PİRHA- Dersim’de en büyük yarış muhtar adayları arasında gerçekleşiyor. Atatürk (Sihenk) Mahallesi muhtar adaylarından Perihan Dalgıç, genç ve işsiz bir kadın sosyolog olarak hem deprem, işsizlik, göç, sokak hayvanları, intihar ve Alevi inanç sorunlarını vurguladı, hem de kadınlara “Kimlikleriniz, inançlarınız, ideolojileriniz sizin önünüze geçmesin” diye seslendi.
İşsizliğin ve ekonomik sıkıntıların çok yoğun yaşandığı Dersim’de, 31 Mart Yerel Seçimleri için en büyük yarış muhtar adayları arasında gerçekleşiyor. Kent merkezi ve ilçelerdeki mahallelerden köylere kadar sirayet eden bu yarış, belediye başkanlığı seçimlerini geride bırakacak noktada. Çünkü işsizliğin, ekonomik darboğazların ve buna bağlı olarak artan göçlerin tam merkezinde yer alan Dersim’de, muhtarlık makamı da en önemli istihdam alanlarından biri olarak görülüyor.
DERSİM’İN EN BÜYÜK MAHALLESİNDE ONLARCA ADAY YARIŞIYOR
Atatürk Mahallesi (Sihenk), Dersim’in en büyük mahallesi, en çok seçmenin yaşadığı bir yer, aynı zamanda Dersimli olmayan nüfusun da en çok yaşadığı bu mahallede çok sayıda muhtar adayı yarışıyor. Adayların çoğunluğu kadın yurttaşlardan oluşuyor. Kent genelinde kadın muhtar adaylarına ilgi de oldukça yoğun.
Atatürk Mahallesi muhtar adaylarından birisi de Perihan Dalgıç. 1992 Dersim doğumlu Dalgıç, Munzur Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu. Doğduğu günden beri kentten hiç çıkmamış, üniversiteyi de burada okumuş olan Dalgıç, hem genç hem de yüksek lisans yapmış olmasına rağmen, diğer birçok insan gibi işsiz. Ancak Perihan Dalgıç’ın projeleri ve hayalleri var.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Atatürk Mahallesi (Sihenk) kadın muhtar adaylarından Perihan Dalgıç’a mikrofon uzattık.
“BÜROKRASİ SAKAT VE İLERLEMİYOR”
Munzur Üniversitesi’nde müzik sosyolojisi alanında Alevi deyişlerinin sosyoloji analizini çalışan Perihan Dalgıç, sohbetimize Max Weber’den bir alıntıyla başladı. Weber’in ‘bürokrasi topal ilerliyor’ cümlesinden hareketle, “Ama ben bürokrasinin topal değil sakat olduğunu ve ilerlemediğini düşünüyorum. Çünkü bizler vatandaş olarak, seçmen olarak karşımızda sorunlarımızın çözümü için bir muhatap bulamıyoruz. Muhatap bulduğumuzda da o kişi bizi ciddiye almıyor ve sorunlarımızla ilgilenmiyor. Ben de bu yüzden muhtar adayı olmak istedim ve gerçekten o devletin yetkili kurumlarıyla birlikte hareket ederek mahallem de dahil olmak üzere Dersim’in tüm genel sorunlarına bir çözüm bulmamız gerektiğine inananlardanım” dedi.
“MUHTARLAR HİÇBİR ŞEY YAPMIYOR ALGISINI KIRMAMIZ GEREK”
Toplumda muhtarlarla ilgili oluşmuş bir algıdan şikayetçi olan Dalgıç, “Maalesef muhtarlar hiçbir şey yapmıyor. Evinde oturuyor, emekli olabilmek için bunu kullanabilen insanlar var ya da ek gelir mantığıyla girenler var. Bizim öncelikle toplumda bu algıyı, bu mantığı yıkmamız gerekir” dedi ve şunları ekledi:
“Ben muhtar seçildikten sonra bir muhtar olarak da yine aynı şekilde insanların evini dolaşacağım. İnsanların sorunlarını dinleyeceğim. İnsanlar bu sorunları bana iletecek. Ben de mahallede valilik, belediye gibi kurumlarla iletişime geçerek sorunlarımızı çözüme kavuşturabilirim. Yani bir muhtar adayı olarak ya da sosyolog kimliğimi kullanarak, kadın kimliğimi çok kullanmak istemiyorum açıkçası. Ben bu konuda biraz eleştiriyorum çünkü şu anda benim girdiğim mahallede zaten 9-10 kadın muhtar adayı var. Dersim’de ‘kadın aday girmesin’ diye bir problem yok. Bence tam tersine kadınlar çok destekleniyor.
“DERSİM GENÇSİZLEŞTİRİLMİŞ DURUMDA”
Adamcılık ya da aşiretçilik mantığıyla oy verme anlayışını yıkabilirsem daha sonra bir sosyolog olarak Dersim üzerinde çalıştığım birçok çalışma var. Kendi kimliğimden yola çıkarak söylüyorum. Ben buradaki sorunları çok iyi biliyorum. Bugün sokak hayvanlarının bir problem olduğunu ya da çevre kirliliği, deprem, göç, boşanma ya da intihar, işsizlik… Bence şu anda en önemli problemler bunlar. Kendim de şu anda o işsiz kitlenin içerisindeyim. Yüksek lisans yapmış, sosyoloji bölümünü birincilikle bitirmiş biri olarak evde oturuyorsam bu gerçekten büyük bir problemdir. Bu sosyolojik bir vakadır bizim için. Bizim önce işsizliği çözmemiz gerekiyor. İşsizlikle birlikte gelen ekonomik sıkıntılarımız var. Ekonomik sıkıntılarla birlikte göç oluyor maalesef. Şu anda Dersim gençsizleştirilmiş durumda. Yani öyle bir tehlikeyle karşı karşıyayız.
“ALEVİ KİMLİĞİNİN YAŞATILMASI GEREKİR”
Ben Alevi kimliğinin, kültürünün de yaşatılmasını gerektiğini düşünenlerdenim. Maalesef bizim memleketimizde şu an öyle bir problem de söz konusu. Çünkü bizden sonraki nesil, şu anda maalesef kendi kültürünü, inancını, dilini yaşatamıyor. Bu konuyla ilgili çalışmalar, çalıştaylar, paneller düzenlenebilir. Bunu üniversiteyle ortaklaşa yapabiliriz.”
“DERSİM’DE KADINA DEĞER VERİLİYOR”
Atatürk Mahallesi’nde kadın aday olarak çok iyi karşılandıklarını, özellikle de yönetimde gençlerin olması yönünde isteğin olduğunu belirten Dalgıç, Dersim’de kadının yeri ile ilgili şunları ifade etti:
“Dersim’de kadının yeri ve önemi bence iyi. Çünkü diğer bölgeleri düşündüğümüzde ya da incelediğimizde, kadınlar daha fazla eziliyor. Muhakkak ki burada da kadınlar eziliyordur. Tabii ki de psikolojik fiziksel, cinsel şiddete maruz kalıyorlardır ancak bence Dersim’de belki toplumsal kültürden, belki bağlı oldukları etnik inançtan, gelenek ve göreneklerden dolayı olabilir ama burada bence kadına değer veriliyor. Çünkü burada kadınlar birçok alanda ön planda, çok geride değiller. Bence destekleniyorlar.”
“LÜTFEN ÇOCUKLARINIZI ERİL BİR ZİHNİYETLE YETİŞTİRMEYİN”
Türkiye’de de olduğu gibi dünyada da kadınların halen öldürülmeye devam edildiklerini söyleyen Dalgıç, İstanbul Sözleşmesi’ne de dikkat çekerek kadınlara şöyle seslendi:
“İslamcı bir kadın olabilirsiniz. Yani muhafazakarlığı destekleyen bir kadın olabilirsiniz. Sosyalist Marksist bir kadın olabilirsiniz. Liberal ya da devletçi bir kadın olabilirsiniz ama lütfen bağlı olduğunuz kimlikler, ideolojiler, inançlar; bunlar sizin haklarınızın önüne geçmesin. Bir anne olarak naçizane fikrim lütfen kız, erkek ne yetiştiriyorsanız yetiştirin. Lütfen eril bir zihniyetle, ataerkil, erkek bir zihniyetle yetiştirmeyelim çocuklarımızı. Cinsiyet toplumsallaştırılıyor maalesef bizim ülkemizde. Bunu lütfen yapmayalım kadınlar olarak.
“ÇOCUKLARIMIZI CİNSİYETİ TOPLUMSALLAŞTIRMADAN YETİŞTİRMELİYİZ”
Şöyle bir örnek vermek istiyorum. Atatürk Mahallesi’nde bir parka çocuğumu getirmiştim. Orada oğlumun üstünde pembe bir tişört olduğu için bir kadın tarafından tepkiyle karşılanmıştım; ‘Çocuğun erkek neden pembe giydirmişmişsin.’
Lütfen çocuklarınızı böyle yetiştirmeyin, siz bütün renkleri sevdirmeyi öğretin. Pembeye, maviye, siyaha, beyaza, griye düşman olmayın. Bütün renkleri sevdirin. Bütün renkleri sevelim ki, o zaman gerçekten eşitlikçi, kadının ve erkeğin eşit olduğu bir toplumda yaşayacağız. Çocuklarımızı cinsiyeti toplumsallaştırmadan yetiştirmeliyiz ki, bu çocuklar da yarın öbür gün katil, eşini döven çocuklar olmasınlar. Şu anda bir kadın öldürülüyorsa suçlu sadece onu öldüren kişi midir? Hayır, çünkü onu yetiştiren bir zihniyet, bir aile, bir toplum, bir inanç, bir kültür var. O yüzden bizim gerçekten bu zihni yapılanmayı yıkmamız gerekiyor.
Buradan yola çıkarak tüm dünya kadınlarının emekçi kadınlar gününü kutluyorum. Marks’ın çok güzel bir sözü vardır. Diyor ki, ‘Dünyanın bütün işçileri birleşiniz.’ Ben de diyorum ki lütfen dünyanın bütün kadınları birleşiniz. Kimlikleriniz, inançlarınız, ideolojileriniz sizin önünüze geçirmesin.”
“SOKAK HAYVANLARI İÇİN ELAZIĞ ÖRNEĞİNİ DERSİM’E UYARLAYABİLİRİZ”
Atatürk Mahallesi (Sihenk) kadın muhtar adaylarından Perihan Dalgıç, mahallenin sorunları ve buna dönük çözüm önerilerini de şöyle sıraladı:
“Bence en büyük problemimiz deprem olduğu için, insanlar şu anda güvenli bir yerde oturmak istiyor. Binaların denetlenmesini istiyorlar. İkinci bir problemimiz maalesef sokak hayvanlarından çok şikayetçi insanlar. Şöyle yapılabilir; Elazığ’da görmüştüm. Orada mesela barınaklar oluyor. Bu barınaklarda sokak hayvanları besleniyor ve insanlara sahiplendiriliyor ve sahiplendirilemeyenler de genellikle kısırlaştırılıyor. Gerçekten Elazığ’da hiç sokak hayvanı görmüyorduk. Dersim’de de bunu yapabiliriz. Böyle barınaklar oluşturup, hayvanları orada besleyip sahiplendirebilirsek bunu yapabiliriz.
“DERSİM’DE İNTİHAR ÇOK FAZLA, BUNUN ÖNÜNE GEÇMEMİZ LAZIM”
Bence işsizlik de çok fazla ve insanlar artık işsizlik yüzünden Avrupa ülkelerine göç etmeye başladı. Bunu önlemek için bazı şeyler yapmalıyız. Bunu da ancak siyasi partiler, belediye ya da valilikle, artık nasıl yapabileceksek bilmiyorum ama bunun önüne geçmemiz gerekiyor. Diğer problemlerimizin en önemlisi intihar. Çünkü gerçekten Dersim’de şu anda intihar çok fazla. Bunun da önüne maalesef ki yine belirttiğim gibi kamu kurum kuruluşları ile özellikle aile sosyal politikalar aracılığıyla; çünkü orada sosyolog, sosyal hizmet uzmanları var. Bunlarla işbirliğine geçerek, halkı bilinçlendirerek intiharların önüne geçebiliriz.
“BİR MUHTAR ADAYI AVUKAT, PSİKOLOG, SOSYOLOG OLABİLMELİ”
Bence bir muhtar adayı, avukat, psikolog, sosyolog, felsefeci olabilmeli. Bizim toplum tipolojisine inmemiz gerekiyor. Ben de bu toplumda doğmuş, büyümüş, hiçbir zaman bu toprakların dışına çıkmamış, hatta üniversiteyi bile kendi memleketimde okumuş bir birey olarak, bu toplumun kültürünü, inancını bilen biriyim. Sorunlarını da çok iyi bilen biriyim ve gerçekten her alanda da temsiliyet kabiliyeti olan biriyim. Onları da iyi temsil edebileceğime inananlardan biriyim. O yüzden insanlardan oy istedim.”
Nuray ATMACA-Eyüp HANOĞLU/DERSİM
Yoruma kapalı.