PİRHA-Tunceli Cemevi Başkanı’nın Diyanet İşleri Başkanı’ndan imam hatip ve ilahiyat mezunu iki dedenin cemevine atanmasını talep etmesine olan tepkilerini dile getiren Cemal Abdal Ocağı dedelerinden Hasan Doğan, “Eğer sen Diyanet’in hocalarını veyahut da Diyanete bağlı çalışan imam-dedeleri oraya atadığın an devlet seni her türlü kontrol altına almış demektir” dedi.
Geçtiğimiz ay Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş Tunceli Cemevi’ni ziyaret etmişti. Cemevinde yapılan görüşmelerde Erbaş’tan Kur’an-ı Kerim istenmesi ile imam hatip ve ilahiyat mezunu iki dedenin cemevine atanmasının talep edilmesi Alevi kamuoyunda ciddi tepkilere yol açmıştı. Cemal Abdal Ocağı dedelerinden Hasan Doğan da konuyla ilgili tepkilerini PİRHA ile paylaştı.
CEMEVİ DEĞİL MİNARESİZ CAMİ
Dersim’in ocakların merkezi olması hasebiyle Alevi topluluklarının hassasiyetle yaklaştığı özel bir bölge olduğuna dikkat çeken Doğan, Tunceli Cemevi’nin ise uzun yıllardır Alevi toplumu içerisinde tartışmalara konu olan bir mekan olduğunu ve oranın cemevi olmaktan çıkıp minaresiz bir cami olduğunu kaydetti. Tunceli Cemevi’nin daha önceki skandallarına değinen Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Oradaki imam-dedelerin Diyanet İşleri Başkanlığı’nı ağırlaması, devletin diğer yetkili mercilerini oraya toplaması, kimine Zülfikar kılıcı vermesi Alevi toplulukları içerisinde kabul edilecek bir durum değil. Kaldı ki o dedelerimizin önceki 30 yıllık tarihsel süreçleri incelendiğinde Diyanet’in cami-cemevi projelerine taraf olan bir durumla karşı karşıyayız. Aslında Alevi toplulukları bu düşüncede olan bu imam-dedeleri suçüstü yakaladı. Tuzluçayır örneğinde olduğu gibi.”
“CEMEVİNE DEDE ATANDIĞI AN DEVLET SENİ HER TÜRLÜ KONTROL ALTINA ALMIŞTIR”
Cemevlerine imam-dedelerin ya da hocaların atanmasının Alevi toplumu tarafından kabul edilemez olduğunu ifade eden Doğan, “Eğer sen Diyanet’in hocalarını veyahut da Diyanet’e bağlı çalışan imam-dedeleri oraya atadığın an devlet seni her türlü kontrol altına almış demektir” dedi. Alevi toplumunun yüzyıllardır kendi iç hukuklarını sürekli çalıştırdığını ancak 50, 60 yıllık bir tarihsel süreçte zayıfladığını belirten Doğan, bu inancın hiçbir zaman kopmayacağını, yolun sahiplerinin inançlarına sahip çıkacaklarını dile getirdi.
“ALEVİ KAVRAMLARI KUR’ANDA KARŞILIK BULMUYOR”
“Aleviler İslam değildir hiçbir zaman. İslamın temel kuralları vardır 5 kuralı vardır. İslama inanan insanlar bu 5 temel kuralı kabul etmişlerdir. Ama Alevi toplulukları hiçbir zaman bu 5 temel kuralın hiçbirini içselleştirmediler bugüne kadar” diyen Doğan, Alevilerin kendilerini pir, rehber, mürşit, musahip, 4 kapı 40 makam kavramları üzerinden var ettiklerini ve bu pir, rehber, mürşit, musahip, 4 kapı 40 makam gibi kavramların Kur’an’ın hiçbir ayetinde karşılığını bulamadığını kaydetti. Doğan, Diyanet’ten cemevine dede atanmasını isteyen dedeye şöyle seslendi:
“Nesimi baba zamanında söylüyor ki ‘Al seccadeni eline Yezid var git mescidinin yoluna. Pir kapısı benim kabemdir, kıblegahımdır kime ne.’ Ta 800- 850 yıllarında bize bu yolu gösteren ulularımız. O zamandan bu yana biz o seccadeyi almadık destimize bundan sonra da almayacağımızı düşünüyorum.”
“İNANCIMIZIN İÇİNE NİFAK SOKMASINLAR”
Doğan, Kur’an’dan bahseden dedelere de şunları söyledi:
“İslamın her aşamasında Diyanet müftülüğünü yapan özellikle Anadolu topraklarında Diyanet İşleri Başkanlığı bittikten sonra bir tane Kur’an mealini yazıp millete dağıttılar. Peki Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin aklına gelmedi mi bir Kur’an meali yazmak. Bütün deyişlerini, erkanlarını Türkçe söylediği halde. Pir Sultan’ın, Abdal Musa’nın, Cemal Abdal’ın aklına gelmedi mi? Bunlar okur yazarsız mıydı. Bunlar bilmiyorlar mıydı? Bilimle uğraşırken bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır diyen bir pirin Kur’an’dan haberi yok muydu ki alsın bize referans olarak göstersin. Hatta daha da ileri gideyim Hünkar Hacı Bektaş Veli o tarihlerde istemiş olsaydı bırakın camiye, Alevileri havraya bile sokardı inançsal açıdan. Hünkar Hacı Bektaş Veli eğer böyle bir yolu bize göstermemişse burada bir bit yeniği vardır. Türk İslam sentezcilerini bir kez daha uyarıyorum buradan. Asla inancımızın içerisine çomak sokmasınlar ve içine girmesinler. Özü neyse özüne uygun davranmalarını talep ediyorum.”
“HER GELEN DEDE MUHAKKAK SORGUDAN SORUŞTURMADAN GEÇİRİLMELİ”
Her ağacın kurdunun içinde olduğunu vurgulayan Doğan, inançsal açıdan bu kurtları temizleyeceklerini ifade etti. Günümüz koşullarında ocakların, Hünkarın postnişinin ve dergahların birleşmesiyle kurulan Alevi Bektaşi İnanç Kurulu’nun bunların üstesinden gelebileceğini düşündüğünü söyleyen Doğan, “Yeter ki aklı selim ve doğru sözden vazgeçmeyen dedeleri bir araya getirip onlarla beraber yolumuza, erkanımıza devam etmenin yolu açılsın” dedi.
Yönetsel anlamda cemevlerine ciddi görevler düştüğünü kaydeden Doğan, “Her gelen dede muhakkak sorgudan soruşturmadan geçirilmeli. İmam-dede olup olmadığı araştırılarak cemevlerimizde hizmet gördürülmelidir. Sürekli ben Alevi canlarımıza söylüyorum. Diz çökmeyiz biz imam dedelerin önünde. Onun için ocaklardan gelen dedeler dergahlardan gelen Bektaşi babalarıyla beraber biz bu yolu bir düzlüğe çıkaracağımıza inanıyorum.” şeklinde konuştu.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.