PİRHA- Demokratik Alevi Dernekleri (DAD), Kobane Davası’nda verilen karara, “Bu cezalar, Türkiye’deki sol, sosyalist, muhalif kesimlerin Kürtlerle birlikte yaşama istemlerine verilen cezadır. Bu davayı ve siyasetçilere verilen cezaları hukuki-vicdani değil, Şengal ve Kobane saldırılarının devamı ve IŞİD’e verilmiş açık bir destek olarak görüyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.
Dava kapsamında HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş’a 42 yıl Figen Yüksekdağ’a 30 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Tutsak bulunan 5 siyasetçi hakkında tahliye kararı, 12 kişi hakkında beraat verildi. Dava kapsamında 13 kişinin tutukluluğunun devamına karar verilirken siyasetçilere yüzlerce yıllık cezalar verildi.
Açıklamada, Kürt halkının yaşamına ve yaşam alanlarına yöneltilen soykırım ve işgal saldırıları karşısında, HDP’nin Kobane halkının direnişini sahiplenme çağrısının tamamen meşru olduğu vurgulanarak, IŞİD çetelerine yenilgi yaşatan ve insanlığa rahat bir nefes aldıran Kobane direnişini sahiplenmenin asla suç olamayacağı ifade edildi.
SURİYE HALKLARINA, ŞENGAL VE KOBANE’YE IŞİD SALDIRILARI
Demokratik Alevi Dernekleri Genel Merkezi’nin açıklaması şöyle:
“Bilindiği gibi emperyalist hegemon güçler ve bölgesel tahakkümcü devletler tarafından 2011 yılında Suriye’de bir iç savaş başlatılmış, on binlerce katil dünyanın dört bir yanından derlenerek bu ülkeye sokulmuş, eğitilerek silahlandırılmış, El Nusra ve IŞİD başta olmak üzere onlarca siyasal İslamcı terör örgütleri kurdurulmuş ve Suriye halkları sayısız katliamlara tabi tutulmuştu.
“IŞİD BAYRAKTARLIĞINDA TOPLANAN TEÖRÖR ÖRGÜTLERİ SOYKIRIM BAŞLATMIŞTI”
Orta Doğu üzerinde hesapları olan tüm hegemon merkezler gizli ya da açık biçimde bu katil sürülerini destekleyerek katliam ve soykırımların doğrudan ortağı olmuştur. Kısa sürede Suriye ve Irak’ta geniş alanları denetime alan bu caniler 2014’de Şengal’e yönelerek Ezidi Kürtleri soykırımdan geçirmiş, binlerce kadın ve çocuğu da köleleştirerek köle pazarlarında satışa çıkarmıştı. Bu tekçi, cinsiyetçi, eril ve katliamcı güruha karşı, “Jin Jiyan Azadî” perspektifini esas alarak direnen kadın canların direnişi zamanda ve mekanda iz bırakmıştır.
IŞİD bayraktarlığında toparlanan bu terör örgütleri ne hikmetse bir kez daha öncelikli hedef olarak mazlum Kürt halkını seçmiş, Şengal’in ardından yine 2014’de Kobane’ye yönelerek yeni bir soykırım saldırısı başlatmışlardı.
“KOBANE DİRENİŞİNİ SAHİPLENMEK ASLA SUÇ OLAMAZ”
Kürt halkının yaşamına ve yaşam alanlarına yöneltilen soykırım ve işgal saldırıları karşısında, Kobane halkının gösterdiği direniş ve Kürt halkının dünyanın her yerinde dostlarıyla birlikte sergilediği dayanışma örneklerinin yanında, demokratik siyaset alanında HDP’nin bu direniş hattını sahiplenme çağrısı yapması da tamamen meşrudur. Savaş istemeyenlerin, bu topraklarda farklı etnik yapıların, kültürlerin, İnançların, kimliklerin rızalıkla, birlikte yaşam hakkını savunanların demokratik olan protesto hakkıdır. Önünde kimsenin duramadığı insanlık düşmanı IŞİD çetelerine yenilgi yaşatan ve insanlığa rahat bir nefes aldıran Kobanê direnişini sahiplenmek asla suç olamaz. Dünya halkları bu önemi bildiği için 1 Kasım gününü Dünya Kobanê günü ilan ettiğini unutmamalıyız.
“DEMOKRASİ GÜÇLERİNE VERİLEN CEZADIR”
2014’den itibaren başlatılan davalar silsilesinin birleştirildiği Kobane davası hukuki değil tamamen siyasi bir davadır. Bu davayla HDP Eş Genel Başkanları ve onlarca siyasetçi tutuklanmış, AHİM ’in tahliye kararları uygulanmamış, 16 Mayıs 2024’de açıklanan karar davasıyla da demokratik siyaset yapmakta olan Kürt ve devrimci siyasetçilere yüzlerce yılı bulan cezalar verilmiştir. Bu cezalar, Türkiye’de ki sol, sosyalist, muhalif kesimlerin Kürtlerle birlikte yaşama istemlerine verilen cezadır. Uluslararası paramiliter güçlerin denetiminde olan IŞİD ve benzeri örgütlerin katliamlarını protesto edenlere verilen cezadır. Türkiye’de demokratik cumhuriyet için siyasetin toplumsallaşmasını savunan demokrasi güçlerine verilen cezadır. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunanlara verilen cezadır. Kobane davası, DAİŞ çetelerine ve onların savunucusu olan güçlere karşı, halkların ikrarlı birliğinin savunulduğu davadır. Verilen cezalar Söz konusu Kürtler olunca, sol, sosyalist, muhalif güçlerin birlikte mücadelede etmesini engellemeye yönelik bir anlayışın sonucudur.
“CEZALAR, İŞİD’E VERİLMİŞ AÇIK DESTEKTİR”
Bizler biliyoruz ki, DAİŞ başarılı olsaydı öncelikle Kürtler ve Alevilere yönelik katliamlar yapacaktı. Emevi İslam anlayışının devriye hali olan DAİŞ ve destekçilerinin yenilgiye uğraması bir çok kitlesel katliamın engellenmesi anlamına geliyor.
Biz Aleviler olarak Kobanê davasını ve siyasetçilere verilen cezaları halklarımızın rızalı ve ikrarlı birliğine, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ülke özlemine vurulmuş bir darbe olarak görüyor, bu davayı ve siyasetçilere verilen cezaları ret ediyoruz.
Bu davayı ve siyasetçilere verilen cezaları hukuki-vicdani değil, Şengal ve Kobane saldırılarının devamı ve IŞİD’e verilmiş açık bir destek olarak görüyoruz. Bu dava ve kararlar, halklarımızın ve ahlaki-insani kaygı taşıyan tüm insanlığın vicdanında en başından beri mahkûm olmuştur. Dava derhal kaldırılmalı ve siyasetçiler tahliye edilmeli, bir hakikat komisyonu kurularak bu sürecin gerçekleri ve hukuksuzlukları açığa çıkarılmalıdır.”
PİRHA/İSTANBUL
İLGİLİ HABERLER
Kobane Davası’nda ceza yağdı: Demirtaş’a 42, Yüksekdağ’a 30 yıl hapis cezası!
Yoruma kapalı.