PİRHA- Çocukluğundan beri saz çalan ve ilk sazını da maddi yetersizlikten dolayı bir arkadaşının alıp hediye ettiğini belirten Ergin Yıldız, “Yaklaşık 15 yıldır profesyonel bağlama yapıyorum. 7 yaşından beri saz çalıyorum. Değişik işler ile uğraştım. Ama bağlamanın benim için farklı bir özelliği var. Ruhuma farklı hitap ediyor” diye konuştu.
Haberin Videosu
7 yaşında saz çalmaya başlayan ve yaklaşık on yıl çeşitli yerlerde saz çalıp sahneye çıkan Dersimli saz ustası Ergin Yıldız daha sonra kendine bir saz alıp bağlama atölyesi açarak kendi bağlamasını kendisi yapmaya başlamış.
Yaklaşık 15 yıldır profesyonel bağlama yapan Yıldız, “7 yaşından beri saz çalıyorum. Değişik işler ile uğraştım. Ama bağlamanın benim için farklı bir özelliği var. Ruhuma farklı hitap ediyor. İnsanlarda da öyledir” ifadelerini kullandı.
“SAZLARIN KENDİNE GÖRE ÖZELLİKLERİ VAR”
Yıldız, “Sazların kendine göre özellikleri var, kişiden kişiye değişiyor. Müzisyenler gibidirler. Sesler ayrı ayrıdır. Tiz sesleri seven var, pes sesleri seven var. Ve ağaçtan ağaca tınılar değişiyor. Kapak yapısına göre değişiyor. Sahne ve akustik gibi saz çeşitleri var” dedi.
Sazın kendi içinde aslında bir bütün olduğunu ve duygu ile yapılan bir şey olduğunu vurgulayan Yıldız, “Bağlamayı yapıyorsun ancak duygu vermediğin zaman o tını gelmiyor. Duygu ile yaptığında tınıyı yakalıyorsun” diye konuştu.
“FABRİKASYON ÜZERİ SAZ YAPMIYORUM”
Yıldız, sazın yapımına ilişkin şunları söyledi:
“Saz tekne ve kapaktan oluşuyor. Sazın yapımında kullanılan ağaçlar değişiyor. Genelde Ladin ağacı kullanıyoruz. Ama ardıç, gül ve pelesenik, kelebek kullanılıyor. Sazın sapları genelde gürgen ağacında yapılıyor. Ve klavyeli, klavyesiz saz sapları var. İnsanlar ihtiyacına göre alıyor. Ben sipariş üzerine genelde çalışıyorum. Fabrikasyon üzeri saz yapmıyorum. Elle ve eski yöntemlerle sazı halen döverek yapıyorum. Bir dönem ekonomik sıkıntı yaşadım. Belirli bir miktar param vardı. Birçok sazcıya gittim ama o paraya saz bulamadım. İlk sazımı bir arkadaşım hediye etti. Daha sonra kendi sazımı kendim yaparak bozarak yaptım. Ve saz yapma işini çözdüm. Tabi uzaktan birçok saz yapan ustayı takip ettim. Nasıl yapıyor, nasıl oluyor diye gözlemledim. Bu şekilde kendi bağlamamı yapmaya başladım. Belli bir süre sonra da atölyemizi kurduk.”
“MÜZİK BENİM ÇOCUKLUK AŞKIM”
Ayda belirli sayıda bağlama yaptığını belirten Yıldız, “Bir dönemde müzikle uğraştığım için sahneye gittiğimiz zaman sahnede saz çalıyordum akşamları da boş zamanlarda saz yapıyordum. Müzik benim çocukluk aşkım. 7 yaşında bağlama çalmaya başladım ve 10 yıllık bir sahne deneyimim oldu. Ancak bir kaza geçirdikten sonra sahneyi bıraktım” dedi.
Yıldız konuşmasına şöyle devam etti:
“Saz atölyemizde de aynı zamanda bağlama, keman ve gitar kurslarımız da var. Burası komple bir atölye. Müzik insanın matematiksel duygusunu da geliştiriyor. Çünkü notanın kendisi de bir matematik. İnsanlar bunun farkında değil. Çocuklar sosyal anlamda da gelişiyor. Bazı aileler önce çocuklarının müzikle ilgilenmesine karşı çıkıyor. Çünkü müziğin maddi anlamda bir şey kazandırmayacağını düşünüyorlar. Ancak daha sonra çocukları kötü eğilimlere yönelince pişman olup çocuklarının müziğe yönlenmesini istiyorlar. Çünkü müzik çocuğun değişmesini sağlıyor ve değiştiriyor da. Çocuk müzikle duygularını geliştiriyor ve çözümlüyor. Ailede bunu yapamamış ve müzikle bunu aşıyor. Öteki şekilde saz ve gitar çalmasına izin vermeyen aileler bir bakıyor çocuğu kötü yollara yöneliyorlar. Sonra çocuğu tekrar kursa getirip yazdırdıklarında çocuk sımsıkı sarılıyor ve orada kendini bulup özüne dönüyor.”
“TÜCCARLIK SANATI AYAĞA DÜŞÜRÜYOR”
Bu işi kiminin tüccarlık kiminin sanat için yaptığına dikkat çeken Yıldız, “Son dönemlerde ticaret yapmak için tüccarlık gelişti. Kapital yaşamın kendisinde bu var zaten. Tüccarlık yapmakta ayrı bir şey herkes bunu yapamaz. Sanatın bir karşılığı olacak tabi. Ama bu tüccarlık yaparak olmamalıdır. Emeğe saygı olarak yapılmalıdır ki ustada ayakta durabilsin ve daha iyi şeyler yapabilsin. Bu işin tüccarlığını yapanlarda saz alanlar oluyor. Ve daha sonra aldıkları sazı alıp geliyorlar bu saz çalınmıyor diyorlar. İşte tüccarlık dediğimiz bu, sanatı ayağa düşürüyor” dedi.
“İNSANLAR SOSYAL MEDYADA KENDİLERİNİ İFADE ETMEYE ÇALIŞIYOR”
“Bu atölyede olduğumda dışarda yaşanan ekonomik sıkıntılardan, insanların yolda birbirleri ile kavga etmelerinden, arabaların üst üste olmalarından uzak oluyor ve her şeyi unutuyoruz” diyen Yıldız şöyle devam etti:
“Yapacağımız sanat ve buraya gelenler ile kurduğumuz ilişkiler bizi farklı bir dünyaya götürüyor. Herkesin de yaşamasını isterim. Normalde insanlar elinde telefon, internet ve sosyal medyadan kendini ifade etmeye çalışıyor. Halbuki toplumda, sosyal yaşamda ve insani değerlerden uzaklaştıklarının farkında değiller. Duygularını tamamen dijital ortamda aktarıyorlar. Ancak anlattıkları gibi yaşamıyorlar. Yaşamak istedikleri şeyi orda anlatıyorlar. Çünkü büyük şehir buna izin vermiyor. İnsanların son dönemlerde yaşadığı ekonomik sıkıntı insanları tamamen evlere hapsetti. Sosyal yaşama girmiyorlar, insanlardan uzaklaşıyorlar. Böyle bir sıkıntı var.”
“KÖTÜ İNSAN ÇOK ZATEN, İYİ KALMAK ZOR”
Buraya gelip saz yapımı ile uğraştıklarında stres attıklarını belirten Yıldız, “Eve gittiklerinde bu aileye de yansıyor, çocuklara da yansıyor. Çalıp söyledikçe stresten uzaklaşıyorsun. Yaşama sevincini kazanıyorsunuz. Duygusal insanlar büyük şehirlerde büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Çünkü paylaşımlar azalmaya başladı. İyi niyetli olunca da kaybetmeye başlıyorsun. Kötü insan çok zaten iyi kalmak zor. Bunu başarmak önemli” dedi.
“İNSANLAR BİRBİRİNE ÇIKAR AMAÇLI BAKIYOR”
“Yaşama, dünyaya aynı duygular ile ve bir gözle bakmak en büyük sevincimiz” diyen Dersimli saz ustası Ergin yıldız son olarak şunları ifade etti:
“Bunu biraz geliştirmek, yaymak gerekiyor sosyal yaşam içerisinde. Çünkü insanların kaynaşmasını sağlıyor. Hiç tanımadığın insanlar ile bir bakıyorsun çok samimi oluyorsun. İnsanlar samimi insan aramaya başladı. Ve bulamıyorsun. Çünkü insanlar birbirine ticari ve çıkar amaçlı bakmaya başladı. Samimi insan az bulduğunda bırakmamaya çalışıyorsun. O kapıdan çıkınca sen diğer taraftan onu yakalamaya çalışıyorsun. Çünkü ihtiyacın var böyle insanlara.”
İsmet Sefer / İSTANBUL
Yoruma kapalı.