PİRHA- Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Çorum Şubesi Sarı Saltık evlatlarından dede Şahin Polat Çorum’da hakk’a uğurlama erkanlarının ilişkin yaptığı açıklamada, ”Özellikle son dönemlerde Alevi cenaze erkanlarının Alevi inancı ve felsefesine göre yürütüldüğünü ve genel anlamda cenaze erkânlarında bir ortaklaşma oldu’’ dedi.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Çorum Şubesi Sarı Saltık evlatlarından dede Şahin Polat Çorum’da hakk’a uğurlama erkanlarının ilişkin PİRHA’ya konuştu. Şahin Polat; ‘’Genel anlamda düşündüğümüz zaman cenaze erkanlarında ortaklaşa yapılan ritüeller de bizim kendi hizmetimizi yürüttüğümüz canlar arasında da bu bize soruluyor.’’ diyerek açıklamasına şöyle devam etti; ‘’Falan Ocak’tan bir dedemiz geldi hakka yürüme erkanınızın sizin yaptığınız ritüeller üzerinden değil de farklı bir ritüel şekilde yerine getirdi ya da bir dedemiz bunu böyle yaparken siz niçin bu şekilde yaptınız dediler. Bu gibi durumlarda biz çok ortada kaldık. Diğer inançlarda bu tür hizmetler tek bir kalem üzerinden çıkarken bizdeki farklılıklar neden bu şekilde yapılıyor diye bize sorular yöneltiyorlar.’’ dedi.
“ŞEKİLSEL RİTÜELLER HERKESTE AYNI OLURSA BİR NOKTADA BİRLEŞMİŞ OLURUZ”
Yapılan ritüellerin bir noktada birleştirilmesi, birlik beraberlik açısından güzel bir sonuç ortaya çıkaracağını ifade eden Şahin; ‘’Buradaki okunan nefesler, deyişler, duaz-ı imamlar ve gülbengler yöreye göre, kişinin bulunmuş olduğu ortama göre değiştirilebilir. Mesela bizim Çorum yöresinde Deli Boran var, Kul Fakir var, Sefil Ali var yani bunlara aşina olan canlarımız bu nefesler geçtiği zaman daha bir tatmin oluyorlar, daha bir coşa geliyorlar. Bir başka yörede Hübyar’ın nefesi vardır, bir tarafta Derviş Cemal’in nefesi vardır bunun içeriği önemli değil ama belki yapılan şekilsel ritüel herkeste aynı olursa bir noktada birleşmiş oluruz. Ser Çeşmenin yapmış olduğu çalışmadan bahseden Şahin en çok dikkat edilmesi gereken noktanın kadın, erkek, büyük, küçük ayrımı yapmaksızın, kendi kıyafet ve şekillerini değiştirmeksizin kendi deyişleriyle, gülbengleriyle özellikle de ana dil üzerinden erkanların yürütülmesi gerektiği vurgusu yaptı.”
“ALEVİLİK KİŞİNİN YAŞAMASIYLA, GÖRDÜĞÜ KADARIYLA ANLATILABİLİR”
Deyişlerle, duaz-ı imamlarla cenaze erkanları yürütülmesine yönelik bazı Alevilerin tepkilerinin kamuoyununa da yansımış olduğunu hatırlatan Polat, “En son Aşık Nurşani’nin cenaze erkanınına deyişlerle uğurlanmasını anımsatarak; ‘’Ben 8 senedir Alevi toplumunun, Alevi erkanlarının içerisindeyim. Ben bu yola, bu erkana gelmeden önce sorsalardı ki bana nasıl Alevisin? Ben herkesten iyi, dört dörtlük çok mükemmel bir erkan sürdürdüğüme inanırdım. Ama ben dedemden bayrağı teslim, bostu aldıktan sonra ben daha yolun başında dahi olamadığımı gördüm. Alevilik yaşantıyla, kişinin yaşamasıyla, gördüğü kadarıyla anlatılabilir. Şimdi biz burada hakka uğurlama erkanlarımız yaparken ilk işe başladığımızda çok büyük sıkıntılarla karşılaştık. Özellikle hiç cem olmayan 30-40 senedir yoluyla, erkanıyla uzaklaşan köylerinde camilerle birlikte ibadet etmeye çalışan veya ibadet etmese bile bir caminin, bir caminin hocasından etkilenmek suretiyle yola, erkana uzaklaşmış canlarımız köylerimiz vardı.’’ dedi.
“BÜTÜN OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN BU YOLUN, ERKANIN SÜRECEĞİ İÇİN MUTLUYUZ”
Büyük sıkıntılar içerisinde bu noktalara geldiklerini belirten Polat açıklamalarına şöyle devam etti; ‘’Hizmetlerimizi yapmaya gittiğimiz köylerde samimi olarak söylüyoruz eli değnekli bekleyen büyüklerimiz vardı. Yani biz Türkçe erkan yürüttüğümüz zaman, cem erkanlarında olduğumuz gibi insani kâmil olacak şekilde hakk divanında dara durup, duazı imamlarla, gülbenglerle, deyişlerle hizmetimizi yürüttüğümüz zaman insanların aklında sanki biz bu cenazeyi mundar etmişiz, sanki cenazeyi ateşin içerisine atmışız gibi bir izlenim vardı. Tabii biz bu bütün olumsuzluklara nazaran bu yolun bu erkanın süreceğinden çok mutluyuz. Hiç umudumuzu kaybetmeden ısrarla güzellikle, anlatımlarımızla, söylemlerimizle taliplerimizin ellerinden tutmak suretiyle biz hizmete bağlamış bulunduk. İnsanları kırmadan, incitmeden, muhabbetlerle durumu açıklamaya çalışıyoruz. Nasıl bizler cem erkanlarında ibadetlerimiz pirimizde buyurduğu gibi erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde, hakkın yarattığı her şey yerli yerince, bizim nazarımızda kadın erkek farkı yoktur, eksiklik noksanlık senin kendi görüşlerinde diye buyurmuştur. Dediğimiz gibi biz bu hakka yürüme erkanlarımız yapmış olduğumuz Abdal Musa cemlerimizde, görgü cemlerimizde yapılabilen fırsat cemlerimizde dahi dile getirdik. Nasıl insanlar yaşadığı şekliyle ibadet ediyorlar ise, hakka yürüdükleri zamanda aynı ibadet şeklinde hakka uğurlanmalarının yapılabilmesi gerektiğini biz canlarımızla ortaklaşa bir karar vererek bu konuları aştık.’’ açıklamasında bulundu.
“TELLİ KURAN DİYE NİTELENDİRDİĞİMİZ SAZIMIZI NİÇİN TERK EDELİM”
Biz bu cenaze erkanını istemiyoruz diyen köylerinde olduğunu belirten Şahin Polat açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü; ‘’Gidemediğimiz, sesine ses olamadığımız ya da, A köyünden bir can ben hakka uğurlama erkanını ben dedeyle yapacağım dediği vakit köylünün hepsi buna karşı siper olup eğer dede gelecekse iste mezarlık, işte cenazen dedeyle birlikte ikiniz bu hizmeti yapabilirsiniz diye tepkilerle karşılaştık. Bunun neticesinde de mahalle baskısından dolayı bizden cenaze erkanı talep eden canlarımızın isteğini bazen karşılayamadığımız oldu.
Son günlerde hoca kılığındaki dedelerin erkana balta vurmaya çalıştıklarını vurgulayan Polat sözlerine şu şekilde devam etti: ‘’En son Engin Nurşani’nin cenaze erkanında çok büyük bir yankı buldu. Ben isterdim ki bu medya da bulunan yankılar niçin cem erkanlarında hak ve hakikati cem evinde hoca kılıklı bir kişi bize ait olmayan inançlarla birlikte bir hizmet yürüttüğünde olması yönünde tepki beklerken ne yazık ki sazlarımıza, sözlerimize, deyişlerimize ve aşıklarımıza dil uzatıldı. Ben buradan bunu sormak istiyorum. Sitem eden canlara şunu sormak istiyorum. Madem deyişlerimiz duaz-ı imamlarımız bu kadar kutsal değil, cem erkanlarında ne işi var? Madem bizler deyişlerle, duaz-ı imamlarla hak ve hakikati, yolu, erkanı imam Hüseyin’i Hızır’ı kendimizde bulabiliyor isek, can bedenden ayrıldıktan sonra bu deyişi duaz-ı imamı, telli kuran diye nitelendirdiğimiz sazımızı niçin terk edelim.’’
Bütün inançlar kutsal olduğunu kaydeden Polat; ‘’Tabii ki bir başkasının inancına yanlıştır veya böyle değildir demek bize düşmez. Ama biz hak ve hakikat yolunda isek, eğer İmam Hüseyin yoluna talip isek, kendi yolumuzdan erkanımızdan şaşmamamız gerekir. Bizler erkanlarımızı nasıl ki ben yaşarken nasıl ki ben cem erkanında semah döndü, telli kuran üzerinden aşka geldi, kendimi hakla hakikatle buluşturabildi isem ben hakka yürüdükten sonra tabi ki benim deyişlerle duaz-ı imamlarla hakk Muhammet’in nefesi ile hakka uğurlanmam kadar doğal hiçbir şey olmasa gerek.’’ dedi.
Cebrail ARSLAN/ÇORUM
Yoruma kapalı.