PİRHA- Dersim Katliamı’nda kimyasal gaz kullanıldığı yeni çıkan belgelerle kanıtlandı. Dersim Gazetesi’nin yayınladığı ‘gizli’ ibareli Mustafa Kemal Atatürk imzalı belgelere göre Almanya’dan 20 ton zehirli gaz, Amerika’dan da bombardıman uçakları satın alındığı ortaya çıktı.
Dersim’de zehirli gazların kullanıldığını ilk olarak, Koçgiri ve Dersim’in önemli siyasi aktörlerinden biri olan M.Nuri Dersimi yazmıştı. Daha sonra Türk Dışişleri Bakanlığı da yapmış olan İhsan Sabri Çağlayangil, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na verdiği bir röportajda açıklamıştı. Fakat tüm bu bilgilere rağmen olayın gerçekliğini kanıtlayacak bir belge bulunamamıştı. Dersim Katliamı’nda zehirli gazların kullanıldığına dair ilk belgeyi 2014 yılında Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) kamuoyu ile paylaşmıştı.
19.02.1942 tarihli bu belgeye göre, eski başbakanlardan İbrahim Refik Saydam, dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’a yazdığı telgrafta, Dersim’de kullanılan gazların toplu sivil ölümlere yol açtığını yazmıştı. Aynı zamanda hekim de olan Saydam, bu zehirli gazlar için “düşmana karşı bile kullanılmasına karşıyım” diyerek tepki göstermiş. Yazar Nesimi Aday ise geçtiğimiz yıl PİRHA’ya “Dünya kan akan Munzur’un sesini duymadı” başlığıyla verdiği demecinde, Dersim Katliamı’nda kullanılan zehirli gazların İngiltere’den mi, Almanya’dan mı alındığına dikkat çekip “Türkiye, Dersim Soykırımı’nda kullandığı gazları Almanya’dan almış olabilir mi? Naziler bu zehirli gazları Türkiye aracılığıyla mı test ettiler?” diye sormuştu.
Araştırmacılar Hüsnü Gürbey ve Mahsuni Gül’ün Dersim Gazetesi’nde yayımladığı belgeler ise zehirli gazların 1937 yılında Almanya’dan alındığını kanıtlıyor. İlk belge Dördüncü Umumi Müfettişliğine ait. Müfettişlik Tayyare Alay Kumandanı”ndan yangın, Milli Müdafaa Vekalet’inden de yakıcı ve boğucu gaz bombaları istiyor. Dördüncü Umumi Müfettişi General Alpdoğan, resmi yazışmaların dışına çıkacak şekilde oldukça samimi ve duygusal bir telgrafı Başvekalete (Başbakana) çekiyor ve şunları yazıyor:
“C: 27/3/937 gün ve 263 sayılı yüksek buyruklarına:
1-Tayyare Bölüğü bu gün Elaziz’e(Elâzığ’a) geldi. Çanakkale’den tertibine emir buyrulmuş olan jandarmaların Balıkesir’den bindikleri trenin dün hareket ettiği haberi de alındı. Her sıkıntılı zamanlarda vazifelerimizi kolaylaştırıcı ve bizleri kuvvetlendirici yüksek eli, yardımı yetiştirmekle minnetimizi artıran Hükümetimizin kudretli başı siz büyüğümüzü arzı şükrana müsaraat ederim.
2-Tayyare Alay Kumandanından yangın ve Milli Müdafaa’dan yakıcı ve boğucu gaz bombaları istedim.”
Bu talep üzerine Milli Müdafaa Vekilliği (Milli Savunma Bakanlığı) Hükümet ve Maliye Bakanlığı nezdinden harekete geçer ve aşağıdaki gizli kararname çıkartılır.
Kararname
Hava Silahlanma Programının tahakkukunu temin maksadile muhtelif cins Tayyare bombaları için muhtelif evsaftaki -Chloracetophenon, İperit ve saire gibi- gazlardan yirmi tonunun ve bunları bombalara koymağa mahsus Komple otomatik doldurma tesisatının Berlin Büyük Elçiliğimiz emrinde Vekalet Gaz Mütahassısı ile Ateşemiliter veya hava ateşemiz tarafından yapılacak inceleme üzerine verilecek kararla tayin edilecek. Almanya’daki firmalarından, tahmini tutarları olan 150.000 lirayı geçmemek üzere Almanya ile aramızda mevcut Kliring Mukavelesi hükmüne göre Kliring Volile tediye edilmek şartı ile ve mahremiyet ve hususiyetine binaen 2490 sayılı Artırma, Eksiltme ve İhale Kanunu’nun 46’ıncı maddesinin (K) fıkrası mucibince gizli pazarlıkla satın alınmasına izin verilmesi; Milli Müdafaa Vekilliğinin 26/ 7/ 1937 tarih ve 871 sayılı tezkeresi ile yapılan teklif ve Maliye Vekilliğinin 5/ 8/ 1937 tarih ve 3930 sayılı mutalaanamesi üzerine İcra Vekilleri Heyetince 7/ 8/ 1937 de onanmıştır.
7/ 8/ 1937
ATATÜRK İMZALI BELGELERDE ZEHİRLİ GAZ NAZİ ALMANYA’SINDAN
Reisicumhur Kemal Atatürk, Nazi Almanya’sından 20 ton Chloracetophenon ve İperit vs. gazları ve bu gazları bombalara koymaya yarayacak otomatik tesisatları almak için Maliye Bakanlığı’na 26/7/1937 tarihinde 871 sayılı tezkere ile başvurur. Maliye Bakanlığı, o zamanlar ticari ilişkilerin oldukça iyi olduğu Almanya’dan, 150 bin Türk lirasını geçmemek ve takas (klering) usulü ile ve eksiltme ve artırma yoluyla bu gazın alınmasına 5/8/937 tarihinde onay verir.
Ayrıca Milli Müdafaa Vekilliği hükümetçe bir karar alınması için 27/7/1937 tarihinde Başbakanlığa’ da başvurur. 7/8/1937 tarihinde Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in başkanlığından toplanan hükümet Nazi Almanya’sından 20 ton Chloracetophenon ve İperit vs. gazları ve bu gazları bombalara koymaya yarayacak otomatik tesisatları almayı hükme bağlar. Maliye Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı’nın istediği 150 bin Türk lirasının kullanmasını serbest bırakır.
Tabii bu gazı kullanacak uçaklara da ihtiyaç duyulacaktı. İlk uçaklar Marten cinsi olup ABD’den 1937 yılında 200 bin dolara satın alınacaktır. Bu konuda Milli Savunma Vekilliği, Hava Müsteşarlığı 2’ci Şube Müdürlüğü 20/10/1937 tarihinde Başvekalete yazdığı yazıda:
“Amerika’dan satın alınan Marten Bombardıman Tayyareleri son partisi müsteana diğerleri yurdumuza gelmiştir. Bu tayyarelerle yakında uçuşlara başlanacaktır. Bu Tayyareler için lazım olan bir yıllık malzeme cetvelleri tanzim edilmiştir. Bu listeler tutarı 200 bin Amerikan dolarıdır. Bu miktar paradan 90 bin dolarının [1]937 takvim yılında, mütebaki 110 bin dolarının da [1]938 takvim yılında serbest döviz olarak sarf edilmesi ve bu malzemenin Vaşington Büyük Elçiliği tarafından alınması hususunda gereken Vekiller Heyeti kararının alınmasına müsaade ve yüksek buyruklarınızı arz ederim.
M.M. V./Kazım Özalp”
Belgede kaç uçağın satın alındığı belirtilmiyor. 12 Mayıs 1938 tarihli Reisicumhur Atatürk’ün ve Vekiller Heyeti’nin imzasını taşıyan kararnamede, Heinkel bombardıman uçakları için muhtelif cins ve ebatta ve bedeli 300.000 Lirayı geçmemek üzere, İstanbul Zeytinburnu’nda kâin Nuri Killioğlu demir eşya fabrikasından pazarlıkla satın alınması için onay veriliyor. 12 Mayıs 1938 tarihli, Reisicumhur Atatürk ve Vekiller Heyeti’nin (Hükümet üyelerinin) imzasını taşıyan kararnamede şunlar yazılı:
“Heinkel bombardıman tayyareleri için lüzum olan muhtelif cins ve ebatta Heinkel tayyare bombasının bedeli 300 bin lirayı geçmemek kaydıyla 2490 sayılı arttırma, eksiltme ve ihale kanununun 46’ıncı maddesinin K fıkrasına tevfikan İstanbul’da Zeytinburnu’nda kain Nuri Killioğlu demir eşya fabrikasından pazarlıkla satın alınması; Milli Müdafaa Vekilliğinin 20/4/938 tarih ve 151/470 sayılı teklifi ve Maliye Vekilliğinin 11/5/938 tarih ve 13163/251/2595 sayılı mütalanamesi üzerine İcra Vekilleri Heyetince 12/5/938 tarihinde onanmıştır.
12/5/1938
Reisicumhur/Atatürk ve Vekiller Heyeti”
OLAYLAR GERÇEKTEN BÖYLE Mİ GELİŞMİŞTİ? ATATÜRK’ÜN DERSİM HADİSESİNDEKİ ROLÜ NEYDİ?
İlk başta böyle bir sorunun sorulması bile abesle iştigaldir. Nedeni ise o sıralar ülke tek parti rejimi ile yönetiliyordu, partinin ve rejimin başında ise Atatürk bulunuyordu. Ülkenin hakim-i mutlakı olan Atatürk’ten izinsiz ülkede kuş bile uçmazdı. Dersim hadisesinde Atatürk sadece haberdar değildi, bu katliam için bizzat emir veren, planlar yapan kişiydi. Trabzon’daki müzede, Atatürk’ün üzerinde çalıştığı harekat planını rahatlıkla görülebilir. Atatürk harita üstünde birliklerin gideceği yerleri belirlemişti. Bunun öncesi de var. En net açıklaması 1 Kasım 1936 tarihinde TBMM açılışında yaptığı konuşmadır. Atatürk 1 Kasım 1936’da Meclisin açılışında yaptığı konuşmasında şunları diyecekti:
“Dâhili işlerimizden en mühim bir safha varsa o da Dersim meselesidir. Dahilde bulunan iş bu yarayı, bu korkunç çıbanı, ortadan temizleyip koparmak ve kökünden kesmek işi her ne pahasına olursa olsun yapılmalı ve bu hususta en acil kararların alınması için hükümete tam geniş salahiyetler verilmelidir.”
Arşivde bulunan 4 Mayıs 1937 tarihli bir ek (ek 4) belge aynen şöyle:
1937 YILINDA YAPILAN TUNCELİ TENKİL HAREKÂTINA DAİR BAKANLAR KURULU KARARI
Başvekâlet Kararlar Müdürlüğü/Sayı: 4 Mayıs 1937
Son günlerde Tunceli’de vukua gelen hadiselere dair raporlar 4.5.1937 tarihinde Atatürk’ün ve Mareşal’in huzurları ile tetkik ve mütalaa edilerek aşağıdaki sonuca varılmıştır:
1.Toplanan kuvvetlerle Nazimiye, (okunmadı), Aşağı (okunmadı), Sin, Karaoğlan hattına kadar, şedit ve müessir bir taarruz hareketi ile varılabilir.
2. Bu defa isyan etmiş olan mıntıkadaki halk toplanıp başka yere nakil olunacaktır. Ve bu toplanma ameliyesi de köylere baskın edilerek hem silah toplanacak, hem bu suretle elde edilenler nakledilecektir. Şimdilik (2000)kişinin nakli tertibatı hükümetçe ek alınmıştır.
Mülâhaza:
Sadece taarruz hareketiyle ilerlemekle iktifa ettikçe isyan ocakları daimi olarak yerinde bırakılmış olur. Bunun içindir ki, silah kullanmış olanları ve kullananları yerinde ve sonuna kadar zarar veremeyecek hale getirmek, köyleri kâmilen tahrip etmek ve aileleri uzaklaştırmak lüzumlu görülmüştür.
Not: Malatya’dan ve Ankara’dan gönderilen kuvvetlerin cepheye vasıl olmaları ve cephedeki kuvvetlerin ufak tefek talimleri ve istirahatleri ve bundan başka Diyarbakır’dan gelecek taburun tavzifi, bütün bunlar düşünülerek bir hafta sonra yani 12 Mayısta ileri harekete başlanabileceği anlaşılmaktadır.
Not: Paraya acımaksızın içlerinden çok adam kazanıp kullanmaya çalışmak lazımdır.
Atatürk’ün son başbakanı ve Dersim hadisesinin önemli mimarlarından Celal Bayar şunları anlatır:
“Şimdi, Mareşal Erkan-ı Harbiye Reisi (Genelkurmay Başkanı), ben başbakanım, Atatürk malum….Üçümüz Dersim’de yapılan büyük ordu manevralarındayız. Manevranın da sonuna gelmek üzereyiz. Üçümüz bir arada ‘ordunun emniyeti bakımından strateji ne olmalıdır?’ onu görüşüyoruz. Oradaki her şeyi biliyorlar. Hatta şahsen casusları bile biliyorlar. Dersim’in o halde kalırsa her zaman ordunun emniyeti bakımından tehlikeli olacağını görüyorlardı. O sırada biz konuşurken, Dersimlilerin jandarma karakollarımızdan üç-dört tanesini bastıkları haberi geldi. Atatürk’le göz göze geldik. Birbirimizi anlıyorduk. Atatürk benim yüzüme baktı ‘ne olacak?’ dedi. Anlıyorum, orada emniyet tesis edilecek. Ne olursa olsun bana hitap edecekler. Hükümet reisi benim. ‘Anlıyorum bana hitap edişinizin manasını’ dedim. Atatürk; ‘sorumluluğu üzerime alıyorum, vuracağız Dersim’i dedi ve vurduk” (Tercüman 17 Eylül 1986)
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.