Alevi Haber Ajansi

DBP Eş Genel Başkanı Uçar: Suriye’de otoriter rejim olacaksa, direniş de olur-VİDEO

PİRHA-Suriye topraklarında çoğulcu bir yapının olduğunu belirten DBP Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, “Bugün Alevilerin ve Hristiyanların inançlarından dolayı katliamlarla baş başa bırakılması söz konusu. Bu coğrafyada halklar eğer kendi kimlikleriyle yaşayamayacaksa, yeni bir otoriter rejimle devam edilecekse buna karşı elbette demokratik direnişler olacaktır” dedi.

Suriye’de Beşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından ülkedeki kontrolü ele geçiren Hey’etu Tahrîri’ş-Şâm (HTŞ) şeriatçı örgütün Alevi, Hristiyan, Ezidi gibi farklı inançlara mensup halklara düşmanlığı ve saldırı girişimleri büyük endişe yaratıyor.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ile Suriye’de yaşanan değişime, azınlıklara yönelik baskılar ve Alevilere yönelik katliamlara ilişkin konuştuk.

“SURİYE’DE YENİ YÖNETİM DEMOKRATİKLEŞMEYİ KARŞILAYAMADI”

PİRHA: Suriye’de rejimde bir “değişim” yaşandı. Bu değişimi nasıl okuyorsunuz?

ÇİĞDEM KILIÇGÜN UÇAR: 8 Aralık’tan beri Suriye’de çok hızlı gelişmeler yaşanıyor. Hem bölgesel hem de uluslararası güçlerin yol verdiği Colani’nin öncülüğünde geçici yönetim var. Suriye otoriter bir rejimin baskısından bu döneme girmiş oldu. Dolayısıyla halkın tercihi yeni dönemde demokratikleşmenin daha ön planda olması ancak gördüğümüz kadarıyla Colani’ye devredilen yeni yönetimin bunları çok karşılamadığı doğrultusunda. Adalet Bakanı olan Şadi El Veysi’nin İdlip’te 2 kadının infazının onayını veren ve gerçekleştiren bir kişi. Ancak bu hem HTŞ hem de geçici yönetim tarafından savunulan bir durum oldu.

Zenûbiya Kadın Topluluğu, Suriye’de kadın mücadelesi açısında çok önemli bir yerde duruyor. Yeni eğitim müfredatı tartışmalarında, sokağa çıkarak hem mezhepçiliği besleyenlere, hem de kadın haklarının gelişimini engelleyenlere karşı daha demokratik bir eğitim müfredatı talebiyle bir çıkışları oldu. Geçici yönetimin kadınların özgürlüğü noktasında durduğu yer, demokratik anlamda nerede durduklarının da göstergesi olacaktır.

“ROJAVA, SURİYE’DE EZİLEN BÜTÜN HALKLAR AÇISINDA ÖZ SAVUNMA MODELİDİR”

-Özellikle Kürtler, Aleviler, Durziler ve Hristiyanlar baskı altına alınmaya çalışılıyor. Alevilere katliam uygulanıyor? Tüm bunlar yaşanırken Suriye’yi ve Ortadoğu’yu ne bekliyor?

2011 yılından bu yana Suriye’de yeni bir rejimin inşası söz konusu. İki tane model söz konusu. Bir tanesi halkın kendi emeğiyle var ettiği Rojava modeli diğeri ise hem bölgesel hem de uluslararası güçler kendilerini tehdit etmeyecek bir modelle yol almak istiyorlar. Bunu da yeni dönemde Colani yönetiminde buldular. Suriye’nin çoğulcu yapısında Rojava modeli daha güçlü bir cevaptır. Rojava modelinin temelinde yatan şey ise demokratik ulus. Bu durum Suriye için kıymetli çünkü Suriye’de Alevilerin, Dürzilerin, Türkmenlerin, Kürtlerin ve Arapların yaşadığı çoğulcu bir yapı var. Bu coğrafyada halklar eğer kendi kimlikleriyle yaşayamayacaksa yeni bir otoriter rejimle devam edeceklerse buna karşı elbette demokratik direnişler olacaktır.

Rojava’da bütün farklılıklar bir arada yaşayabiliyor. Rojava modeli, 2011 yılında açığa çıkan değişim tsunamisinde ayakta kalan tek güç olarak karşımızda duruyor. Ortadoğu’da ortaya çıkan tablo bir değişimi zorluyor ancak bu değişimin nasıl bir değişim olacağı konusunda bir fikriyata ihtiyaç var. Rojava, Suriye’de ezilen bütün halklar açısından da bir öz savunma modelidir ve bugün herkes bu öz savunmaya ihtiyaç duyuyor. Bir halk kendi inancı ve kimliğiyle yaşayabilecekse dönüp bakabileceği Rojava modeli olmalıdır. Bugün Alevilerin ve Hristiyanların inançlarından dolayı katliamlarla baş başa bırakılması söz konusu.

“ALEVİLERİN VE HRİSTİYANLARIN, ROJAVA’DAKİ GİBİ BİR ÖRGÜTLENME MODELİ YARATMALARI GEREKİYOR”

-Suriye’de süren Alevi katliamının yansımaları Türkiye’de de hissedilir hale geldi. Aleviler Suriye’deki rejim değişikliği sonrası daha fazla nefret diline maruz kalmış durumda. Bu tesadüf müdür? Buna karşı ne yapılmalı?

Türkiye’deki iktidarın Suriye’de oluşturulan yeni yönetimde önemli bir rolü olduğunu biliyoruz. Türkiye kendi tekçi anlayışının Suriye’de de hayat bulması için ciddi bir çaba içerisinde. O yüzden Türkiye Alevi katliamlarında tarih sayfasında kara bir yerde duruyor. Bu nedenle bu modelin orada hayat bulması herkes için ciddi bir tehdit olarak karşımızda duruyor. Bugün Alevilerin ve Hristiyanların kendilerine dayatılan sistem karşısında Rojava modeline yüzlerini dönüp oradaki örgütlenme modeli gibi bir örgütlenme modeli yaratmaları gerekiyor. Alevi katliamı bir yerde yaşandığında bu durum dalga dalga diğer ülkelere de sirayet ediyor. Bu bazen sözlü bazen de fiziki saldırıya dönüşebiliyor.

Türkiye’de yaşayan Aleviler ve Kürtler olarak gözümüz Suriye’de yaşayan ezilen halkların mücadelesinden yana tavrımız çok net. O yüzden Suriye’deki halklar ve inançlar örgütlenerek otoriter rejim karşısında hem kendilerini savunabilecekleri hem de gelecekte nasıl bir modelde yaşayabileceklerine dair de cevap olacaklarından eminiz.

Nuray ATMACA/PİRHA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak