PİRHA- Dersim’de son dönem hızla artan tarikat ve cemaat yapılanmalarına ilişkin konuşan Barış Çelik, “Tarikat ve cemaatler devlet eliyle planlanarak geliyor ve örgütleniyor. Yani bir fiil devlet mekanizması yol vermekte ve bu asimilasyon çalışması aleni olarak desteklenmekte, hatta finanse edilmektedir” diyerek, Dersimliler ve dostlarına Alevi inancını hedef alan bu tarz tarikat örgütlenmelerine karşı durma ve tepki verme çağrısında bulundu.
Haberin videosu;
Dersim Araştırmaları Merkezi’nin (DAM) Dersim’de tarikatların örgütlenmesine dair yaptığı saha çalışmasının sonuçlarına tepkiler gelmeye devam ediyor.
İzmir’de bulunan Dersim dernekleri, Alevi kurumları ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Dersim’deki tarikat ve cemaat yapılanmalarına dair dernek binasında ortak açıklama gerçekleştirdi. Tarikat ve cemaat örgütlenmelerinin devlet destekli olduğunun ve finanse edildiğinin belirtildiği açıklamada, Dersimliler ve dostlarına Alevi inancını hedef alan bu tarz tarikat örgütlenmelerine karşı durma ve tepki verme çağrısında bulunuldu.
Açıklamaya Izmir Dersim Derneği Başkanı Aslan Sultan, Bornova Dersimliler Derneği Başkanı Barış Çelik, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) temsilcisi, Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, Yamanlar Cemevi Başkanı Mehmet Bozkurt, Demokratik Alevi Derneği İzmir Şube Eşbaşkanı Nebahat Çelik’in yanı sıra Kureyşan Ocağı pirlerinden Hamza Takmaz katıldı.
Kurumlar adına açıklamayı okuyan Bornova Dersimliler Derneği Başkanı Barış Çelik, Munzur Üniversitesi’ öğrencisi Gülistan Doku’nun hala bulunamamasının, cinsel istismar olaylarının artmasının, kentin esnaf görünümlü uyuşturucu çetelerine teslim edilmek istenmesinin kaygıyla izlendiğine de vurgu yaptı.
“DERSİM, ÖZEL UYGULAMALARIN BAŞINA KOYULDU”
Tarikatların geçmişten günümüze hükümetlerle kurdukları ilişkiler üzerinden güçlerini korurken, darbe girişimi sonrası boşalan alanların başka tarikatlar tarafından doldurulduğunu dile getiren Çelik, Dersim Araştırmaları Merkezi’nin (DAM) Dersim’de yaygınlaşan tarikat faaliyetlerine yönelik yayınladığı alan çalışmasına dair raporunda tahminlerinin ötesinde bir tarikat örgütlenmesiyle karşılaştıklarını belirtti.
Dersim’in bin yıllardır zulme maruz kaldığını ifade eden Çelik, “Kent ile ilgili özel kanunlar çıkartıldı, özel uygulamaların uygulandığı kentlerin başına kondu, özel soykırım politikalarına tabi tutuldu. Her birimizin üzerinden hala devam eden ağır travmalar yaşadık, yaşıyoruz. Asimilasyonun her türlüsü yaşatıldı. Ama anlaşılan o ki hedefledikleri asimilasyon ve soykırım politikalarında istenilen düzeyde amaçlarına ulaşamadı” dedi.
“ASKER VE POLİSLERCE MEGAFONLA EZAN OKUTULUYOR”
Dersim’de ziyaret yerlerinin halkın onayı olmadan tahrip edildiğini, halkın desteği ile yapılan cemevleri özel kişiler tarafından devlet destekli işgal edildiğini ifade eden Çelik, halkın talebi olan cemevlerinin yasal statüye kavuşması yerine, Alevi yurttaşların yaşam alanlarına camilerin yapıldığını, camilerin olmadığı yaşam alanlarında ise asker ve polisler tarafından megafonlarla ezan okutulduğuna dikkat çekti.
Çelik, sözlerine şöyle devam etti:
“Bugünlerde de yeni kurumlar üzerinden yeni aktörler bularak dili ve inancı üzerinde yeniden yeni hesaplarını hayata geçirmeye çalıştıklarını öğrenmiş bulunmaktayız. Dersim Araştırmaları Merkezi’nin (DAM) yaptığı saha çalışması ile ortaya çıkardıkları tarikatlardan bazıları şunlardır: Munzur Eğitim ve Kültüre Hizmet Derneği (Süleymancıların), Ehlibeyt Sevenler Eğitim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği (Menzil tarikatı), Ensar Vakfı Tunceli Şubesi, Birlik Vakfı Tunceli Şubesi, İlim Yayma Cemiyeti Tunceli Şubesi, Tügva Tunceli Temsilciliği ve Milli Beka Hareketi Derneği (sosyal medya üzerinden faaliyet sürdürüyor.) Çok sayıda dini cemaatin farklı isimler altında faaliyetlerini sürdürdüklerini bizler de hayretler içerisinde DAM’ın bu çalışmasından öğrenmiş olduk.”
“GÜLİSTAN DOKU’NUN BULUNAMAMASI DA KAYGI VERİCİDİR”
Dersim’de dernek ve vakıf adı altında kurumlaşan bu tarikatların devletten bağımsız faaliyet sürdürmediklerini, devlet tarafından finanse edildiklerini, bunun bir devlet politikası olduğunu kaydeden Çelik, tarikatların devlet eliyle planlanarak geldiklerini ve örgütlendiklerini dile getirdi. Çelik, “Ayrıca Munzur Üniversitesi’nde okuyan Gülistan Doku’nun hala bulunamaması, cinsel istismar olaylarının Dersim gibi bir kentte konuşuluyor olması, esnaf görünümlü uyuşturucu, ajanların ve itirafçıların türediği bir kente dönüştürülmek istenmesini kaygıyla izlemekteyiz” diye konuştu.
“PLANLI GELİYOR VE ÖRGÜTLENİYORLAR”
Dersim Belediyesi’nin girişindeki ‘’Dersim Belediyesi’’ tabelasından rahatsız olurken, Dersim’de tarikatların tabelasını çekinmeden halkın inancına saygı duymadan astırabildiğini belirten Çelik, “Dersim soykırımının birinci derecede sorumlusu ve katliamın uygulayıcısı olan Abdullah Alpdoğan’ın adını Dersim’de bir mahalleye verdikleri gibi. Tıpkı Dersim’in her karış dağını taşını bombalayan, kendi deyimiyle ‘’ “Canlı ne görürseniz ateş edin! Emrini almıştık. Keçileri dahi ateşe tutuyorduk’’ diyen Sabiha Gökçen’ in ismini bugün bile İstanbul’da bir havaalanına verdikleri gibi” ifadelerine yer verdi.
“TARİKATLAR BİR AN ÖNCE DURDURULMALI”
Dersim katliamının yaralarını saran Dersim’in, sırasıyla 12 Mart, 12 Eylül askeri darbelerini, 1994 köy boşaltmalarını, ardından hidroelektirik santral ve barajlarla saldırıları yaşadığını söyleyen Çelik, konuşmanın devamında şunları kaydetti:
“Bunlar da yetmedi yakın geçmişte Gülen Cemaati devreye sokulmuştu, bugün de ülkede var olan mevcut bu cemaatler devreye sokulmuş. Farklı tarihlerde farklı kişiler ve kesimler tarafından bu saldırılar yapılsa da tek amaçları vardır: Soykırım, asimilasyon, göçertme ve yok etme. Bugün caddeleri, sokakları ırkçı sembollerle donatılan, inanç yerleri, dağı taşı bombalanan, doğası, maden ocaklarıyla talan edilen, ormanları yakılan Dersim coğrafyası sahipsiz değildir.”
Devlettin saldırılarını hiçbir Dersim ve Dersim dostlarının kabul etmeyeceğine değinen Çelik, Dersim’deki devlet destekli tarikatlara karşı mücadeleye tavır almaya çağırdı.
PİRHA/İZMİR
Yoruma kapalı.