Alevi Haber Ajansi

Devrimci 78’Liler Federasyonu: Mart ayı umudun, haklılığın ve direnişin kazandığı aydır

PİRHA – Devrimci 78’Liler Federasyonu, Mart ayı içerisinde yaşanan askeri darbe ve katliamlara ilişkin açıklama yaptı. Yapılan paylaşımda “Mart ayı katliamların ayı olduğu kadar direnişin de ayıdır. Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm” denildi.

Devrimci 78’Liler Federasyonu, Mart ayı içerisinde yaşanan katliam ve direnişlere ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Mart ayı umudun, haklılığın ve direnişin kazandığı aydır. Devrim için düşenler onurumuzdur. Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!” denildi.

Devrimci 78’Liler Federasyonu’nun açıklamasında, “demokrasiyi ve demokratik alanları savunmak olmazsa olmazımız” denilerek şu ifadelere yer verildi:

“Mart ayı katliamların ayı olduğu kadar direnişin de ayıdır. Mart başında Diyarbakır zindanlarından yükselen insanlık onurunun çığlığı tüm coğrafyayı saracak, 8 Mart’tan başlayan emekçi kadınların direnişi, Newroz’la taçlanacak ve doğanın uyanışı ile bütünleşecektir.

Bu uyanış bahar eylemliliklerini, Gezileri, Haziran direnişlerini getirecektir. Her katliamın bir de direniş yüzü vardır. Devrimci dayanışma destanının yazıldığı Kızıldere’den Diyarbakır zindanlarına kadar, darağaçlarından, hain pusulardan, işkence hanelerden, Gazi’ye, Ümraniye’ye kadar Halepçe’den Kamışlo’ya kadar hep direne direne katledildik. Buralarda birer direniş destanı yazılmıştır.

Bugün, emperyalistlerin ve işbirlikçi egemenlerin soygun ve sömürü çarklarını döndürebilmesi için 12 Mart 1971 Askeri faşist darbesi eliyle, ülkeye, halka, devrimcilere yönelik baskıların 53. yıl dönümü. Yapısal ekonomik ve siyasal istikrarsızlıkları derinleşen, toplumsal muhalefet yükselip devrimci mücadele boy verip yeşermeye başladığında 12 Mart 1971’de faşist cunta egemenler adına siyasal iktidara el koydu.

Egemenlerin çıkarlarını ve isteklerini süngü gücüyle yerine getirirken, direnenleri, sosyalizmin ve halkın yiğit önderlerini; Denizleri idam sehpalarında, Mahirleri Kızıldere’de, İbrahimleri işkencede, Sinanları, Ulaş’ları dağlarda, sokaklarda katlettiler.

30 Mart 1972 tarihinde Kızıldere’de tarihte eşine ender rastlanan bir direniş, bir dayanışma destanı yazıldı. Mahir Çayan ve arkadaşları, Deniz’lerin idamını engellemek için yıldızlaştılar. Kızıldere’nin kan çiçekleri onurumuz oldular.

“KATLİAMLARIN SÜRECEĞİ GÜN GİBİ ORTADADIR”

12 Martlardan 12 Eylüllere doğru 53 yıldır devam eden darbe düzeninin, olağanüstü hal rejimlerini, yeni darbe girişimlerini, Susurluk, Şemdinli, Botaş’taki ölüm kuyuları ve Ergenekonları, balyoz darbe planlarını, Roboski’leri, Diyarbakır, Suruç, Ankara, İstanbul katliamlarını da bugünlere taşıdı, failleri hala ödüllendiriliyor.

Emperyalizmle bütünleşmiş kontrgerillanın ve çetelerin sinsi plan ve provakasyonları yeni katliamlarla, tutuklamalarla sürüyor. Sosyalizm ve demokrasi mücadelesinin açık kalmış bu hesabı kapanmadıkça, cunta geleneği ve doğurduğu kirli ilişkilerin, faili meçhul cinayetlerin, emek ve demokrasi güçlerine ve halklarımıza dönük saldırıların ve katliamların süreceği gün gibi ortadadır.

“16 MART ‘ANTİFAŞİST ÖĞRENCİ GÜNÜ’ İLAN EDİLMELİ”

16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi’nden çıkan öğrencilerin üzerine bomba atarak, 7 öğrencinin ölümüne, onlarca öğrencinin yaralanmasına neden olan faşist katliamın hala kapanmayan hesabının da 46. yılındayız. “Bahçelievler, Piyangotepe, Maraş, Sivas, Çorum katliamları gibi, bu katliam da, faşist hareketin kitle imhasına yönelik karakterini iyice açığa çıkaran en belirgin örneklerindendir. 16 Mart Katliamı davasının zaman aşımına uğratılarak düşürüldüğünü, faili meçhullerin derin kuyularında bir katliam daha gizlenirken katiller bir kez daha ödüllendirildi, üzeri örtülen bu kirli, kanlı tarihi gün ışığına çıkarıp hesabını sormak devrimcilerin boynunun borcudur. Bu katliamın yıldönümü olan 16 Mart tarihinin “Antifaşist öğrenci günü” olarak ilan edilmelidir.

13 Mart 1982’de İzmir’de idam edilen devrimci mücadelenin yiğit neferleri Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun, Necati Vardar’ın katledilmelerinin de 42. yılındayız. 12 Eylül askeri faşist cuntasına karşı direnen devrimciler belki yenildiler ama bugünkü kuşaklara adları onurla anılan büyük bir mücadele mirası bıraktılar. Her birinin bir devrim meşalesi olduğunu, idam sehpalarına emperyalizme ve faşizme karşı başları dik bir şekilde yürüdüklerini, darağaçlarında birer direniş destanı yazdıklarını gelecek kuşaklara aktarmak boynumuzun borcudur.

“DİYARBAKIR ZİNDANINDAKİ DEVRİMCİLER DE DİRENİŞLERİYLE DESTEN YAZDILAR”

Diyarbakır zindanındaki devrimciler de örnek mücadele ve direnişleriyle destanlar yazdılar. 21 Mart 1982 tarihinde Newroz ateşini kendi hücresinde yakarak ölümsüzlüğe giden Mazlum Doğan, 2 ve 5 Mart 1984 tarihlerinde ölüm orucunda ölümsüzleşen Cemal Arat ve Orhan Keskin unutulmayacaktır.

“GAZİ KATLİAMI’NIN SORUMLULARI DA ÖDÜLLENDİRİLDİ”

12 Mart 1995 günü akşam saatlerinde, İstanbul’da Alevilerin yoğun olduğu Gazi Mahallesi’nde; kontrgerilla timi, şoförünü öldürerek gasp ettiği ticari taksiyle kahvehaneleri taradı. Bu saldırıda Halil Kaya adlı Alevi dedesi hayatını kaybetti. 5’i ağır 25 kişi yaralandı, bu insanlık dışı katliamı Ümraniye’de protesto edenlerin üzerine polislerce kurşun yağdırıldı ve bunun sonucunda da Gazi’de 12, Ümraniye’de 5 kişi yaşamını yitirdi. Gazi Katliamı’nın sorumluları da devletin “şefkatli” kolları arasında ödüllendirildiler.

HALEPÇE KATLİAMI

16 Mart 1988’de Irak’ta, Saddam’ın emriyle, 5000 Kürt kimyasal bombalarla yok edildi, Halepçe Katliamı adıyla bilinen bu insanlık dışı vahşetin de 36. yılına girildi. Elma kokusu ile gelen ölümün kokusu hala öldürmeye devam ediyor.

KAMIŞLO KATLİAMI

12 Mart 2004 tarihinde bir başka katliam da Suriye’nin Kamışlo kentinde gerçekleşti. Futbol maçı sırasında çıkan olaylarda ilk gün 8 kişi yaşamını yitirdi, yaşamını yitirenler için düzenlenen cenaze törenine saldıran Baas güçleri kenti kana buladı ve ölü sayısı 52 kişiye çıktı ve binlerce insan da yaralandı.

12 Martlardan, idamlardan, katliamlardan süzülerek gelen sosyalist mücadele tarihimizin özveri dolu sayfaları bize umudun, dayanışmanın, direnişin ve haklılığın kazanacağını bir kez daha haber veriyor.

Darbe düzeninin kurumsal bir güç olarak yeniden ortaya çıkmaması için askeri ve sivil vesayet rejimi tasfiye edilmeli, darbe ve muhtıraların hesabının mutlaka sorulması gerekir. Demokrasi mücadelesi, barış mücadelesi, darbecilerle kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklara kurban edilmemelidir.

“ÜLKE KAOSA SÜRÜKLENMEKTE”

Bugün AKP eliyle sürdürülen 12 Mart ve 12 Eylül darbe düzeni yeniden tahkim edilerek halklarımıza dayatılmaktadır. Ülkenin büyük bir bölümü tankların, panzerlerin, polisin, askerin kuşatması altındadır. Bu bölgelerde yeni katliamlar yapılmakta, çocuklar, kadınlar, siviller katledilmektedir. Basın üzerindeki sansür ve baskı, gazetecilerin tutuklanması, hiçbir yasa, düzen tanımayan bir tek adam eliyle ülke yeni bir kaosa sürüklenmektedir.

Parlamenter sistemden dikta rejimine geçen bu sistemde Devrimcilere büyük bir sorumluluk düşmektedir. Darbe düzenine karşı demokrasiyi savunmak olmazsa olmazımızdır.

Hayatın her alanında faşist ve gerici saldırganları geriletmek, saldırıları engellemek, hırsızlıkları arsızlıkları durdurmak için atılması gereken tüm adımlar atılmalıdır.

Darbe düzeninin karakteri olan katliamlar, içinde bulunduğumuz Mart ayında da devam etmektedir.

‘Oy vermezseniz hizmet alamazsınız’ anlayışı halka yönelik şiddet, baskı ve sindirme politikalarının devamı demektir. Tehdit ve baskı altında seçime gitmek demektir. Tesis edilen dikta rejiminin sürdürülmesine karşı çıkacağımızı bir kez daha ilan etmek istiyoruz.

Bir taraftan Filistin ve Gazze halkına sahte gözyaşı dökerken diğer yandan İsrail siyonizmine destek olmak, ticari ilişkileri geliştirmek, silah gıda ve lojistik destek sağlamak ikiyüzlülüğün ta kendisidir.

“KÜRT SORUNUNDA GÖRÜŞME VE DİYALOĞA BAŞLANMALIDIR”

Komşu bir ülkenin topraklarını işgal ederek savaş, kan, gözyaşı politikası devam etmektedir. Bu işgal ve ablukaya derhal son verilmelidir. Savaş politikasından derhal vazgeçilmelidir. Silahlı ve şiddete dayanan yaklaşımlar son bulmalı, Kürt sorununda barışçıl demokratik çözümün adımları derhal atılmalı, görüşme ve diyaloğa tekrar başlanmalıdır. Barış ve demokrasi bu coğrafyaya da inşa edilmelidir.

Haklı olmanın verdiği umut ve direnişle yaratacağımız dayanışma ilişkisi tüm engelleri yıkacak güçtedir. Bu gücün farkında olup gereğini yapmak devrimcilerin boynunun borcudur.

Barış kazanacak. Demokrasi kazanacak. Sosyalizm kazanacak. Kahrolsun faşizm! Kahrolsun emperyalizm! Kahrolsun Şovenizm! Devrim için düşenler onurumuzdur. Gün gelecek devran dönecek darbeciler halka hesap verecek! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak