen aşık ve ozanlara yönelik hizmet içi bir eğitim olacak. Bu geleneği, bu Yol’u öğrenmek isteyen gençlerimiz de çok, sadece Alevi-Bektaşilerin geldiği bir etkinlik de olmayacak bu. Bu felsefeye inanmış herkese açık bir çalışma diyebiliriz.”
Eren GÜVEN/ANKARA
Yoruma kapalı.