PİRHA-18’incisi düzenlenecek olan Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin programının açıklanmasının ardından festivale sayılı günler kalmasına rağmen Valilik izninin henüz çıkmamasına tepki gösteren Dersimli yurttaşlar ve esnaflar, festivalin yapılma gerekliliğine vurgu yaptılar.
18’incisi düzenlenecek olan Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin programı açıklandı. 26 Temmuz’da başlayacak olan festival 29 Temmuz günü sona erecek. Festival programına göre 2 gün sonra düzenlenecek olan etkinlikler için Tunceli Valiliği’nden izin bekleniyor. İznin hala çıkmamış olması ve son iki yıldır OHAL nedeniyle yasaklanması insanlarda bu sene de yasaklanacağı ihtimalini uyandırıyor.
Konuya ilişkin PİRHA’ya konuşan Dersimli yurttaşlar, festivalin kültüre, inanca, yaşama olan katkılarını anlattı.
“İNSANLARIN DERSİM’E DÖNÜŞÜNÜ İSTEMİYORLAR”
Sanatçı Mehmet Ekici, Munzur Kültür ve Doğa Festivallerinin hepsine katıldığını belirterek şunları aktardı:
“Festivalin, başta sanata, kültüre, dile çok büyük katkısı oldu. Çünkü ilk festivaller yapılırken 40-50 bin insan geliyordu buraya. Kültürü yerinde görmek, yerinde algılamak daha güzeldi. Onun dışında da Dersim, özellikle ilçeleri 6 ay kış 6 ay yaz oluyor; esnaflara, insanlara ekonomik katkısı da oluyordu. İnsanlar bundan çok mutlu oluyorlardı. Festival çok güzel bir süreçte ilerliyordu. Ama ne yazık ki insanların Dersim’e dönüşünü buradaki devlet yöneticileri kabul edemediler. İnsanların bu topraklara dönmesini, kültürün tekrar uyanmasını, korunmasını, ekonomik anlamda güçlenmesini istemedikleri için yasaklar koymaya başladılar. Şu an kurumlarımız valilikten haber bekliyor. Geçen sene de biz yapmayacağız siz yapacaksınız dendi. Biz bütün hazırlıklarımızı yapmıştık. Ama ne yazık ki bir iki gün kala iptal konusu geldi. Ama biz tekrardan belirli bölgelerde yaptık, yapılması gerekiyor. İzin verilmese de yapacağız.”
Son dönemlerde yasaklar olduğu için insanlarda bir tedirginlik olduğunu ifade eden Ekici, halka şöyle çağrı yaptı:
“İnsanlara bir algı yerleşti olacak mı olmayacak mı. Çağrımız; bütün herkesin Dersim’e gelmesini istiyoruz. İnsanların birleşmesini istiyoruz. Bir katılım sağlamaları gerekiyor. Yapılır mı yapılmaz mı diye düşünmesinler. Gelirlerse türkülerimizi, halaylarımızı, ağıtlarımızı okuruz.”
“FESTİVAL ÖZGÜRCE OLMALI, İNADINA YAPILMALI”
Dersim’de esnaflık yapan Hülya Aydoğdu ise festival ile ilgili görüşlerini şöyle aktardı:
“Festivalin yapılmasını istiyorum. Çünkü burada esnafa katkısı var ve uzakta yaşayan arkadaşlar, dostlar hem ailelerini ziyarete gelecek, bu açıdan büyük bir katkısı olacağını düşünüyorum. Dersim cıvıl cıvıl oluyor. Dışarıdan gelen insanlar bizim çok şanslı olduğumuzu söylüyorlar burayı görünce. Festival geleneksel bir şey, yapılsın diyorum.”
İstanbul’dan Dersim’e ziyarete geldiğini söyleyen Ardahanlı Resul Baysungur ise Dersim’deki izlenimlerini ve festival hakkındaki görüşlerini şöyle paylaştı:
“Munzur Festivali’nin Dersim’e çok katkısı var. Buraya ambargo döneminde geldim. Yasaklarla, baskılarla bir şeye varılamaz. Özgür bir şekilde insanlar doğasına sahip çıkmalı. Munzur özgür akmalı. Bütün ana dillere, inançlara özgürlük tanınmalı. İnsanlar rahatça kitaplarını, kültürlerini, resimlerini sergileyebilmeli. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Tekçilikle bir yere varamayız. Biz halklar kaynaşmalıyız. Birlikte yaşamalıyız. Bu ülke hepimizin ortak ülkesidir. Kültür olarak da bütün mozaikler bir arada olsun. Festival yapılmalı. Bunu yasaklayan, engelleyen nelerdir? Ben daha önce de festivale katıldım. İnsanlar doldu buraya. İnsanlar Dersim’i hem maddi hem manevi yüreklendiriyor. Mesela ben Ardahan’dan gelmişim. Saygı duyuyorum bu halkın inancına, kültürüne. Keşke her tarafta festival olsa. Bu halk şiddet mi uygulayacak gelecek insanlara. Neden yasaklanıyor? Ben bunu kınıyorum. Özgürce olmalı, yapılmalı, inadına yapılmalı.”
“RUHUNA VE ÖZÜNE BAĞLI BİR FESTİVAL İSTİYORUZ”
Emekçi olan Agit Aral da, “Bölgenin insansızlaştırılmasına dair bir politika yürütülmüştü. Munzur Kültür ve Doğa Festivali insanların buraya akın etmesi adına gerçekleşiyor. Elbette ki ruhuna, özüne bağlı kalınacaksa, kültürel mirasa sahip çıkılacaksa festivalin gerçekleşmesini istiyoruz. Fakat dışarıdan gelenleri, misafirlerimizin buranın doğasına, mirasına, kültürüne sahip çıkması gerekiyor. Festivalde bu yönde bir temennimiz var” dedi.
Özünden çıkıldığı an festival olmadığını, adına başka bir şey koymak gerektiğini ifade eden Aral, şöyle devam etti:
“Buradaki siyasi partilere, derneklere, çevre kuruluşlarına büyük iş düşüyor. Burada bilinçlendirme noktasında sadece konserlerle, sadece panellerle ya da sadece alkol içmeyle sınırlı olmamalı bu işler. Mesela Ana Fatma Ziyareti’ne gidilecek, akşamdan çok alkol aldım gece konsere katılırım durumuna inildiği andan itibaren doğa ve kültür festivali olmaktan çıkmıştır. Ya da milli parka yapılan ziyaretlerde çöpümüzü bırakıp geldiysek o zaman bunun adı yine festival olmuyor.
Bu sokaklarda bizler de çalışanlarız. Buradaki çöpleri topladığımızda bize biçilen değer de hiçe sayılmıştır. Ondan dolayı ruhuna ve özüne bağlı bir festival istiyoruz. Tüm katılımcıları 26 Temmuz’da beliyoruz.”
“HER ŞEYİ YASAKLAMASINLAR, İNSANLARI ÖZGÜR BIRAKSINLAR”
Yine emekçiler Zerif Bursugül ve Aslı Gül, “Doğamızı öldürmek istemiyoruz, yaşatmak istiyoruz. Munzur’u özgür bıraksınlar. Festivalle beraber doğamızı tanıtmak da istiyoruz. Neden yasak getiriyorlar ki? Neden korkuyorlar? Festivalden çekindikleri nedir, neden izin vermiyorlar? Festivalin kültürü ve doğayı tanıtma adına büyük katkısı oluyor. Festival kaç yıldır yapılıyor ama bu iki yıldır yapılmıyor. Buranın valisi neden izin vermiyor? Her şeyi yasaklamasınlar, insanları özgür bıraksınlar.” diye konuştular.
Emekçi kadınlar “Kültürüne ve doğasına sahip çıksınlar” diyerek Dersimlilere çağrıda bulundular.
Mustafa YÜKSEL/H.Yaşar SEZGİN
DERSİM
Yoruma kapalı.