Dersim’de ‘Yoksulluk kader değil, kriz kapitalizmde, çözüm sosyalizmde’ paneli

Panelde ilk olarak söz alan Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, 2008’de başlayan ve 2009’dan bu yana ülkeyi etkileyen bir ekonomik krizin söz konusu olduğunu söyledi. Krizin makro ekonomiden kaynaklandığına dikkati çeken Katırcıoğlu, “Kriz üretimden ziyade finansal. 2002-2008 arası AKP belli bir düzeyde yönetirken, sonrasında zorlanmaya başladılar. İktidarın kimyası ve ezberleri bozuldu. 2009’dan sonra ekonomiyi yönetmeye zorlanmaya başladılar. Özellikle son zamanlarda krizi çok hisseder olduk. Bütün kararları merkezileştirmeye başladılar. Para politikalarıyla, kriz sonuçlarıyla yönetmeye çalışıyorlar. Kendi çıkarları doğrultusunda bütün kararları Saray’da alınıyor. Krizden çıkmak için yaptıkları şey Türkiye’yi daha çok krize koyuyor” dedi.

Siyaset tartışılırken ekonomiden bağımsız tartışılamayacağının altını çizen Katırcıoğlu, şunları söyledi:

“Ekonomi kötüye gittiği için kaynağa ihtiyaç duyuyorlar. Bu kaynakları temin etmek için her alanda finansallaşma ve ticarileşmeyi öne sürüyor. Bugün baktığımızda bakanlar ekonomide iyileşme ve toparlanma olduğunu söylüyor. Fakat ekonomiden gelen sinyaller hala beli bir seviyede devam etmekte. Daha ciddi ekonomik kriz yaşanıyor.”

Sosyalist Meclisler Federasyonu Temsilcisi Hüseyin Şimşek de dünyanın topyekün bir savaşla karşı karşıya olduğunu ve bu savaşın en önemlisinin de bölgede yaşandığına vurgu yaptı.

“Yoksulluk, Türkiye ve Kürdistan emekçilerinde ciddi bir tepki geliştirdi” diyen Şimşek, savaşların ve kapitalizmin en çok da emekçiler, yoksullar ve kadınları etkilediğini hatırlattı. Yoksulluğun ve işsizliğin had safhada olduğunu ifade eden Şimşek, ekonomik krizin yanı sıra siyasi krizin de olduğunu dile getirdi.

Şimşek, AKP’nin Ergenekoncular ile sermayeye alan açmaya çalıştığını ve stratejik ittifaklar geliştirmesine rağmen halen zayıf olduğunu söyledi.

ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ise, kapitalizmin Türkiye’nin iktisadi yapısını etkilediğine belirtti. Rejim İslami restorasyona ve tekçiliğe yöneldiği andan  itibaren Gülen Cemaatiyle silahlı biçime dönüşen bir çatışma içerisine girildiğini hatırlatan Gümüştaş, şunları söyledi:

“Cumhuriyet değerleri ve birikimiyle de bir çatışma içerisine girdi. Türkiye siyasetinde gerilimli bir dönüşüm sürecine girildi. Henüz tarafları belirginleşmemiş. İçinde bir istikrar kazanamamış, dış politikalar karşısında bir istikrarları var ama kendi iç yapısında istikrara kavuşamamış bir dönüşüm süreci yaşamıyor. Bunun karşısında çok güçlü politik özgürlük mücadelesi var. Bu mücadelelerle başka bir dünya, sosyalizm düşü, programı, toplum ve projesiyle aslında çok kesişmez çok ayrı yollardan ilerlemiyor. Aslında sol hareketin ekonomik toplumsal ve siyasal kampanyalar, politikalar üretmesi gerektiğine iniyoruz. Bunlar içerisinde kendi eksiklerini ve krizlerini çözmesi ve halkın talepleriyle bir kanalda buluşması ihtiyacını görüyoruz.”