PİRHA-Mehmet Turan Dede, HBVAKV İzmir Temsilciler Meclisi’nin düzenlediği Alevi Kurultayı’nda yaptığı konuşmada, “Bu devlet bizi çok iyi tanıyor ama inancımızı tanımıyor, fikrimizi tanımıyor” dedi. “Mesele aslında artık özümüzü tanımak ve özümüzü bilmekten geçiyor” diyen Turan, Şia inancının Alevilik gibi gösterilmesine de sert tepki gösterdi.
Mehmet Turan Dede’nin, HBVAKV İzmir Temsilciler Meclisi’nin düzenlediği Alevi Kurultayı’nda yaptığı konuşma, sosyal medyada büyük yankı yarattı. Turan, “Bu devlet Alevileri o kadar tanıyor ki, hepsine zaten çarpıyı koymuş. Bu devlet bizi çok iyi tanıyor ama inancımızı tanımıyor, fikrimizi tanımıyor ama bizim dostluğumuzu, bizim kardeşliğimizi, bizim birbirimize olan bağlılığımızı tanımıyor. Çünkü onu tanımaya kalkarsa kendine ait pek çok şeyi kaybedecek” dedi.
Turan, “İnancımızdan, inancımız içindeki zalime karşı mazlumun yanında oluşumuzdan, emeğin yanında oluşumuzdan, insanın ve irfanın yanında oluşumuzdan korkuyorlar. Korksunlar. Korkmaya da devam edecekler. O korku onlara yeter. Seyid Rıza’nın dediği gibi “Ben sizin hilelerinizle baş edemedim, bu bana dert oldu ama ben sizin önünüzde boyun eğmiyorum, bu da onlara ders olsun” diye konuştu.
“ÖZÜMÜZÜ TANIMAK ÖZÜMÜZÜ BİLMEKTEN GEÇİYOR”
“Mesele aslında artık özümüzü tanımak ve özümüzü bilmekten geçiyor” diyen Turan, semah ile ilgili şöyle konuştu.
“Bütün evren semah döner, aşkından güneşler yanar, aslına ermektir hüner, beş vakitle avunmayız” derken biz bunu sadece dinliyoruz. Ama ne diyor içinde? Bakın, bütün evren semah döner, bütün evren semah dönüyor mu canlar? Dönüyor. Bütün evren semah dönüyor, bunu ilkokulda öğrettiler bize. Ne dediler? Dünya kendi etrafında dönüyor. Dünyanın etrafında ay dönüyor. Dünya, kendi içinde bulunduğu güneş sisteminin etrafında dönüyor diğer arkadaşlarıyla, dokuz tane gezegeniyle beraber. Şimdi dokuz tane gezegen var, arkasından güneş var, arkasından ay var, arkasından alem ve insan var, ediyor mu on iki? İşte bizim 12 irfanımız orada gizli. Bizim 12 ışkımız orada gizli. Bunu kimliklere ve kişiliklere dökmüşler.”
“1400 SENEDİR YANDIK YAKILDIK”
Mehmet Turan, Şia anlayışını Alevilik gibi görenlere de sert tepki gösterdi.
“Aleviliği başka şeylerin içinde aratmaya çalışanlara şunu söylemediğimiz sürece hala bizi arama kapısına götürecekler. İslam Aleviliğin neresinde? Hıristiyanlık Aleviliğin neresinde? Musevilik Aleviliğin neresinde? Hak Aleviliğin neresinde?” diyen Mehmet Turan Dede, “Onlar bizim içimizde yerini arasınlar. Binlerce yıl geçmişten gelen Sıdkı Baba’nın dediği gibi “14 bin yıl gezdim pervanelikte, Sıdkı ismini buldum divanelikte, aşk meyini içtim mestanelikte, kırkların ceminde dar’a düş oldum” ifadelerini kullandı.
Dede Mehmet Turan, Aleviliğin 12 bin yıl önce var olduğunu belirterek, “Biz hala şurada mıyız burada mıyız. 1400 senedir yandık yakıldık. 1400 sene şurada daha ufak bir süre. 14 bin yıl var geride. Canlar biz bunları düşünmüyor, sadece ve sadece bize aktarılan, bize aktarılmaya çalışılan ve bize lanse edilmeye çalışılan, açık söylüyorum Şia anlayışını Alevilik gibi görüyoruz” şeklinde konuştu.
“DİN TÜCCARLIĞI YAPANLARIN ARKASINDAN GİDİYORUZ”
Turan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şia anlayışı kendisine özgü bir inancın adıdır. İbadeti camidedir. İbadetin içinde kendisine özgü ibadet şekilleri vardır, bizler gibi ne cem yapar, ne muhabbet tutar. Diğer Alevi İslam diye adlandırılan bize atfedilen konuya baktığımızda bizim müslüman anlayışıyla ne alakamız var? Bizim sazımız camiye giriyor mu? Semahımız camiye giriyor mu? O ibadetin içinde, o Kuran’ın içinde sazımız, sözümüz, kelamımız, semahımız,var mı? Yok. O halde biz kendimizi kendimizle arayacağız. İşte hünkarın kelamı burada çok önemli. Ne diyordu? O altın sözlere baktığınız zaman başta yazan bir şey vardı, nedir o? “Ara, bul.” Eyvallah. “Ara, bul” diyor sana ve sen soruyorsun, “Neyi arayacağım, neyi bulacağım?” “Hak ve hakikati” diyor. “Nerede arayacağım, nerede bulacağım” dediğin zaman da hemen yanıtını veriyor “Hararet nardadır, sacda değildir, keramet baştadır, tacda değildir, her ne arar isen kendinde ara yani hakkı arar isen kendinde ara, Kudüs’te Mekke’de Hac’da değildir” diyor daha ne desin? Ama biz buna kulak vermiyoruz biliyor musunuz? Biz buna kulak vermiyoruz, anlamadığımız dilde bize din tüccarlığı yapanların arkasından “ya ne kadar güzel, faydalı oldu” diye onların peşinden gitmeye kalkıyoruz ve cemevlerimize ne yazık ki Kuran kursları açtırıyorlar, eyvallah diyoruz.”
“ALEVİLİĞE EN BÜYÜK ASİMİLASYONU KENDİMİZ YAPIYORUZ”
Hünkar Hacıbektaş Veli’nin, okunacak en büyük kitabın insan olduğu sözünü hatırlatan Turan, “Kuran bir inancın kitabı, başım üstüne, Tevrat bir inancın kitabı, başım üstüne, İncil bir inancın kitabı, başım üstüne ama benim de kitabım var. Benim kitabım ne, bizim kitabımız ne? Hünkar dememiş mi ‘Okunacak en büyük kitap insandır’ İşte buradan yola çıkmadığımız sürece, başka inançları kendi içimizde kendimize inanç gibi gördüğümüz sürece Aleviliğe en büyük asimilasyonu kendimiz yapıyoruz. Bunu kesinlikle kabul etmememiz lazım” dedi.
“ALEVİLİKTE BAYRAM CEMİ YOK, NEREDEN ÇIKARIYORSUNUZ?”
“Alevilerin tarih boyunca katledildiğini ifade eden Turan, “Biz hiçbir zaman yakılsak da yıkılsak da yüzülsek de asılsak da kesilsek de “dönen dönsün ben dönmezem yolumdan” diyen o güzel anlayışa sahip olmaya devam ettik” diyerek şöyle devam etti:
“Ama şu çok önemliydi, bizi asimile edenlerin asimile etmeye çalıştığı kimlikler sonradan fikirlere dönüştü, düşüncelerimizi asimile etmeye, yolumuzun felsefesini asimile etmeye çalıştılar. Düşünebiliyor musunuz, siz hiç bayram cemi diye bir cem duydunuz mu? Bayram günlerinde ki dini bayram dediğimiz ramazan ve kurban bayramında sabahın bilmem kaçında insanların kaldırılıp evlerinden cemevlerine getirilip, bayram cemi yapacağız diye. Efendim bunu yapmazsak onlar bayram namazına gidiyorlar. Ya giderse gitsin. Aklı oradaysa gitsin. Ama sen oraya bayram cemi altında o anlayışı kutsayan, daha doğrusu onu kutsayan bir anlayışı getirme. Neden getirme? Ramazan Bayramı diye bir bayram bizde var mı canlar? Yok. Kurban Bayramı diye bir bayram bizde var mı? O da yok aslında, kanın bayramı olmaz. Kanın bayramı olmaz, hayvanların canına kıyarak bayram edenler, fakir kusura bakmasın öyle bir ibadete katılmam. Düşünebiliyor musunuz, binlerce canlının kanına giriyorsun, arkasından da bayram diyorsun. Şimdi bakın, çok önemli bir örnek.
“BİZİM YOLUMUZDA KURBAN İNSANIN KENDİSİDİR”
Mehmet Turan Dede, “Bizim yolumuzda kurban insanın kendisidir. İnsanın kendisini kurban görmeyen bir anlayış Alevi anlayışı olamaz. Eğer sen özündeki kini, kibri, kötülüğü, insana yaraşmayan tavrı, davranışı kesip atamıyorsan, bir değil bin tane kurban kessen ne halka mal olur ne de hakka mal olur. Olmaz. Kurban sensin. Biz ikrarda ne diyoruz meydana çıktığımızda? El pençe meydanda duruyoruz ve diyoruz ki “Canımız kurban, tenimiz tercüman” diyoruz. Bunu diyebilirsen bu meydanın sahibi olursun, bunu söyleyebiliyorsan bu ikrarın sahibi olursun. Bizi bizden ayırmaya çalışanlara tekrar tekrar söylüyorum bunu her yerde ne kadar güzel söyledi biliyor musunuz? “Kendimize olan güvensizliğimiz bizden olanlara güvenmemizi engelliyor. Gerçeği kendi dışımızda aradığımızdan hem gerçeğe hem kendimize yabancılaşıyoruz. Anladıysanız bütün sır burada gizli. Hakikaten gerçeği kendi dışımızda aradığımız için gerçeğe ve kendimize yabancılaşmış haldeyiz dostlar biliyor musunuz?” diye konuştu.
(HABER MERKEZİ)
Arkadaşlar, siz kimsiniz, Alevilikten, özden anladığınız ne ama bilgi tabanınızın sıfır düzeyinde seyrettiği her arkeolojik kazıya “Evreka” diye seğirtmenizden belli. Yazık. Sıdkı Baba 14000 yılı tek tek saymış mı? Batıni yorum sözlere sığar mı? Kadim yılla mı sınırlıdır. Körlerin fili tutuğu yerden tanımlaması gibi, zahiri anlayışlar ile Alevilik mi sürülür. Ki sizler yol önderisiniz. Daha 60-70 yılı, 500 yıl-1000 yıl öncesini bilmiyorsunuz ama daha o buluntulara ulaşan bilim adamlarının bile sadece farklı görüşlerini söylediği yere siz de derhal Aleviliği koyuyor iseniz biraz durun düşünün. Yazıktır…