PİRHA-Dede Sefa Öztürk, “Dede kimin dedesi” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, “Bugün dedeye sorulan soru hangi ocaktansın değil de, kimin dedesisine dönüşmüştür. Temel sorun bu soruda saklıdır. Sahi kimin dedesi?” diye sordu. Öztürk, bunca zulme ve katliamlara rağmen günümüze kadar kendini taşıyabilme başarısını gösteren Aleviliğin Alevi olduğunu iddia edenler tarafından yok edilmeye çalışıldığına vurgu yaptı.
Güvenç Abdal Ocağı dedelerinden Sefa Öztürk, “Dede kimin dedesi” başlığıyla kaleme aldığı yazısında ‘Dedelik’ kavramının karmaşık hale geldiğini belirterek dilde ve uygulamada bilerek bozulan ve inananların kavrayamadığı bir literatür ortaya çıktığını söyledi.
Aleviliğin dünyanın en demokratik inançlarından biri olduğunun altını çizen Öztürk, “Ondan dolayıdır ki Alevilerin pratiği toplumsaldır. Sosyal ve kültürel yapısı doğal uyum yasasına uygun hareket eder. Bireyin, ailenin, kurumların dayatmasını reddeder. Bir de kırk, kırkta bir genel disturdur. Bugün dedeler cemevleriyle anılıyor, falan cemevinin, falan kurumun dedesi gibi. Neredeyse falanca başkanın dedesi diye isimlendirilecek. Bu bozulma Diyanetin dedesine kadar götürdü işi” dedi.
“ALEVİLİK, ALEVİ OLDUĞUNU SÖYLEYENLER TARAFINDAN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
Yaşanan bu durumun Aleviler açısından acı verici olduğunu söyleyen Öztürk sözlerine şöyle devam etti:
“Önceden adı ocaklarla anılan Alevi inanç önderleri, talibin dedeliğinden feragat etmiş bürokratik memur kafasıyla hareket eden emir erlerine dönüştürülmüştür. Talibin iradesinin olmadığı, tamamen belirli etkin kişilerin inisiyatifi demokratik bir inanç olabilir mi? Üretkenlikten uzak, hutbe okur gibi Aleviliği icra etmeye çalışmak Alevilik midir? Kuşkusuz bir düğmenin yanlış iliklenmesi bir dizi sorunu da beraberinde getiriyor. Bunca yıldır, bunca zulme ve katliamlara rağmen günümüze kadar kendini taşıyabilme başarısını gösteren Alevilik, Alevi olduğunu iddia edenler tarafından yok edilmeye çalışılıyor.”
“RIZALIK ALEVİLİĞİN TEMELİDİR”
Rızalık felsefesine de değinen Öztürk, rızalığın Aleviliğin temeli olduğunu dile getirerek, “Alınacak rızalık otoritenin temsilcilerinden değil, yedisinden yetmişe, eşiktekinden beşiktekine kadar talip topluluğundan olmalıdır. Akılları özgürleşmeyenlerin vicdanları da özgürleşemez. Vicdanı özgür olmayanlar rızalık noktasında hakikatle yüzleşir, hakkaniyetle hareket edemezler. O zaman da gerçek rızalık mümkün değil gerçekleşemez.”
“DEDE KİMİN DEDESİ?”
‘Dede yolun dışında, kurumların olur, başkanların olur, Diyanetin olur da, taliplerin dedesi asla olamaz.’ diyen Öztürk, “Bugün dedeye sorulan soru hangi ocaktansın değil de, kimin dedesisine dönüşmüştür. Temel sorun bu soruda saklıdır. Sahi kimin dedesi?”
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.