Alevi Haber Ajansi

Demirtaş’a milletvekiliyken yaptığı konuşmalardan 2 yıl 6 ay hapis cezası

PİRHA- Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mitinglerdeki konuşmalarının suçlama konusu yapıldığı davanın karar duruşması bugün Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Demirtaş savunmasında davanın siyasi bir dava olduğunu, faşist bir siyasetçi olsaydı yargının kendisini koruyacağını vurguladı. Mahkeme heyeti Demirtaş hakkında, “Hükümet ve devlet organlarını alenen aşağılama” suçlamalarıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. 

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Ankara, Diyarbakır, Mardin ve Mersin’deki çeşitli konuşmaları nedeniyle ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlamasıyla açılan davanın duruşması Mersin 14. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Demirtaş, Edirne Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya katıldı. Duruşma, Demirtaş’ın kimlik tespiti ile başladı. Demirtaş’ın avukatları, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nden (DEM Parti) Mersin Milletvekili Ali Bozan ve çok sayıda avukat da duruşmada hazır bulundu.

“7 YILDIR SÜRÜYOR, BU DAVA SİYASİ AMAÇLIDIR”

Demirtaş mütalaaya karşı savunma yaptı. Selahattin Demirtaş, suçlamalara karşılık şunları söyledi:

“Son savunma kopyala yapıştır bir mütalaa, noktalama işaretleri bile aynı. Herhangi bir ülkede bir hukukçunun önüne koysak mütalaadan hiçbir şey anlamaz. Mütaalada hukuk adına tek bir satır mütalaa yok. Konuşma hangi bağlamda yapılmış, Selahattin Demirtaş kimdir? Buna dair hiçbir şey yok. İddia makamına göre Sarı Çizmeli Mehmet Ağa… Selahattin Demirtaş bu sözleri konuşmuş. Bir tarafta Kürt terörist Selahattin Demirtaş bir tarafta devlet. Burada devlet Selahattin Demirtaş’a karşı karşıyayken tabi ki devletten yana bir karar çıkacak. Bu nedenle siyasi amaçlıdır bu dava. AİHM 14. Madde ihlali çıkacak.

“FAŞİST BİR SİYASETÇİ OLSAYDIM YARGI BENİ KORURDU”

7 yıldır bu dava sürüyor. Devlet işkence de yapmış olsa iddia makamına göre Selahattin Demirtaş bu bedeli ödemelidir. Bu nedenle siyasi amaçlıdır bu dava. AİHM 14. Madde ihlali çıkacak. 7 yıldır bu dava sürüyor. Devlet işkence de yapmış olsa iddia makamına göre Selahattin Demirtaş bu bedeli ödemelidir.Kürt dememin nedeni şudur. Irkçı bir siyasetçi olsam Ankara’nın göbeğinde birini öldürtsem yetmez, bunun üzerine tehdit etsem bana dava bile açmazdınız, tam tersi hepiniz beni korurdunuz. Faşist bir siyasetçi olsaydım yargı beni korurdu. Ama Kürt siyasetçi olduğum için, eleştiri hakkını kullandığım için yargılanıyorum. 55 yıl ceza verildi sadece konuşmalarımdan dolayı.

“TERÖRİST SİZİN BABANIZDIR”

Tahir Elçi’yi, Hrant Dink’i öldüren katiller serbest bırakıldı. Selahattin Demirtaş 55 yıl ceza aldı. Bir kadını katletmiş bir erkek olarak çıksaydım en fazla 25 yıl ceza alırdım. Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş değil de Pınar Gültekin’i öldürmüş bir erkek olarak çıksaydım 25 yıl ceza alırdım. Musa Orhan bir kadına tecavüz etti. Bir gün bile ceza almadı. Bana verilen 55 yıl cezalarında tek bir iyi hal bile uygulanmadı. Türk yargısı bariz bir şekilde bize ayrımcılık yapıyor. Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlu olsaydım bir kuryeyi öldürseydim para cezası alacaktım. Bana hakaret edenlere yargı aynı muameleyi yapmış mı? 143 kez Cumhurbaşkanı Erdoğan bana ‘katil terörist’ demiş. Soylu 50’den fazla ‘katil’ demiş bana. Bunlar suç değil diyorsanız ben de seri katil demişim neden yargılanıyorum? Bana hakaret edenlere yargı aynı muameleyi yapmış mı? 143 kez Cumhurbaşkanı Erdoğan bana katil terörist demiş. Soylu 50’den fazla katil demiş bana. Bunlar suç değil diyorsanız ben de ‘TC seri katil’ demişim, neden yargılanıyorum? Olcay Kılavuz bana defalarca ‘katil terörist’ dedi. Tek birine dava açtıramadık. Olcay Kılavuz’u yargıçlar, savcılar özellikle korudular. Ülkü ocakları denen yapı terörist Selahattin Demirtaş pankartı açtı, avukatlarımız o pankart hakkında işlem yaptıramadı. Haftalarca asılı kaldı. Beştaş gibi ‘terörist sizin babanızdır’ diyorum.

“BÜTÜN DEVLETLER KATİLDİR”

Bütün devletler katildir. Devlet dediğimiz tüzel kişidir, ona hakaretin cezası nasıl olabilir. İpin ucu kaçar, biz cezalandırmazsak en ufak eleştiriyi yaptığımız tüm suçlar ortaya çıkar diye söylediklerimiz rahatsız ediyor. Gidin Alevilere, Alevi derneklerine bir sorun! TC size haksızlık zulüm yaptı mı diye sorun! Yavuz Selim’den başlayan katliamlardan Çorum, Sivas, Dersim… Kim yaptı bu katliamları? Devlet bu katliamları yapmadı mı? Hukukun işi devleti korumak değil, insanları toplumu korumaktır. E bu devlet işkence yapmış, köy yakmış, infaz yapmış.

Hükümetin yargı organlarını eleştiririm. … Daha ağır cümle kurma hakkı vardır. O dönem ne yaşanmış, bu adam durduk yere mi bağırmış, katil demiş, sivillere işkence demiş. Var mı? böyle bir iddia diye baksaymış. Tekrar göstereceğim önceki celse gösterdiklerimi. Durduk yere iftiramı atmışım. Durup dururken celallenmiş miyim yoksa o konuda bir şeyler oluyor ve ben o acıları anlatmaya mı çalışıyorum? Bize oy veren insanlar başta olmak üzere insanları baskı altından kurtarmaya çalışıyorum. Bu anlamaya çalışılsaydı bu iddianame hazırlanmazdı.

“MAFYA BOZUNTUSU ALAATTİN ÇAKICI OLSAYDIM HAKKIMDA NE KARAR VERİLİRDİ?”

Mesela mafya bozuntusu Alaattin Çakıcı olsaydım, Kılıçdaroğlu’nu ölümle tehdit etseydim, hakkımda ne kadar verilirdi. İnternette duruyor. Ana muhalefet liderini ölümle tehdit etti. Bir soruşturma dahi açılmadı. Sedat Peker denilen zat olsaydım, şunu demiş olsaydım; ‘Dünyanın şah damarını keserek oluk oluk kan akıtacağız’ deseydim Rize’de faşist bir Türk ırkçısı olsaydım, Kürt siyasetçi olmasaydım bana takipsizlik kararı verirdiniz. Daha sonra ne dedi Peker? Biz bunları devletin koordinesinde yaptık, bunları bizden istediler. Bir kişi soruşturma açmaya cesaret edemedi.

“BEN KÜRT SİYASETÇİYİM, SEDAT PEKER VE ALAATTİN ÇAKICI MAFYA VE IRKÇI”

Farkımız nedir Sedat Peker ve Alaattin Çakıcı ile? Ben Kürt siyasetçiyim, onlar mafya ve ırkçı. Her halde Türk devleti onları koruyacak beni değil. Ama problem şurada; ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ben vergi veriyorum onlar vergi de vermiyor. Vergi kaçırıyor, adam vuruyor, uyuşturucu kaçırıyorlar. Bunları yaparken de devleti arkasına alıyorlar. Ben bugüne kadar trafik cezası dahi aldığımı hatırlamıyorum. Hukukçuyum, yasaları eleştirsem de saygılıyım. Yasaları değiştirmek için mücadele etsem de saygılıyım. Türkiye Cumhuriyetinin her hangi bir devlet organına, işleyişine zarar verecek bir şey yapmadım. 12 yıl yasama Meclisinde çalıştım. Hem yargı ayağında adliyelerde mahkeme salonlarında bulundum hem de yasama ayağında yasa koyucu görevinde Meclis’te bulundum. Mesela ‘ırmağının akışına ölürüm Türkiyem’ diyerek, ırmaklarını yabancılara satmadım. Ben böyle bir Türk ırkçısı, milliyetçisi değilim. ‘Irmağının akışına ölürüm Türkiyem’ diyerek, Karadeniz’in bütün ırmaklarına HES yapıp, milliyetçi müteahhitlere peşkeş çekmedim. ‘Irmağının akışına ölürüm’ diyerek zenginlikleri Kanadalılara satmadım. Bunlar ne iş? Bunları yapanları devlet koruyor, biz devleti bölüyoruz, zarar veriyoruz öyle mi?

“SEDAT PEKER’E CEZA VERMİYORSUNUZ BANA 55 YIL CEZA VERİYORSUNUZ”

Sedat Peker attığı twitte; “Oluk oluk kan akıtacağız söyleminden habersizdik diyemezsiniz. O dönemden birkaç gün önce yaptığım telefon görüşmelerinde çıkacaktır HTS kayıtları. Kanla ilgili söylemiş olduğum olayların hepsi söylendiği dönemde hükümetin lehinedir. Çünkü o zaman korku iklimi oluşturmak lazımdı” diyor. Bunu söylediği zaman benim bu konuşmaları yaptığım zamandı. Hendek-barikat dönemi, Ankara Gar, ve Suruç Katliamı yaşandığı zaman bu adam bu görevi almış. Kirli olan bu adam baskı iklimi yarat denilerek hükümetten talimat almış. Ben bunu durdurmak isteyen bir siyasetçi olarak, siyaset yapmaya çalışıyorum. Sedat Peker’e ceza vermiyorsunuz bana konuşmalarımdan dolayı 55 yıl ceza veriyorsunuz öyle mi?

“BARIŞ AKADEMİSYENLERİNİN ÇOĞU İŞSİZ, HALA ÜNİVERSİTEYE DÖNEMİYORLAR”

Barış Akademisyenleri kan dursun diye ortak bildiriye imza attılar, hala çoğu işsiz, üniversiteye dönemiyorlar. Neden? O akademisyenlerden Barış Ünlü, ‘Türklük Sözleşmesi’ diye bir kitap yazdı, tavsiye ederim. Herkesin okumasında fayda var. Yazan Kürt değil. Barış Ünlü, ‘Türklük Sözleşmesi’nde neyi inceliyor. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan bu yana adı konulmamış, zimmi bir sözleşme var. Bu sözleşmenin görünmeyen maddeleri var. Örneği TCK’nın birinci maddesi görünmez. Denir ki burada; devlet kendini korumak için her türlü suçu işler ve cezalandıramazsın devleti. Bu görünmeyen bir maddedir. Türklük Sözleşmesi’de görünmeyen maddelerden oluşuyor. ‘Devletin resmi ideolojisi herkes Türktür, herkesin ana dili Tükçedir, biz Orta Asya’dan at sırtında geldik, atalarımız dedelerimiz birdir, Türkiye Cumhuriyetin’de yaşayan herkes Türktür, devlet yek vücuttur, biz ordu milletiz, bir Türk dünyaya bedeldir, Türk isen övün değilsen biat et’ sözleşmesini imzalayan herkes etnik farkındalıklarına bakılmaksızın devlet nazarında her şey olabilir. Kritik noktalar hariç her yere gelebilirsiniz.

2016 yılında sokağa çıkma yasaklarında yaşanan ölümlere dair fotoğraf gösterip, “Devlet işkence yapıyor, bunun hesabını yargı önünde soracağım demek neye göre hakaret oluyor?” diye sordu. Nusaybin ve Cizre’ye ait fotoğrafları gösteren Demirtaş, İsrail-Filistin benzetmesi yapıp, “Devlet yaptı bunu” diye konuştu.

“KÜRT ÇOCUKLARINI OYUNA KURBAN EDEN HERKESİN HESAP VERMESİ GEREKİYOR”

Demirtaş, devamında şöyle konuştu:

“Bu işkenceyi yapan, duvar yazılarında ‘devlet geldi’ yazıyor. Ben devlet deyince neden suç oluyor? Hukuk askıya girdi. Devletin suçlarını ifşa eden suçlandırılır. Bunlar yaşanırken kimler görevdeydi: Cizre’de bu işkenceleri yapan JÖH, PÖH komutanları FETÖ’den dolayı tutuklu. Bu kadar işkenceyi darbe yapmış olmak için yapmış olamazlar mı? Buz gibi bir gerçek bu. Bunun için yaptılar. Bu FETÖ’cüler devlet adına bunları yaparken Bahçeli, Erdoğan taş üstünde taş bırakmıyordu. Hendek zamanı orada çok büyük bir oyun oynandı. PKK’lisi de askeri de bu oyunun kurbanı oldu. Darbe yapabilmek için Kürt’ün evini yıktı. Eline silah alıp ‘özerk devlet kuruyorum’ diyenler de bu oyuna kurban edildi. Bu Kürt çocuklarını oyuna kurban eden herkesin hesap vermesi gerekiyor.”

Demirtaş savunmalardan oluşan kitaptan özel harekat röportajını okuduğu sırada hakim tarafından, “Kitabın ismini verin burada okumanıza gerek yok” deyip engellenmeye çalışırken, Demirtaş, “Ne kitabı? Bunlar savunma, burada yazılanlar size ağır mı geldi?” diye sordu.

Salondakiler bu durumu alkışlayınca hâkim “burası miting alanı değil” dedi. Bunun üzerine Demirtaş hakime; “Konforlu bir alanınız var, sözümü keserek siz benim savunmama müdahale ediyorsunuz. Savunma kitaptan okunmaz diye bir kural mı var? diye sordu.

“YARGI ELİYLE TÜRKİYE’Yİ ÇÖKERTTİLER; MİLLİYETÇİ, DEVLET YANLISI KİŞİLER DEVLETİ ÇÖKERTTİLER”

Demirtaş son olarak şunları ifade etti:

“144 fezleke, 140’tan fazla iddianame ile yargılandım yıllardır hapis yatıyorum, 55 yıl ceza aldım. Adaleti sağlaması gereken yargı devletin adaletsizlik aparatına dönüşmüş durumda. Bizim içeride yıllarca tutulmamız hukukun katletilmesinin faturası topluma da kesiliyor. Sırf Demirtaş, Kavala içeride kalsın diye yurttaşın cebinden 2 maaş çıkıyor. Tabiri caizse bedelli hapis yatıyoruz. Bedelini de sizler ödüyorsunuz neden? Tarikatlar parayla devleti soysun, mafya düzen devam etsin diye. Yargı eliyle Türkiyeyi çökerttiler. Milliyetçi, devlet yanlısı kişiler devleti çökerttiler. Yargı adaletin çökertilmesiyle toplumsal bir yozlaşma da vuku buldu. Fuhuş, uyuşturucu… İktidar sandıkla nasıl geldiyse sandıkla da gidecek. Bugün cezaevinden sesleniyorum, yarın bakarsınız iktidar olarak sesleneceğim. Selahattin Demirtaş olarak bir gün Türkiye Cumhuriyeti devletini ben yöneteceğim, biz yöneteceğiz. Devran döndüğünde intikamcı davranmayacağız ama bütün bunların hesabını soracağız. Benim cezalandırmam ahlaken de size doğru gelebilir ama devleti seviyorsanız çetelerin siyasi beklentileri doğrultusunda hareket etmektense onları yargılarsınız.”

Demirtaş’ın avukatlarından Özgür Özbek yargılamaya konu olan konuşmaların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, konuşmaların yapıldığı dönemde mevcut koşulların da değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Demirtaş’ın bu konuşmaları milletvekili olduğu dönemde yaptığına işaret eden Özbek, bu kapsamda yargılamanın hukuka aykırı olduğunu belirterek ara karar kurulmasını talep etti.

Mahkeme heyeti, tevsii tahkikat talebinin reddine karar verirken, Demirtaş hakkında, “Hükümet ve devlet organlarını alenen aşağılama” suçlamalarıyla TCK 301 ve TCK 216 kapsamında 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi.

PİRHA/MERSİN

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak