PİRHA- Referandumda ‘Hayır’ cephesine katılan Demokrasi İçin Birlik oluşumu açıkladığı deklarasyonla “#Hayır Biz Varız” şiarıyla yürüteceği kampanyanı başlattı.
İstanbul Şişli’de bulunan Kenter Tiyatrosu’nda bir araya gelen Demokrasi İçin Birlik oluşumu, “#Hayır Biz Varız” başlıklı referandum manifestosunu deklare etti.
Açıklamaya HDP Grup Başkan Vekili Filiz Keresticoğlu, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, İhsan Eliaçık, Celalettin Can, Halkevleri Başkanı Oya Ersoy, CHP eski milletvekilleri Süleyman Celebi, Ercan Karakaş, HDP eski milletvekilleri Hasip Kaplan, Akın Birdal, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, DİSK Cam Seramik –İş Genel Başkanı Birol Sarıkaş, gazeteciler Hüsnü Mahalli, Ayşenur Arslan, Ekonomist Mustafa Sönmez, Oyuncu Nur Sürer, Barış Atay, Dilci Necmiye Alpay, Dansçı Koreograf Zeynep Tanbay gibi sanatçı, sinema oyuncusu, akademisyen, gazeteci ve siyasetçinin ve Alevilerin de yer aldığı birçok kesim katıldı.
“DİKTATÖRLÜK İNŞASINA KARŞI DİRENİŞ MEVZİSİ”
Anayasa değişikliği ile; yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanacağı, hukuk devletinin ortadan kalkacağı, Meclis’in devre dışı bırakılacağı, halkın iradesinin tek kişiye teslim edileceği totaliter bir rejim hedeflendiğini ve kampanyanın sloganı olarak belirlenen “#Hayır Biz Varız” ile referandum manifestosu okundu.
Referandum için hazırlanan “Hayır” isimli şarkının çalındığı programın açılış konuşmasını Demokrasi İçin Birlik üyesi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski Milletvekili Melda Onur yaptı.
Ardından konuşan yazar Ayşegül Devecioğlu, Anayasa değişikliği ile bir “diktatörlüğün” inşa edilmek istendiğini belirterek, demokrasi için bu “diktatörlük” inşasına karşı direniş mevzisi olduğunu kaydetti.
Birlikteliklerinin bir sol birlik olmadığını söyleyen Yazar Ayşegül Devecioğlu, “Bütün toplum kesimleriyle konuşacak, kutuplaşmaya deva olacak, bütün kesimlerle konuşan bir topluluktan söz ediyoruz. Yeni bir demokrasi anlayışını gündeme getirmiş bir birliğiz” dedi.
“#HAYIR BİZ VARIZ”
Demokrasi İçin Birlik’in “Hayır” kampanyasının deklarasyonunu ise Çelik Özdemir ve Işıl Kurt okudu.
Anayasa değişikliği ile; yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanacağı, hukuk devletinin ortadan kalkacağı, Meclis’in devre dışı bırakılacağı, halkın iradesinin tek kişiye teslim edileceği totaliter bir rejim hedeflendiği belirtilen açıklamada, kampanyanın sloganı olarak belirlenen “#Hayır Biz Varız” şiarıyla bu kampanyayı yöneteceklerini ifade edildi.
“FARKLILIKLARIMIZ ZENGİNLİĞİMİZDİR”
Deklarasyon metninde şunlara değinildi:
“Türkiye’nin çoğulcu toplum yapısına ters düşen, demokrasinin ölümü anlamına gelen tek adam rejimine Demokrasi İçin Birlik olarak ‘Hayır’ diyoruz.
Biz Varız… Kadınlar, gençler, Aleviler, emekçiler, LGBTİ bireyler her inanç grubundan, her etnik kimlikten, her siyasi görüşten insanlarız. Çoğulcu ve demokrasi hedefi arkasında el ele veren farklı kesimlerden yurttaşlarız. Demokratik değerler çerçevesinde, barış ve refah içinde, farklılıklarımızın zenginliğiyle yaşamak umudundan vazgeçmeyeceğiz.
Meşrutiyeti yok. Anayasa değişikliği daha tartışılmaya başlandığı andan itibaren meşruiyetini yitirdi. Meşru değil çünkü bir toplumsal mutabakat metni olan Anayasa, halkın bilgi sahibi olmasına fırsat vermeden, uzlaşma aranmadan yapılıyor. Meşru değil çünkü fikir, ifade, basın, gösteri özgürlüklerinin olduğu OHAL, baskı, terör ve savaş ortamında kapalı kapılar ardında yapılıyor.
Halkın özgür iradesi oluşamıyor. Toplumda etnik ve dinsel ayrışmaları ortadan kaldıracak, bir anda yaşamı sağlayacak yerde toplumu daha da kutuplaştıracak bir Anayasa yapılıyor. Ülkedeki farklı kesimler, farklı düşünceler dışlanıyor. Demokrasinin en temel kuralları çiğneniyor. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik, adalet, temsil adaleti, sosyal adalet gibi değerler siliniyor. Oysa Türkiye’nin acilen normalleşmesi lazım. Bu ancak uyum, istikrar, uzlaşma ve demokrasi ile olur. Tek adam yönetimi istikrarsızlık, gerilim, çatışma üretecek. Bu ne AKP’ye oy verenlerin ne de karşı çıkanların meselesi. Bu memleket meselesi.
Ülkenin sorunlarına çara değil. Ülkenin temel sorunları nedir? Artan yoksullaşma, korkunç boyutlardaki işsizlik, gelecek kaygısı, içte çatışma, bombalama, bölgede dibine kadar batılan savaş…. Halkın hak ve özgürlüklerini tümüyle ortadan kaldıran işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların taleplerini yok sayan bir adam rejimi , ülkemizin hangi sorununu çözecek. Anayasa değişikliği yangından mal kaçırıyormuş gibi yapılıyor ki, yarın canı yananlar, yoksulluk canına tak edenler, haksızlığa uğrayanlar hiç sesini çıkaramazsın.
Kimse bu yetkiye sahip olmamalı. Her kim seçilirse seçilsin, bu yetkileri kullananlar ancak diktatör olabilir. Oysa bu topraklarda Osmanlı döneminden beri demokrasi tarihi tek adamın yetkilerini sınırlandırmak ekseninde gelişti. Kuvvetler ayrılığının tarihi Cumhuriyet’ten bile eski. Tek adam yönetimin Türkiye’nin geleceği, huzuru, kalkınması, istikrarı açısında kesin bir geri dönüş.
Bu halk tek adam rejimini kabul etmeyecek. Çünkü yasaları veto edebildiği gibi lideri olduğu partinin milletvekillerini seçen ve meclisi fes etmeye karar veren partili Cumhurbaşkanı, meclis üzerinde tam b ve mutlak bir vesayete sahip. Çünkü tek adam rejiminde hesap yok. Cumhurbaşkanı ve atayacağı Bakanlar Kurulu yasama ve yargı denetimin devre dışı bırakılmış ve hesap vermeyecekler. Rüşvet, yolsuzluk, haksızlık, adaletsizlik artacak.
Çünkü Cumhurbaşkanının hem kendi atamaları, hem de vesayeti altındaki meclis çoğunluğunun desteği ile HSYK üzerinden yargı da kontrol edeceği kuvvetler birliği uygulaması ön görülüyor. Oysa baskıcı olmayan bir iktidarın temel şartı, birey özgürlüklerinin ve azınlıkta kalanların haklarının korunmadır. İktidarın bir sınırı olmalı, onu aşmamalı. Bu nedenle halkın çoğunluğunun desteğini almış olsa bile, iktidar gücünün siyasal iktidardan tamamen bağımsız, güçlü kurumlar ve yapılan eliyle dengelenmesi ve denetlenmesi zorunlu. Demokrasi İçin Birlik olarak bütün demokrasi güçlerinin özgürlük, eşitlik, kardeşlik, temsil adaleti, sosyal adalet ve barış için demokrasi seferberliğine çağırıyoruz. Mahallelerimizde, işyerlerimizde, okullarımızda ‘Hayır’ çalışmalarını örgütleyelim”
“BU SİSTEME GEÇİT VERMEYELİM”
Oyuncu Orhan Alkaya ise neden “Tek adam rejimine hayır” dediklerini hazırladıkları slaytlar eşliğinde anlattı. Alkaya, referandumun parti seçimi olmadığını dile getirerek, referandumun memleket meselesi olduğunu söyledi.
Alkaya, “Tanzimat’tan beri olmayan hakları kendisi için istiyor. Siz Başkanı seçeceksiniz, başkanda herkesi seçecek. Türkiye, güçlü bir başkanının olduğu güçsüz bir ülke durumuna gelecek. Tek adamları getirmek kolay göndermek çok zordur. Bu sisteme geçit vermeyelim” diye konuştu.
“BASKILARA KARŞI ‘HAYIR’I ÖRGÜTLEYECEĞİZ”
Çıkarılan 686 sayılı KHK ile görevinden ihraç edilen akademisyenler adına konuşan akademisyen Beyza Üstün ise sindirme politikalarına boğun eğmeyeceklerini vurgulayarak, ‘Hayır’ı en güçlü şekilde örgütleyeceklerini söyledi. 2015’ten beri üniversitelere artan baskılara değinerek, barış bildirisine imza atan akademisyenlere yönelik baskılara ve ihraçlara vurgu yaptı.
Son kanun hükmünde kararnameyle Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler bölümünün bitirilmek istendiğine dikkat çeken Üstün, “Yaşam için ve toplum için araştırma yapıyorduk. Bizler her zaman doğruları söyleyenleriz. Biz bunları söylemeye devam edeceğiz” dedi.
Konuşmaların ardından soru cevap ile toplantı sona erdi. (SK/SA/İS)
Yoruma kapalı.