PİRHA- Karakaya Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı ve Taş Ocağı Platformu Sözcüsü Servet Demirkaya, köylerinde açılmak istenen taş ocağını istemediklerini belirterek, “ÇED raporu mahkemeden olumlu çıkarsa yeraltı suları kaybolacak, ağaçlarımız kuruyacak, verimli topraklarımız yok olacak, hayvancılık bitecek, tozdan dolayı insanlarımız akciğer kanseri olacak, bir bütün olarak köyümüzde yaşam biter” diyerek tepkisini dile getirdi.
Çorum’un Sungurlu ilçesine bağlı Karakaya Köyü’nde Çelikler Holding tarafından açılmak istenen taş ocağına karşı köylülerin direnişi sürüyor. ÇED raporuna karşı dava açtıklarını belirten Karakaya Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı ve Taş Ocağı Platformu Sözcüsü Servet Demirkaya, yaşanacak doğa katliamını ve hukuksuzluğu PİRHA’ya anlattı.
“HER PATLAMA DEPREM ETKİSİ YARATIYOR”
Proje kapsamında yılda 3,5 milyon ton taş üretileceği, bu üretim için de köyde tam 191 patlatma yapılacağını belirten Demirkaya, “Taşocağı bizim köyümüzün hemen dibinde. Bunu yüksek hızlı tren ihalesini kazanan Çelikler Holding yapıyor. Karakaya köyünün içerisinde bulunan taşocağını açacak. Buradan yıllık 3.500.000 ton taş alacak. Bunu elde edebilmesi için köyde 1 yılda tam 191 kere patlama yapılacak” dedi.
Demirkaya, bu patlatmaların 3.7 büyüklüğünde deprem etkisi yaratacağını vurguluyor: “Burası sallandığında köyümüzün altyapısı bozulacak. İçme suyu kaçacak, tabiatımız bozulacak, ağaçlarımız kuruyacak, verimli topraklarımız yok olacak, hayvancılık bitecek. Yılda 191 kere patlama yapılan yerde ne su kalacak ne de ağaç.”
“100 BİN KAMYON TOPRAĞI ÇİĞNEYECEK TARIM BİTECEK”
Köy yolları ve tarım alanlarının her yıl yüz bin kamyon taş ile ezileceğine dikkat çeken Demirkaya, “Yıllık 100 bin kamyonla taşınacak. Bu, ayda 970, günlük 330 kamyon demek. Çorum-Sungurlu karayolu üzerinde taşıma yapılırken tarım topraklarımız bu kamyonların altında kalacak. Gelincik Deresi dediğimiz köyümüzün sulu tarımlarına hitap eden dere kuruyacak ve bugüne kadar yapılan tarım bitecek” dedi.
“ZATEN FAKİR BİR KÖYÜZ NEREYE GİDECEĞİZ?”
Demirkaya’nın sözleri, taş ocağının sosyal boyutunu da gözler önüne seriyor: “Köyümüzü toz duman kapladıktan sonra, burada tarım arazileri zarar gördükten sonra köyde de yaşam bitecek, köy çoraklaşacak. Bu köyün halkı fakir köy. Zaten bir yere gitme şansları yok. Köyde kalan vatandaşlarımız ise bu taşın tozu insan vücudunun en zor erittiği bir madde olmasından dolayı akciğer kanserine yakalanacaklar ve ölecekler.”
Demirkaya, yetkisiz şekilde ÇED onayı verildiğini ve bu işin arkasında Çorum Valisi’nin olduğunu söylüyor:
“Çorum valisi yetkisinde olmayan işleri yapmaya çalışarak ‘ÇED raporu olumludur’ diyor. O da yetmiyormuş gibi görev yetkisi olmadığı halde çalışma izni veriyor. ÇED raporunu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vermesi gerekiyor. Vali ancak araştırma yapar, bakanlığa yazar. ÇED veremez.”
Demirkaya köylülerle hiçbir toplantı yapılmadığını, bilgi verilmediğini, raporun yüzlerine okunmadığını söylüyor.
“Eğer ÇED raporuna uygunluk yazısı verdiler ise getirecekler köy muhtarına ibraz edecekler ve köy muhtarına ‘Biz şu gün geliyoruz, bunu burada köylünün yüzüne okuyacağız’ diyecekler. Biz de diyoruz ki, maden uygunduysa neden bunu köylünün yüzüne okumadınız?”
KÖYÜMÜZÜ SEÇMELERİNİN NEDENİ ALEVİ OLMAMIZ MI?
Demirkaya, taş ocağı için Karakaya’nın seçilmesinde mezhepsel ayrımcılığa dikkat çekiyor:
“Her 15 km’de bir taş ocağı açılmak isteniyor. Neden bizim köyümüz? Bizim köyümüz Alevi Bektaşi bir köy. Bizim köyümüz İbrahim Kaypakkaya’nın köyü olduğu için mi? Bizi yerimizden mi kaldırmak istiyorlar?”
Yalnızca Karakaya’nın değil, bölgedeki diğer köyler ve tarihin de tehdit altında olduğunu söyleyen Demirkaya,
“Küçükkeşlik ve Narlı köyü de zarar görecek. Hitit İmparatorluğu’nun başkenti Alacahöyük de zarar görecek. Turizm Bakanlığı nasıl böyle bir projeye ÇED olumlu verdi, anlamıyoruz.”
Demirkaya, devletin içindeki baskı mekanizmalarını da şöyle özetliyor:
“Çorum Sağlık Müdürlüğünden gelen görevli ‘ÇED olumsuz’ diyor. Ankara’dan müfettiş geliyor, raporu olumluya çevirmesi için memura baskı yapılıyor. Memur ‘Ben boşa rapor verdiysem cezama razıyım’ diyor. Yerine gidiyorlar, müfettiş ‘Burada taş ocağı olmaz’ diyor. Ancak vali orman müdürünü ve sağlık müdürünü dışarı çıkartıyor, müfettişle yalnız kalıyor. Sonra sağlık müdürünün verdiği olumsuz rapor ortadan kayboluyor.”
Demirkaya son olarak şunları söyledi “ÇED raporunun iptali için dava açtık. Dava sonuçlanmadan köyümüze gelirlerse bir gram taş vermeyeceğiz. Bedelini de ödeyeceğiz, bedeline de katlanacağız.Sayın vali, köye geldiniz mi? Hayır! Haritadan baktım diyorsunuz. Harita üzerinden bakarak mı karar veriyorsunuz? Patlayan dinamit haritaya mı düşüyor? Siz halkın valisi misiniz, zenginlerin mi? Bu topraklarda tarım, yaşam, tarih yok edilmek isteniyor. Köylüler direnişte. Karakaya’da taş değil, yaşam sökülmek isteniyor”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.