Alevi Haber Ajansi

Derik Kaymakamı suikasti davasında gözaltı listesini çaycı hazırlamış

Derik Kaymakamı Fatih Safitürk cinayeti davasının sanık avukatı, Artı Gerçek’e önemli açıklamalar yaptı: Gözaltı listesini çaycı hazırladı, tanığın kullanmadığı ifadeler iddianameye girdi.

Mardin’in Derik ilçesi belediyesine kayyım olarak atanan, aynı zamanda ilçe kaymakamı da olan Muhammed Fatih Safitürk, 10 Kasım 2016’da odasına konulan bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmişti. Olaya ilişkin Mardin 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 6’sı tutuklu toplam 15 kişinin yargılandığı davanın 22 Ekim’de yapılacak duruşmasında karar çıkması bekleniyor.

Artı Gerçek’ten Nalın Öztekin’in haberine göre 9 kişi hakkında 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenirken, sanık avukatlarından Hatip Mercan, yargılamadaki çelişkileri anlatarak, kaymakamlık çalışanları hakkında hazırlanan iddianameyi ‘kumpas’ olarak niteledi. İddianamedeki kurgunun mantık dışı olduğunu belirten Mercan, “Bu kadar ahmakça planlanıp, faillerin yakayı ele vermek için ne lazımsa yaptıkları bir saldırı örneği yok” diyor. Mercan’ın aktardığı bilgilere göre sanıkların suçlanmasına dayanak yapılan ifadeleri verenlerden birinin akli dengesi yerinde değil ve sorguda hiç kullanmadığı ifadeler iddianameye girdi. Diğeri ise mahkemede “O ifadeleri başıma silah dayanmış halde verdim” dedi.

“SAVCILIK FAİL ÜRETİYOR”

Dava kapsamında yargılanan sanıklardan Tahsin Erdaş, kaymakamlık yazı işleri müdürüydü. Artı Gerçek’e konuşan sanık Tahsin Erdaş’ın avukatı Hatip Mercan, “Savcılık çok şiddetli bir baskı altında hissediyor ve delilden sanıklara ulaşmak yerine, gözaltı listesindeki zanlılardan sanık üretmeye çalışıyor ve fail yaratmaya başlıyor. Savcı çok açık bir biçimde görevini kötüye kullanıyor. Senaryo oluşturulduğu bana göre açık. Türkiye bir hukuk devleti olsaydı bu savcı çoktan soruşturulurdu ve görevi kötüye kullanmaktan hakkında işlem yapılırdı” dedi.

“GÖZALTI LİSTESİNİ EMNİYETİN ÇAYCISI HAZIRLADI”

Olaydan hemen sonra hazırlanan gözaltı listesiyle ilgili ilginç bilgiler aktaran Mercan, 20 günü aşkın gözaltında tutulan isimlerin nasıl belirlendiğine ilişkin şunları söyledi:

“Savcılık kaymakamlıkta çalışanların listesini emniyetten talep ediyor. Polis bu listeyi olaydan 6 ay öncesine kadar kaymakamlık çalışanı olan ve geçici görevle emniyete gönderilen çaycıya yazdırıyor. Ona söylemişler, ‘sen bilirsin orada çalışanları, yerli personelleri’ diye ve bir liste hazırlıyor bu şahıs. Hatta kendi kadrosu resmi olarak o dönem hâlâ Kaymakamlıkta olduğu için kendi adını da yazıyor. Bu listede yazılı olan yerli memurları gözaltına alıyorlar.”

“BOMBA DENİLEN KARGODAN BARDAK ÇIKTI”

Bombalı saldırının ardından ana akım medyada, kaymakamın hayatını kaybetmesine neden olan bombanın İstanbul’dan bir kargo ile geldiği belirtilmişti. Ancak Mercan, bu konuda bugüne kadar medyaya yansımayanları şu sözlerle anlatıyor:

“Yapılan araştırmada kargonun inkar edilemeyecek, çarpıtılamayacak şekilde, bomba ile alakası olmayan bir yerden geldiği ortaya çıktı. Sanık Şerif Mesutoğlu’na TEMA vakfı adına Derik’te çalışmalar yaptığı için bir kupa bardak hediye olarak gönderiliyor. Ve bu durum ilk başta araştırılmadan tüm kamuoyuna ‘bomba İstanbul’dan geldi’ diye açıklandı.”

“ZEKADAN YOKSUN BİR KUMPAS”

Avukat Mercan, ifadeleri iddianameye delil olarak sunulan iki kişinin soruşturmanın en zayıf halkaları olarak görüldüğünü belirtiyor. Dosyada tanık olarak gösterilenlerden birinin akli dengesi yerinde olmayan Mehmet Ali Gezginci, diğerinin ise psikolojik tedavi gören ve mahkemede emniyetteki ifadesini baskı altında verdiğini belirten kaymakamlık hizmetlisi Devran Aslan olduğunu belirtiyor. İddianame ve yargılamayı ‘zekadan mahrum bir kumpas’ olarak niteleyen Mercan, “Bu zeka pırıltısından yoksun bir kurgu. Bu dosyada delil adına hiçbir şeyin zerresi yok” dedi.

“X-RAY’İN BAŞINDAKİ POLİSLER VE KAYMAKAMIN KORUMALARI SORGULANMADI”

Mercan, “Koruma polisleri ve x-ray cihazının başındaki güvenlik görevlileri dahi sorgulanmıyor. Kaymakamın yakın korumaları 2’si özel tim mensubu, 3 koruma polisi. Kaymakamlığın yerli olmayan çalışanları da var. Onlar da soruşturmadan muaf tutuluyor. İnanıyorum ki eninde sonunda sanıkların bir bölümü aklanacaklar” şeklinde konuştu.

İDDİANAMEYE GÖRE ‘FAİL’, SALDIRI PLANINI ‘HİÇ SEVMEDİĞİ KİŞİYLE’ PAYLAŞMIŞ!

Avukat Hatip Mercan, esas hakkındaki savunmasında Sanık Devran Aslan’ın görüntü kayıtlı soruşturma ifadesinde sarf ettiği sözlere de yer veriyor. Buna göre sanık Devran Aslan ifadesinde, “Şerif Mesutoğlu (davada fail olduğu iddiasıyla yargılanan sanık) şehit kadrosundan işe girdiğimi bildiğinde beni hiç sevmezdi. 7 Kasım’da öğlene az bir süre kala Şerif Mesutoğlu beni odasının kapısının yanına çağırdı. Ben de gittim. Bir plan yaptıklarını, kargo paketiyle bomba geleceğini ve 10 Kasım’da saat 12.05’te kaymakam beyin odasında patlatacaklarını söyledi” diyor. Avukat Mercan, sanık Devran Aslan’ın mahkemede, bu ifadeyi başına silah dayandığı için verdiğini beyan ettiğini de belirtiyor. Mercan’a göre saldırıyı planladığı iddia edilen kişinin, çalıştığı kurumda ‘hiç sevmediği’ bir kişiyi çağırarak ona böylesi bir saldırı planını anlatmasının hayatın olağan akışına aykırı ve mantıksız bir kurgu olduğunu belirtiyor.

“SANIK, İFADEYİ BAŞINA SİLAH DAYANARAK VERDİĞİNİ SÖYLEDİ”

Avukat Mercan, “Devran, bombayı ve kumandayı gördüğü yönündeki ifadeyi savcı önünde kafasına silah dayanarak verdiğini söyleyerek duruşmalarda bu beyanları tamamen reddetti” dedi.

“BÖYLESİ BİR SAÇMALIK ANCAK KOMEDİ FİLMLERİNDE OLUR”

Mercan bu konuya ilişkin de, “Bu saçma, gülünç mantıksız kurgunun sanık Devran’ın hayal ürünü olmadığına, kendisine hariçten dikte ettirildiğine inanmak için elimizde yeterince kanıt var. Böylesi bir saçmalığa ancak organize suç örgütlerini ti’ye alan komedi filmlerinde rastlanabilir, gerçek hayatta değil” dedi.

“TERCÜMAN, SORUŞTURMAYI YÜRETEN POLİSLERDEN BİRİ”

Soruşturma dosyasında delil niteliği taşıdığı söylenen bir diğer beyan ise zihinsel engelli Mehmet Ali Gezginciye ait. Esas hakkındaki savunmada Gezginci’nin okuma yazması olmayan, sağını solunu bilmeyen, konuşmakta güçlük çeken ve olay günü, kaybettiği eşeğini aramak için kaymakamlık binasına gelen bir kişi olduğu belirtiliyor. Avukat Mercan, Gezginci’ye savcılık sorgusunda tercümanlık yapan şahısın ise yasalara aykırı olmasına rağmen Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli, davaya konu soruşturmada görev alan bir polis memuru olduğunu söyledi.

“AKLİ DENGESİ YERİNDE OLMAYAN TANIĞIN İFADESİ YÖNLENDİRİLDİ”

Avukat Mercan, müvekkili Tahsin Erdaş’ın bombayı patlatmak için kullanıldığı öne sürülen kumandayı bazı kağıtların içinde bir zabıtaya verdiğinin iddia edildiğini, bunun da akli dengesi yerinde olmayan Mehmet Ali Gezginci’nin ifadelerine dayandırıldığını belirtiyor. Ancak görüntülü sorguda Gezginci’nin yönlendirmelere rağmen böyle bir ifade kullanmadığını dile getiriyor.

Gezginci’nin görüntülü sorgusunda bu konuya ilişkin şu diyaloglar geçiyor:

Savcı: O bahsettiği kumanda içinde miydi?

Tercüman polis: O kağıtları nereden çıkardı çekmeceden mi?

Tanık Gezginci: Evet

Savcı burada sorusunu tekrarlıyor ve polis Kürtçe’ye çeviriyor:

Tercüman polis: O bahsettiği kumanda içinde miydi ayrı mı vermişti?

Tanık Gezginci: Evet

Gezginci’nin verdiği bu iki ‘evet’ cevabı iddianameye şöyle yazılıyor; “Tahsin Bey’in yanında bulunan çekmeceden aldığı kağıtlarla birlikte krem renginde bir kumandayı da verdiğini gördüm. Tahsin bu kumandayı katlayarak içine koydu.”

“BİLİRKİŞİ POLİS TERCÜMESİNİN YANLIŞ OLDUĞUNU RAPORLADI”

Dosyaya giren Artuklu Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporuna göre de “Mehmet Ali Gezginci’nin 12.11.2016 tarihli ifadesinde savcıya ‘Tahsin Bey’in çekmecesinden aldığı kağıtlarla birlikte zabıtaya krem renginde bir kumandayı da verdiğini gördüm, daha sonra zabıta bu kağıtlarla birlikte kumandayı aldı ve dışarı hızlı şekilde çıktı” şeklinde bir ifade kullanmadığı belirtiliyor.

“İFADELER MÜLAKATTA KURGULANDI”

Avukat Mercan, ifadelerin mülakatta kurgulandığını belirterek, “Sanık Devran Aslan ve şüpheli-tanık Mehmet Ali Gezginci’nin soruşturma beyanları hukuka aykırı delil niteliğindedir. Sözde beyanlara dayanılarak ileri sürülen olayın oluş şekli, kurgusu mantık dışıdır. Görüntü kayıtlı ifadenin, ifadeden önce yapılan mülakatta kurgulandığı anlaşılmaktadır. Bu kadar ahmakça planlanıp, faillerin yakayı ele vermek için ne lazımsa yaptıkları, örgütlü, önceden tasarlanmış terör saldırısının ikinci bir örneğine rastlamak mümkün olmasa gerek” şeklinde konuştu.

“MÜLAKAT ADI ALTINDA AVUKATSIZ GÖRÜŞMELER YAPILDI”

Bu ifadelerin ‘mülakat’ adı altında yapılan, yasal olmayan görüşmeler olduğunu belirten Avukat Mercan, “Gözaltıların yaşandığı dönem 668 sayılı KHK gereği avukat ile görüşme hakkına kısıtlılık getirildi. Ancak kararnameye göre bu sürede ifade alınması yasak olduğu halde CMK’de yeri olmayan ‘mülakat’ adı altında avukatsız görüşme yapıldı” diyerek soruşturma sürecindeki usulsüzlüklerden birine daha dikkat çekti.

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak