Alevi Haber Ajansi

DAD Genel Sekreteri Benler: Dersim, dışarıdan giydirilmek istenen gömlekleri hep yırtıp atmıştır-VİDEO

PİRHA- DAD Genel Sekreteri Asil Benler, resmi ideolojinin ‘Horasan’ teziyle tüm Alevi süreklerini ‘Türkleştirme-Sünnileştirme’ çabası güttüğünü söyledi. Dersim’in inançsal ve ulusal değerlerinin hedefte olduğunu belirten Benler, “Dersim; tarihsel, kültürel, toplumsal ve bunlarla birleşik olarak mekânsal bağlamda bir mahlasa sahiptir. Bunlar; Harde Dewreş, Axa Pîroz, Jar û Diyar ve Kirmancîye’dir. Dersim’in başka bir tanıma ihtiyacı yoktur. Dersim, dışarıdan giydirilmek istenen gömlekleri her zaman yırtıp atmıştır” dedi.

AKP hükümetinin eliyle devletin Dersim’deki asimilasyon faaliyetleri çeşitli yöntemlerle sürüyor. Tunceli Valiliği’nin koordinasyonuyla, Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ve Munzur Üniversitesi işbirliğiyle, 16-17 Ekim 2024 tarihlerinde Munzur Üniversitesi’nde “Anadolu’nun Horasan’ı Tunceli Sempozyumu” gerçekleşecek.

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Sekreteri Asil Benler, AKP’nin yapacağı sempozyumu PİRHA’ya değerlendirdi.

Söz konusu sempozyumun Dersim’e yönelik sistematik şekilde sürdürülen asimilasyon politikalarının devamı olduğuna işaret eden Asil Benler, “Dersim’e yönelik Türk-İslam sentezi bağlamında yürütülen asimilasyon politikaları söz konusu. Bu anlamda Türklüğü ve İslam’ı medeniyeti taşıyan kimlikler olarak gösterip Dersim’in taşıdığı Kürtlük ve Alevilik kimliklerini değersizleştiren, ilkel bir anlamda ele alan ve Dersimlilerin bu kimliklerden kaçarak ‘medeniyet’ diye adres gösterilen kimliklere koşar adım giderek oto asimilasyon dediğimiz sürece zihinsel olarak hazır hale getirilmesi hedeflenmekte” diye belirtti.

“‘MEDENİYET’ VURGUSU DERSİM TERTELESİ’NDE YAPILAN KIYIMLARI MEŞRULAŞTIRMAKTIR”

Diyanet İşleri Başkanı’nın Dersim’deki cami açılışında, ‘‘Şehirlerin medenileşmesinde en büyük pay camilerindir’ sözlerini hatırlatan Benler, Dersim Tertelesi’ne giden süreçteki ‘medeniyet’ vurgusuna da ayrıca değindi.
Benler “Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, Diyanet, Valilik ve Munzur Üniversitesi paralelinde gelişen asimilasyon politikalarına hız verilmiş durumda. Diyanet İşleri Başkanı son dönemde Dersim’de yaptığı cami açılışında, ‘Şehirlerin medenileşmesinde en büyük pay camilerindir’ diyerek bir medeniyet vurgusu yaptı. Tertele dönemine gidilen süreçte gerek mecliste gerekse gizli raporlaşmalarda yine benzer bir şekilde medeniyet kavramının Dersim Tertelesi’nde yapılan kıyımları meşrulaştırmak için bir kılıf olarak kullanılmak istendiğini biliyoruz. Diyanet İşleri Başkanı’nın yüzde 90’ından fazlası Alevi olan bir kente cami açma bağlamındaki girişimi, yine medeniyetle süsleyip topluma sunması paralel bir politikanın aralıksız bir şekilde Dersim’e yönelik sürdüğünün göstergesidir” diye konuştu.

“DERSİM’İN TAŞIDIĞI KÜRTLÜK VE ALEVİLİK KİMLİKLERİNİ DEĞERSİZLEŞTİRMEK HEDEFLENİYOR”

Türklük ve İslam kimliklerinin ‘medeniyet’ adresi olarak Dersim’e dayatıldığını ifade eden Benler, “Medeniyet olgusu egemen ve ezilen toplumların  gerek tarihsel gerek güncel olarak karşılaşmalarında şu bağlamda ele alınmıştır: Egemen kimliği, egemen ulusal değerleri, egemen inançları taşıyan ve yerelde karşılaştığı ezilen kimlikleri kendi bünyesinde eriterek yok etmek adına bir çekim gücü olarak ele aldıklarını görmekteyiz. Tertele ve son cami açılışındaki denklemi somutlaştırır isek; Dersim’e yönelik Türk-İslam sentezi bağlamında yürütülen asimilasyon politikaları söz konusu. Bu anlamda Türklük ve İslam’ı medeniyeti taşıyan kimlikler olarak gösterip Dersim’in taşıdığı Kürtlük ve Alevilik kimliklerini değersizleştiren, ilkel anlamda ele alan ve Dersimlilerin bu kimliklerden kaçıp ‘medeniyet’ diye adres gösterilen kimliklere koşar adım giderek otoasimilasyon dediğimiz sürece zihinsel olarak hazır hale getirilmesi hedeflenmekte” dedi.

HORASAN VE AHMET YESEVİ TEZİ ÇARPITMALARI

Benler, Türkleştirme politikasının ‘Horasan’, ‘Ahmet Yesevi’ argümanlarının ciddi çarpıtmalar taşıdığını dile getirdi. Çarpıtmaların tarihsel, inançsal ve etnisite bağlamında ele alındığı söyleyen Asil Benler, şu değerlendirmede bulundu:

“Biz Alevi toplumu olarak tarihteki kırım ve asimilasyon politikalarını değerlendirirken çokça dile getirdiğimiz bir gerçek var. Özellikle Safevi-Osmanlı döneminden bugünkü İran-Türkiye gerçekliğine doğru geldiğimizde İran’ın Türkiye’ye ‘Ya siz bunları Sünnileştirin ya da biz Şiileştirelim’ gibi gizli bir istişare yürüttüğüne dair vurgu var. Bu bir gerçekliğe tekabül ediyor, ama eksik olduğunu da söylemeliyiz.

Türkiye gerçekliğinde resmi ideoloji ürettiği tarih tezi ile bütün Alevileri aynı zamanda Türkleştirme gibi bir politikanın devamlı sürdürücüsü halindedir. Burada kullanılan argümanlardan en bilineni Horasan gerçekliğidir. Aleviliğin çıkış mekanının Horasan olduğu ile bu bölgede hakim etnisitesinin Türklük olduğu ve Aleviliğin mürşidinin ise Ahmet Yesevi olduğu vurgusuyla geliştirilen bir tarih tezi bu. Bu tarih tezi kendi içerisinde ciddi çarpıtmalar barındırmakta. Üç başlıkta bunu vurgulayabiliriz. Birincisi kronolojik olarak, ikincisi inançsal ve üçüncüsü de etnisite bağlamında hatalar barındırmaktadır.

HACI BEKTAŞ VELİ’NİN AHMET YESEVİ’DEN EL ALDIĞI ÇARPITMASI

Birincisini açacak olursak; Ahmet Yesevi’nin Aleviliğin mürşidi olarak kurgulandığı bağlamını şu tezlerle çürütmek çok mümkün. Kurgu, ‘Ahmet Yesevi mürşittir ve onun eğittiği erenler Anadolu’ya gelerek Aleviliği yaydı’ tarzında bir düzlemde gelişiyor. Resmi kaynaklar Hacı Bektaş Veli’nin Ahmet Yesevi’den el aldığını söyler. Ahmet Yesevi’nin ölüm tarihi 1166, Hacı Bektaş Veli’nin doğum tarihi 1209. Bu çarpıtma tarihsel düzlemde bile boşa çıkartılan bir tartışma olmakta.

“AHMET YESEVİ NAKŞİBENDİ ŞEYHİ, HACI BEKTAŞ İSE BATINİ YOL ERENİ”

İkinci düzlem olarak vurguladığımız şey inançsal bir vurguydu. Ahmet Yesevi’nin Alevi olmadığını, mutasavvıf bir Nakşibendi şeyhi olduğunu ufak bir araştırmayla bile çok net görebilmekteyiz. Önemli aydın ve yazarlar bunu belgeleriyle çokça işledi. Hacı Bektaş Veli’nin de Batıni bir Yol ereni olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

HORASAN’IN TÜRKLÜK YURDU OLDUĞU PROPAGANDASI

Üçüncüsü ise Horasan’ın etnisite bağlamında bir Türkistan, Türklük yurdu olarak kurgulandığını görmekteyiz. Çağımızın bilişim çağı olması ve saha araştırması yapan araştırmacı ve tarihçilerin de üretimlerinden kaynaklı bu vurgu boşa çıkarıldı. İnternet ortamında Alevi menşeili Horasan Kürtleri’nin varlığı çok net bir şekilde görmekteyiz. Yine tarihçilerin yaptığı saha çalışmaları önümüzde durmaktadır. Sosyolojik durum aşiretler bağlamında hala devam etmekte. Çemişgezek merkezli bir çok aşiretin 16. Yüzyılda Safeviler döneminde Horasan’a sınır bekçiliği yapmak için gönderildiği ve bir kısmının sonraki tarihsel süreçte Dersim’e geri geldiği, bir kısmının da orada kaldığı ve Dersim’den gitmeyipte o bölgenin yerlisi olan Kürtlerin varlığı da bu araştırmaların bağlamında açığa çıktı. Resmi ideolojinin tarih tezi olarak kurguladığı tüm düzlem ayakları havada kalır bir şekilde boşa çıkarılmıştır.

“AKADEMİSYENLER VE ÜNİVERSİTE ELİYLE BİR DERSİM-KIRIM POLİTİKASI ÜRETİLİYOR”

Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) Genel Sekreteri Asil Benler, ‘Horasan’ argümanının günümüz akademisyenleri ve Munzur Üniversitesi eliyle kullanıldığını dile getirerek, Dersim-kırım denen bir politikanın üretildiğini ifade etti.

Benler, “Bunu tekrar ısıtarak toplumun gündeme getirmelerinin şöyle bir gerçekliği var: Hitler’in Propaganda Bakanı olan Goebbels bunu, ‘Bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince sık söylerseniz insanlar ona inanır’ diyerek vurguluyor. Bu vurguyu esas aldıklarını düşünüyorum. Egemen kurguları aynı düzlemde geliştiği için Horasan çarpıtmasını tekrar tekrar gürültülü bir şekilde, , karşıt bilim üreten üniversiteyi ve bol ünvanlı akademisyenleri arkasına alarak bir gürültü çıkararak Dersim halkının, Rêya Heq süreğini mensup Dersim hinterlandının, buna inanacağını düşündüler. Hatta kendilerine yabancı bir isim takarak daha çok sansasyonel olarak kurgulanıp bir rıza üretimi gelişeceğini düşündüler. Doktor Friç örneği var. Resmi ideolojinin bir yazarı Kürt Alevilerin Türk olduğunu kanıtlamaya dair üretimde bulunup, adını Doktor Friç olarak sunuyor. Günümüzde de akademi dünyasını bu bağlamda kullanma var. Munzur Üniversitesi’nin kurulduğu günden beri resmi ideoloji üretimini bir bilgi iktidarı sağlayarak, Dersim’in asimilasyonunda önemli bir mevzi haline geldiğini ve Dersim-kırım diyebileceğimiz bir politika ürettiğini görmekteyiz” şeklinde konuştu.

DERSİM; HARDE DEWREŞ, AXA PÎROZ, JAR Û DİYAR, KİRMANCÎYEDİR

Dersim’in tarihsel, kültürel, toplumsal ve mekansal olarak kendine özgü tanımları olduğuna vurgu yapan Asil Benler, “Bütün bu tarih çarpıtmasıyla Dersim tarif edilerek, kendisine bir tanım biçilmek istenmekte. Çok net biliyoruz ki Dersim’in kendine özgü tanımları var. Dersim, kendi tarihsel ve sosyolojik seyri bağlamında kendini tanımlamış ve o tanıma göre yaşamak isteyen bir kent. Bunu kabullenmiyorlar, bunu yok etmek istiyorlar, Dersim’i Alevisizleştirmek, Kürtsüzleştirmek hedefiyle. Dersim’in tanımları var dedik. Dersim; tarihsel, kültürel, toplumsal ve bunlarla birleşik olarak mekânsal bağlamda bir mahlasa sahip. Kendi ürettiği mahlasları var Dersim’in. Bunlar; Hardê Dewreş, Axa Pîroz, Jar û Diyar ve Kirmanciye’dir. Dersim’in başka bir tanıma ihtiyacı yoktur.

“DERSİM DIŞARIDAN GİYDİRİLEN GÖMLEKLERİ YIRTIP ATMIŞTIR”

Dersim’e dışarıdan giydirilmek istenen gömlekleri Dersim her zaman yırtıp atmıştır. Kendi özgün, kendi doğallığında ikrarına, itikatına, ulusal kimliğine bağlı bir şekilde geleceğini de kurgulayacaktır” diye belirtti.

Ersin ÖZGÜL/İZMİR

İLGİLİ HABERLER

-Fırat Meclis’ten seslendi: Tunceli Sempozyumu Dersim’in inancına, diline saldırı girişimidir-VİDEO
-Kordu: ‘Tunceli sempozyumu’ Devletin Dersim’i Türkleştirme, Sünnileştirme çabası-VİDEO
-Kete’den ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: Dersim’deki Ra Heq inancını tüketme planıdır-VİDEO
-Kurumlardan ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: Kırmanciye topraklarımızı anlam kaybına uğratma amaçlı
-Afişe adını yazdılar; Ali Önal Dede’den tepki: Tunceli Sempozyumu’na katılmıyorum
>DAM’dan ‘Tunceli Sempozyumu’ tepkisi: Dersim halkının yeni bir tarih anlatımına ihtiyacı yok!
-‘Munzur Üniversitesi, Cemevi Başkanlığı ve Dedeler Meclisi; Dersim’in inancını, kimliğini yok etmek istiyor!’
-Özcan’dan ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: İktidarın Alevilere yönelik politikasının devamı-VİDEO
-FEDA’dan AKP’nin ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: Devletin uğursuz faaliyeti; Aleviliğe saldırısı
 -Kurumlardan ‘Tunceli Sempozyumu’na tepki: Kırmanciye topraklarımızı anlam kaybına uğratma amaçlı

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak