PİRHA- Ankara Dersimliler Derneği (Dersim-Der) ile Demokratik Alevi Derneği (DAD) 4 Mayıs Dersim Katliamı’nın 82. yıldönümünde açıklama yaparak “Toprağa kefensiz düşenlerimiz karanlığı aydınlatan ışığımızdır” dedi.
Bakanlar Kurulu kararı ile 4 Mayıs 1937’de imzası atılan Dersim Katliamı’nın 82. yıldönümünde Alevi kurumları bir araya gelerek açıklama yaptı.
Demokratik Alevi Dernekleri DAD Ankara Şube’de yapılan açıklama öncesinde Pir Cemal Şahin çerağ uyandırıp gülbeng okudu. Zakir Hıdır Çelebi’nin Dersim’de katledilenler için seslendirdiği deyiş sonrasında basın açıklamasına geçildi. Ankara Dersim-Der Başkanı Yaşar Kılavuz’un okuduğu metinde, “Tunceli Tenkil Harekatına Dair Bakanlar Kurulu Kararı başlığı taşıyan metin ‘Silahlı direnişçilerin imha edilmesi, köylerin yakılması-tahrip edilmesi, geride kalanların sürgün edilerek, Dersim’in bitirilmesini’ öngörür” denilerek 4 Mayıs Katliamı ile tarihe kara bir leke düşüldüğünün altı çizildi. Açıklamanın devamında şunlar dile getirildi:
“4 Mayıs Katliamı, Dersim katliamının siyasi emrinin verildiği tarihtir. 4 Mayıs Katliamı Laç Deresi’nin, Halvori’nin, Kutudere’nin fermanıdır.4 Mayıs Katliamı Munzur suyunun günlerce kan akması ve genç kızların zalimlerin eline geçmemesi için kendilerini dağlardan, kayalardan atarak intihar etmesidir. Ve o gün yazılmıştır Dersimin fermanı. Bu katliam ve kıyım bir devlet kararıdır. O gün devleti yönetenler bu katliamda sorumludurlar. tüm devlet yetkilileri bakanlar kurulu tarafından alınan bu kararda hazırdır, ve kararın ortağıdır. Ve siyaseten de bunun anlamı, söz konusu olanın bir hükümet kararı değil bir devlet kararı, devlet iradesi olduğudur. Yani bu, düpedüz devletli bir katliamdır. Piyadesinden genelkurmay başkanına, özel yetkili valisinden hükümet sahibine dönemin tüm görevlileri bu suçun ortağıdır. Dersim de yapılan vahşice bir katliamdır. Bu kararın ardından ordu Dersim’e girmiş eşi benzeri az görülmüş bir katliam gerçekleştirmiştir.1937-38 ve son açıklanan belgelerden anlaşıldığı kadarıyla 1939 yıllı boyunca katliama devam edilmiştir. Sayıları 70-80 bine varan Dersimli vahşice katledilmiştir. Kadın-erkek, genç-yaşlı ve çocuk on binlerce Dersimli kılıç ve süngüden geçirilmiş, kurşuna dizilmiş, diri diri ateşe verilmiştir. Dağlar ve köyler bombalanmış, ormanlar yakılmış, kıyımdan kaçıp mağaralara sığınan halk zehirli gazlarla katledilmiştir. Katliamdan geriye sağ kalan on binlerce Dersimli topraklarından sürülmüş Anadolu’nun birçok bölgesine dağıtılmıştır ve bir köye bir aile olacak şekilde yerleştirilip izole edilmişlerdir. Çocuklar, özellikle de kız çocukları ailelerinden zorla koparılmış,’evlatlık’ verilmiştir. Kentin, köylerin, dağların isimleri değiştirilmiş, bu planlı katliam sosyal ve kültürel kırımla sürdürülmüştür ve halen, barajlar, siyanürlü altın aramalar ve hes projeleri ile sürmeye devam ediyor. Referans noktaları Türklük ve Sünni İslam olan bir ulus-devlet inşacılarının, Kürt-Kızılbaş kimliği ve direnişçi geleneğiyle Dersim’i hedef alması ve tam anlamıyla bir katliama girişmesidir.82 yıldır bu acıyla yüzleşilmedi, katliamın hesabı verilmedi. Aksine bütün siyasi iktidarlar inkâr ve imha siyasetiyle katliamın sürdürücüsü oldu. Dersim halkı ve kurumları yıllardır bu katliamın bütün yönleriyle aydınlatılması ve hesabının verilmesi için mücadele ediyor.Dersimde hala orman yangınları geleneksel olarak devam etmektedir. Kutsal mekanlarımız ya sular altında bırakılmakta yada operasyonlar bahanesi ile bombalanmaktadır. Ülkede demokrasi adına elle tutulur bir ortam kalmamıştır. Bir taraftan hapishanelerde devam eden açlık grevleri, bir taraftan ana muhalefet partisi genel başkanına yapılan linç girişimi ülkemizin geldiği nokta açısında önemlidir.
Bizler Dersimin acılarının siyasal ranta ve hesaplaşmaya dönüştürülmesine izin vermeyeceğiz. Bir yanda yarım ağız dilenen bir özür. Ama gereğini yapmayan zihniyet, öte yanda ise aradan geçen süreye rağmen katliamdaki payını, sorumluluğunu görmeyen zihniyet arasında bir fark yoktur.Dersim acısı insanidir, dersim acısı vicdanidir ve aydınlık demokratik bir ülke isteniyorsa bu gerçekle yüzleşmek gerekiyor. Kimse acılarımızı istismar etmesin gereğini yapsın. Dersim gerçeği tüm açıklığıyla tartışılmalı sorumluluğu olan herkes özür dilemelidir. Hukuksuz bir şekilde idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yerleri derhal açıklanmalıdır.
Dersim gerçeği ile ilgili devlet arşivlerinde seçilerek değil tüm belgeler kamuoyuna sunulmalıdır. Munzur barajlar projesi Tümüyle iptal edilmelidir. Dilimiz ve Kızılbaş alevi inancımız üzerindeki baskılar kaldırılmalı ve her türlü asimilasyona son verilmelidir. Evlatlık verilen çocukların ve kayıpların akıbeti ve listesi açıklanmalıdır. Dersimliler ve Dersimin dostları olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonrada acımızın sahibi olacağız ve sorumluları hesap verinceye kadar takipçisi olacağız.”
Açıklamaya, Dersim 37/38 Ortak Bellek Platformu, Dersim Mağdurları Platformu, Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı,Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri Genel Merkezi, Divriği Kültür Derneği de destek sundu.
Yapılan basın açıklaması ardından DAD Ankara şube ile Ankara Dersimliler Derneği öncülüğünde ‘4 Mayıs Roza Şae / Kara Gün’ başlıklı panel düzenlendi.
Yazar Mehmet Bayrak’ın panelist olarak katıldığı programda ‘Cumhuriyet döneminde Dersim politikaları’ başlığı tartışmaya açıldı. Panel konuşmacılarından Seyfi Muxundi ise ‘Laiklik Politikaları ile Dersim Rea Hak Aleviliği ve Kültürel Soykırım’ başlıklarını masaya yatırdı. Siyasetçi Yüksel Mutlu’nun da konuşmacı olduğu panelde ‘Katliamdan Günümüze Kimlik Boyutuyla Dersim Katliamı’ başlığı detaylandırıldı.
PİRHA / ANKARA
Yoruma kapalı.