Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, OHAL ilan edilmesinin ardından ‘huzurlu ve özgür bir ülke’ olduğumuzu söylüyor. Ancak Dersim’de yaşayan yurttaşlar hem OHAL’in kent yaşamlarına etkileri, seçilmişlerin tutuklanması ve basına yönelik baskılara dikkat çekerek, “huzurlu” olmadıklarını dile getirdi. Dersimliler Evrensel Gazetesi’nden Hüseyin ALTUN ve
Mustafa SERHAN’a konuştu.
7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından ve özelikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Dersim’de neredeyse her gün gözaltı ve operasyon gerçekleşiyor. Çatışmalar nedeniyle bazı köy ve şehir merkezine ulaşan karayolları uzun süre kapatılıyor. Hareketli ve sosyal bir şehir olma özelliğiyle bilinen Dersim’de uzun süredir belirli saatlerden sonra kimse dışarıya çıkamıyor. Güvenlik bölgesi ilan edilmesi nedeniyle kentte sınırlı alanlar kullanılıyor. Zırhlı araçların ve kontrol noktalarının artırıldığı kentte sürekli kimlik ve GBT kontrolleri yapılıyor. Bu ortamda yaşayan yurttaşlar yaşananların kaygı verici boyutlarda olduğunu dile getirerek ‘huzurlu ve özgür bir ülke’ söylemlerine tepki gösteriyor.
“Halkın iradesini tutukladılar”
Baskı ortamını her şekilde hissettiklerini belirten Özge Yıldırım adlı genç, HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ında bulunduğu 10 milletvekilinin tutuklanmasını hatırlatarak, “Öncelikle halkın kendi iradesiyle seçmiş olduğu vekillerinin tutuklanması ve o düşüncede olan insanlara yönelik baskılar tek başına huzurlu ve özgür olmadığımızın göstergesidir. Burada halkın düşüncesine de bir kelepçe vurulmuştur. Buna ses çıkarmak isteyen herkesin de baskı altına alındığı bir ortamda huzurdan bahsetmek komik olur. Ben bu süreçte daha çok ses çıkarılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.
“Tv’ler kapatılıyor…”
Koçer İlhan adlı yurttaş da, 90’lı yıllarda yapılan uygulamaların yeniden tekrarlandığına vurgu yaparak, “Gözaltı ve ev baskınları yapılıyor, her fırsatta demokrasi ve barış talep edenler bastırılmaya çalışılıyor. Huzurun aksine daha fazla kaos ve kaygı verici bir şiddet ortamı yaşanıyor. Aradan geçen onca seneye rağmen darbe dönemlerinin tekrarlanması, ve bunda ısrar edilmesinin huzur getirmediğini hepimiz biliyoruz. Televizyonların, gazetelerin, radyoların kapatıldığı, insanların söz söylediği için tutuklandığı bir yerde özgürlükten de bahsedemeyiz” diye konuştu. Özgür ve huzurlu bir ortamın sağlanması için öncelikle OHAL’in kaldırılması gerektiğinin altını çizen İlhan, hükümetin baskıcı ve şiddet politikalarından da vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
“Demokrasi isteyen herkes tutuklu gibi”
Dersim’de esnaflık yapan Fırat Gürbüz de, hem ekonomik hem güvenlik açısından kimsenin iyi olmadığını dile getirerek, “Kimse dışarı çıkamıyor, esnaf iş yapamıyor. Kime göre huzur ve özgür bir ortam var onu da bilemiyorum. Özellikle halkın seçtiği kişilerin tutuklanması da ayrı huzursuzluk yarattı bizlerde. Halkın iradesiyle seçtiği milletvekillerini, kendilerinin ürettiği bahanelerle gözaltına alınıp tutuklandığını düşünüyorum. Yani halkın özgür iradesi tutuklandı. O nedenle hepimiz tutuklu gibiyiz, özgür değiliz” dedi.
Dersim halkınun bu uygulamları kabul etmediğini söyleyen Gürbüz, “Bu yapılanları kınıyoruz. Bunların halka bir faydası yok. Buna karşı da ses çıkarmaya söz söylemeye devam edeceğiz. Çünkü, istediğimiz şey gerçek bir barış ve demokrasidir” diye konuştu.
Yoruma kapalı.