Danıştay 13. Dairesi Alevi toplumunun ibadethane merkezleri olan ve AHİM kararlarıyla tescillenen Cemevlerine ilişkin önemli bir karara imza attı.
Danıştay 13. Dairesi Alevi toplumunun ibadethane merkezleri olan ve AHİM kararlarıyla tescillenen Cemevlerine ilişkin önemli bir karara imza attı.
Yurt Gazetesi’nde yer alan habere göre Danıştay, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın elektrik giderlerinin Diyanet bütçesinden karşılanmasına yönelik yerel mahkemenin verdiği kararı onadı.
Dava sürecinde Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın “Aleviliğin ibadethane yeri olan cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ve giderlerinin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesinden karşılanması” istemiyle dava açıldı.
Açılan davada İstanbul 6. İdare Mahkemesi Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın talebini yerinde bularak Cemevlerinde ibadet yapıldığını belirterek elektrik giderlerinin Diyanet bütçesinden karşılanmasına karar verdi.
İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin bu kararına Esenyurt Kaymakamlığı’ndan itiraz geldi. Kaymakamlık, “Aleviliğin İslam dini açısından bir zenginlik ve tasavvuf meselesi olduğu, farklı bir din olarak nitelendirilemeyeceği, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cami ve mescit dışında bir yeri ibadethane olarak kabul etme yetkisinin bulunmadığı, elektrik giderlerinin karşılanamayacağını ileri sürerek, kararın bozulması istemiyle konuyu Danıştay’a taşıdı.
Dosyayı görüşen Danıştay 13. Dairesi, kaymakamlığın talebini reddederek, oy çokluğuyla yerel mahkemenin kararını onadı.
Danıştay, kararında AİHM içtihatlarına vurgu yaptı. İnsan hakları ve inanç özgürlüğü uyarısında bulunan Danıştay, kararında şu ifadelere yer verdi:
“1982 Anayasası, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile yüksek mahkeme kararları ve ilgili mevzuatın bir bütün olarak incelenmesinden: herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, herkesin düşünme, vicdan ve din hürriyetine sahip olduğu, bu hakkın, din veya kanaat değiştirme hürriyetini ve alenen veya hususi tarzda ibadet ve ayin veya öğretimini yapmak suretiyle Devlet organları ve idare makamlarının, bütün işlemlerinde, kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmesi gerektiğini, ayrımcılığın yasaklandığı, toplumun ibadetine açılmış ve ücretsiz girilen ibadethanelere ilişkin aydınlatma giderlerinin, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesine konulacak ödenekten karşılanacağı sonucuna varıldığı, tesis edilen dava konusu 18.05.2015 tarih ve 2015/331 sayılı işlemde, hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş”
Kararda ayrıca, söz konusu Cemevi için ücretsiz ibadet verdiği ve kamuya açık yer olduğu ifadelerine verildi.
Danıştay kararında ibadethane yerleri ve giderleri konusunda Bakanlar Kurulu kararında bir bağlayıcılığı olmadığına dikkat çekerek yasaların önceliğine hükmetti.
AİHM KARARI HALEN UYGULANMIYOR
Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Cemevlerinin Türkiye’de resmen ibadethane olarak tanınması kararı halen uygulanmıyor. Bağlayıcılığı olan karara ilişkin Alevi kurumları ve dönemin Başbakanı olan Ahmet Davutoğlu ile görüşmeler gerçekleştirildi.
Hükümet tarafından Alevi kurumlarına verilen sözler ve AİHM kararına rağmen hiçbir adım atılmadı. Aradan geçen bunca zamana rağmen Türkiye’de cemevlerinin resmi ibadethane sayılması konusunda hukuki olarak hiçbir eylemde bulunulmadı. AİHM kararında Türkiye’de Alevilerin din özgürlüğü haklarının ihlal edildiğine ve kendilerine dini planda ayrımcılık yapıldığına dikkat çekilmişti.
Alevi Vakıfları Federasyonu Genel Başkanı Remzi Akbulut, konuyla ilgili olarak “Karar Alevi toplumu için sevindirici bir o kadar da üzücüdür. Gördüğümüz kadar kararın temel dayanağı AİHM de kazanılan davalar dayanak olarak verilmiştir. Hukuktaki alt üst hiyerarşik sistem de göz önünde bulundurulmuştur. AİHM kararlarının Bakanlar Kurulu kararı üzerinde olduğuna da vurgu yapılmıştır. Bu karar bir kez daha şunu göstermiştir; Cemevleri Alevi toplumunun inanç merkezi, ibadetleri de cemdir. Ne yazık ki bugüne kadar inançları konusunda ötekileştirilmişlerdir. Vergileri alınırken eşit yurttaş, askere alınırken eşit yurttaş, ama inançları konusunda elektrik, su, ısınma, soğutma, Cemevlerine verilen hizmetler karşılığı bir çaba sarfedilmiştir. Din ve vicdan özgürlüğü göz önünde bulundurulmamıştır.” dedi.
‘EMSAL KARAR’
Danıştay kararını hukuksal açıdan yorumlayan Avukat Mustafa Karakaş, davacı olan yerel kamu idaresinin karara saygı duyması gerektiğine vurgu yaptı. Söz konusu kararın emsal olduğuna dikkat çeken Karakaş; “Bu karar AİHM ve Anayasa amir hükümlerine getirilen özgürlükçü bir yaklaşım. Önemli olan bundan sonra yerel kamu idaresinin tavrı ve yaklaşımıdır. Kararın bağlayıcılığı ve hukuki zorunluluğu var. Bunun acilen yerine getirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Yoruma kapalı.