PİRHA- İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Aslan Sultan, Dersim’in kültürel değerleri ve doğası ile birlikte tarihsel-toplumsal hafızasına yönelik politik saldırıların hız kesmeden devam ettiğine dikkat çekti. Sultan, “Dolayısıyla Dersim’in her karış toprağı bir mezardır. Halvori, ve Munzur gibi yerlere müdahale, toplumsal hafızaya saldırıdır. Ruhsatsız maden ocaklarının faaliyetleri hoyratçadır. Bugün daha planlı, bitirici bir saldırı var” dedi.
İzmir Dersim Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Aslan Sultan, son dönemlerde hız kazanan siyanürle maden aramaları, inanç mekanlarına iş makineleri ile müdahaleler, ekosistemin tahrip edilmesi, avcılık ve dağ keçilerinin toplu ölümleri ile Dersim’in tümden bir kuşatılma yaşadığını söyledi.
Sultan, yaşam alanları yıkıma uğratılan insanların itirazları görmezden gelindiği, meşru ve demokratik eylemliliklerin yaptırımlara maruz bırakıldığına değinerek Dersimliler ve dostlarına talan projelerinden vazgeçilmesi için mücadele çağrısında bulundu.
“KUTSAL OLAN HIZIR’IN KEÇİLERİ KATLEDİLİYOR”
Sultan, enerji, madencilik ve diğer birçok alanda ekosistemi yıkıma uğratan şirketlerin yerel sakinlerin hukuki mücadeleleri sonucunda mahkemelerce verilen iptal ve durdurma hükümlerini dahi dikkate almayarak, ‘gözü kara’ bir biçimde faaliyetlerini sürdürmekte olduğunu belirtti.
Dağ keçilerinin toplu katledilmelerinin her yıl neredeyse düzenli biçimde ormanların yakılmasıyla ortaya çıkan doğa yıkımından bağımsız olmadığına dikkat çeken Sultan, “Coğrafyamızda çok ciddi bir tahribat var. Yılda bir iki kez dağ keçileri ile ilgili avcılık faaliyetleri ihaleye açılıyor. Dağ keçileri bizler için kutsaldır, Hızır’ın keçileri deriz. Dağ keçileri konusunda Dersim halkı hassastır. Bu ihaleler ile ilgili bizlerde bu aylarda basın açıklaması yaparız. Bunun içerisinde yerelden avcılarda var. Yakın zamanda dağ keçilerinin baraj sularında boğulduğunu görüyoruz” diye konuştu.
“HER TAŞIN ALTI CENAZEDİR, ÖLÜLERİMİZE BİLE SALDIRI VAR”
Aslan Sultan, maden araması yapılmak istenen bölgelerde katliamın izlerinin hala canlı olduğunu hatırlattı.
Barajların Dersim yerelinde yol açtığı tahribatlar ve iklim değişikliğinin gözle görülür boyutlarda olduğu dile getiren Sultan, Dersim’de 150 kadar maden işletme ruhsatı verildiği ve bazılarının tamamlandığı bilgisini vererek, “Yılan Dağları’ndan tutun Munzurlara kadar Dersim’i bir baştan diğer başa maden sahası ilan ettiler. Bu dağlar Dersim’i çevreleyen dağlardır. 1938’den bu yana her ağacın, taşın altında yatan bir cenaze var. Dolayısıyla Dersim’in her karış toprağı bir mezardır. Ölülerimize de saldırı var. Her defasında açıklamalar yapıp ‘coğrafyamızdan elinizi çekin’ demekten yorulduk. Devlet ise o toprakları yok etmekten yorulmadı. Her yıl yaz aylarında ciddi orman yangınları var. Tam da maden projelerinin olduğu yerlerde bu yangınlar oluyor. Buralar ormanlık alandan kurtarılıp maden sahalarına açılmak isteniyor. Ovacık’tan Hozat’a açılan ve oradan Çemişgezek’e bağlanan bir yol yapılıyordu. Ne hikmet ise yolu Samoşin Köyü’nün oradan Aliboğazı’na çevirdiler. Amaç Aliboğazı’ndaki Yılan Dağları’ndaki madenlere ulaşmaktır” ifadelerini kullandı.
“HALVORİ VE MUNZUR’A MÜDAHALE TOPLUMSAL HAFIZAYA SALDIRIDIR”
Sultan, Dersim Soykırımı’nın yaşandığı mekanlardan olan Halvori kayalıklarına otel projesi ve Munzur Gözeleri’ne iş makineleri ile girilerek tahrip edilmesinin tarihsel-toplumsal hafızayı yok etmeye yönelik saldırılar olduğuna dikkat çekerek, “Halvori kayalıklarına gelmeden yüksek kayalıklar var. 38’de Dersimli kadınlardın askerlerden kurtulabilmek için kendilerini o kayalıklardan attığı biliniyor. Katliamın çok ciddi yaşandığı yerlerdir. O bölgede planlanan bir otel projesi var. Tamamen toplumsal hafızaya müdahaledir. Dersim normal bir şehir değil, ciddi bir tarihsel hafıza var o topraklarda. Küçük iken oğlakları otlatmaya gider iken kafatasları bulurduk. Belki çok acıdır; ayaklarımız ile itelerdik. Vurduğum kafatası belki benim dedemin, katledilenlerin kemikleri idi? Munzur Gözeleri keza bu toplum için bir ziyaret ve doğal bir sit alanı. Kendi doğallığında olan bir yer neden müdahale edilir? Bu oradaki hafızayı ortadan kaldırmaktır. Hiçte kabullenemeyeceğiz şeyler gelişecek. Keza yine o bölgede açılan arazi ihalelerine Elazığ’dan gelenler giriyor. Amaç nedir?” diye konuştu.
“YASAK BÖLGEYE GEREK YOK, ZATEN HER YER KUŞATMA ALTINDA”
Dersim’de 31 Aralık 2021 tarihine kadar 29 yerin ‘özel güvenlik bölgesi’ ilan edilmesi kararının bir açık cezaevi görüntüsü yarattığını kaydeden Sultan, “Bu ‘ben sizi hapsettim’ demektir. 1993’ten beri bölge yasaklı ve yaylalara dahi gidemiyorsunuz. Dersim zaten karakol ve kalekollar ile kuşatma altında. Yasak bölge ilan etmenin bir anlamı yok; zaten her yer yasaklı. İnsanlar psikolojik ve ekonomik olarak tükenmiş durumda. Açlığa mahkum etme durumu var. 1950’lerde çıkan afta suçlu olmadığımız halde sürgüne gönderilenlere geri dönebilirsiniz dediler. Kim affedilir; suçlular affedilir. Hem katlet, hem de yerinden yurdundan et sonra da affet. Geri dönenler kendilerine bir yaşam alanı kurdular. 1993’lerde tekrar başlayan süreç devam ediyor. Bu saatten sonra bu tarz müdahale ve projelere engel olamaz isek dönecek bir karış toprağımız olmayacak” diyerek bu politikalar ve müdahalelere karşı daha çok eylemlilik çağrısında bulundu.
Ersin ÖZGÜL/İZMİR
Yoruma kapalı.