PİRHA- Demokratik Alevi Derneği Ankara Şube’de, 27 yıl önce Sivas’ta gericiler tarafından Madımak otelinde katledilen 33 can anıldı. DAD Ankara Şube Eş Başkanı Meral Gökokuş, yaptığı konuşmada “Madımak ziyaretgahımız, hakikat çerağları Yolumuzdur”
Sivas Katliamı’nın 27’inci yılı dolayısıyla Demokratik Alevi Derneği Ankara Şube anma gerçekleştirdi.
Anmaya Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Gani Kaplan ve derneğin Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Özgür Kaplan, Şehit aileleri, Barış Anneleri, Dersim-Der Ankara Şube Başkanı Yaşar Kılavuz, Divriği Kültür Derneği Başkanı Nurullah Ünsal, AKA-Der, Alınteri temsilcileri de katıldı.
Çerağların uyandırılması ile başlayan anma etkinliğinde Ankara Şube Eş başkanı Mustafa Karabudak yaptığı konuşmada “Çerağımızı karanlıkları dağıtan, yüreğimizi mekan tutan şehitlerimizin huzurunda dara duruyoruz, zalimleri lanetliyoruz Sivas’ta uyandırdığımız çerağ her zaman yolumuzu aydınlatan ışık olacaktır” dedi.
Daha Sonra DAD Ankara Şube Eş Başkanı Meral Gökokuş, yaptığı konuşmada “Madımak ziyaretgahımız, hakikat çerağları Yolumuzdur” diyerek şöyle devam etti:
“Bundan 27 yıl önce Türkiye ve Dünya halklarının gözü önünde, Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nde siyasal dinciler ve derin yapıların da görev aldığı 33 yurtttaş Madımak Otel’i ateşe verilerek katledildi. Katliamı insanlar televizyonlardan canlı izledi ya da izlettirildi. Uzun süre müdahale edilmedi. Her olaya müdahale edebilen devlet katliama müdahale etmeyerek suç işledi. Halen topluma karşı bu suç kabul edilmemiş, yüzleşilmemiştir.
Türkiye siyaset dizaynı, devletin kendini tanımlama yaklaşımı açısından çok net görülebilir. Devlet kendini Türk, İslam ve Hanefi olarak tanımlamıştır. Bu tanımlama Anayasa da mevcuttur. Bu nedenle Devlet sistemi içerisinde bu çeperden uzaklaşma ya da tanımlanmış kimliğin dışına çıkma süreçlerinde bu tür katliamlara başvurmuştur. Koçgiri, Dersim, Malatya, Çorum, Maraş, Sivas, Gazi katliamlarında açık izlenebilir. Kürtler ve Aleviler, Anadolu çoklu kimlik yapısı, inşa edilmek istenen tekçi kimlik ve din çeperine alınarak kitlesel katliam ve asimilasyon süreçlerine tabi tutulmuştur. Anadolu ve Mezopotamya halkları kültürel, inançsal, kimlik yapıları talan edilmiş, tarihi zenginlikleri imha edilmiş, coğrafyasına el konulmuştur.
93 Sivas katliamı bu çeperde düşünülmelidir. Koçgiri Katliamı ve Ermeni Katliamı ile halk sürgün edilmiş. Coğrafyanın demografisi değiştirilmiş. Halklar arasında nifak tohumları ekilmiştir. İkame edilen nüfus ırkçı ve siyasal dinci ihtiyaca göre, o coğrafyaya ait olmama korkuları ile merkezi ideolojiye göre inşa edilmiştir. Davalar zaman aşımına uğratılmış. En son Sivas Katliamı faili Ahmet Turan Kılıç Cumhurbaşkanın af etmesiyle serbest kalmıştır. Bu durum katliama yaklaşımın resmi görüşünü kahredici bir şekilde önümüze koymuştur.
“ALEVİLER TÜRKİYE DEMOKRATİK SÜRECİNDE YENİDEN GÖRÜNMEK ZORUNDADIR”
Hakk Yasası’nda temel düsturdur. Nehak asla abad olamayacaktır. Rahat olduğunu düşündüğünde bile haksızlığa uğrayanlar diken olup direnecektir. Yapay çimenler ekerek toprağa köklerini salmış hakikati gizleyemezsiniz. Kerbala’yı, Dersim’i çimenlerle örtmeyeceğiniz gibi. Sivas’ın hakikat dili bizlere şunu gösteriyor. O da hakikatin aslına döneceği gerçeği. Mezarlarımızı tahrip ederek köksüzlük yaratacağını düşünenler. Köklerinden utananların nemrud davranışıdır. Zini Gediğin’de 100 masumu kurşuna dizen vicdansızlığın mirasına mı sahip çıkılıyor. Hakk yasası açıktır. Can toprağına doğar. Doğulan mekan, Hakk’ın görünür olduğu mekandır. Mezarlara talan politikası paramiliter bir politikadır. Halklara bu yaklaşım anayasal olarak da devletin varlığını boşa düşüren bir durumdur. Gayri meşru talan alanı açan, tehlikeli bir vaziyettir. Toplumun anayasal ve toplumsal ahlaki güvencede olan ölüm, yas ve mezar hakkı gayrimeşru alana çekilmektedir. Mezar talanlarının cezalandırılması, toplumsal vicdan ve birlikte yaşam duygusu açısından elzemdir.
Demokratik duruşumuz tüm yüreğimizle Anadolu ve Mezopotamya topraklarının insanlık duruşudur. Aleviler Türkiye demokratik sürecinde yeniden görünmek zorundadır. Alevilerin Yurttaşlık geleneği bu topraklarda 5,000 yıllık bir geleneğe sahiptir. Öyle yapay çimen ekerek üzeri örtülemez. Türkiyede artık yeni Anayasa düşünülmek zorundadır. Aleviler Anayasal Kurucu Yurttaş olarak temsil edilmek temel meselemizdir.
“REYA HEG, HAKK YOL ALEVİLER İÇİN MADIMAK ZİYARETGAHTIR”
Reya Heq, Hakk Yol Aleviler için Madımak ziyaretgahtır. Ziyaretgahlar yönümüzü döndüklerimizdir. Pir Sultan’ın hakikat aşkıyla Sivas’ta ateşe yürüyenler birer çerağ olmuştur. Nemrud’un gözlerinin içine bakarak. Anıları önünde saygıyla eğiliyor. Topraklarımıza ve hakikatlerine bağlı kalacağımıza ikrar veriyoruz.
Madımak ziyaretgahımız, hakikat çerağları Yolumuzdur.”
Sivas Katliam’da yaşamını yitiren Gülsüm Karababa’nın ablası Nilgün Karababa ise yaptığı konuşmada, 27 yıldır dünyada işi benzeri görülmeyen görülmemiş bir katliamın ayrılarak hep birlikte bu katliama tanıklık yaptık sürekli katliamlara tanıklık ettik. Çünkü katliamlara tanıklık yapıyoruz bunları anlatmak kolay da yaşarken o kadar kolay değil. Sadece 33 kişi gitmedi, 35 kişinin yanında çarpı yüzler gitti 1000’ler gitti yüreğimizdeki sevgimiz gitti mutluluğumuz gitti birçok şeyimiz gitti.
“27 YIL İÇİNDE ÖYLE ACILAR GÖRDÜ Kİ BU TOPRAKLAR”
Sonrasında PSAKD Genel Başkanı Gani Kaplan da yaptığı konuşmada, Madımak’ın üzerinden 27 yıl geçti. 27 yıl süre zarfı içerisinde öyle acılar gördü ki bu topraklar. Biz Madımak’ı unutmadık ama bir Belkin Elvan’ı gördü bu topraklar, Ankara Gar Katliamı’na şahit oldu bu topraklar. Diyarbakır katliamlarına şahit oldu. Diyarbakır’da mitinge giden bir çocuk arkadan kurşunlayarak öldürüldü. Bu toprakların çok acılarına şahit olduk. Ama Madımak Katliamı kadar bir acı daha var ben her zaman söylerim Cizre’deki Mehmet Tunç’un katledilme biçimi. Madımak’taki Koray Kaya Gülsüm’le Hasretle Muhlis Akarsu ile aynıdır.
Açıklama sonrası Zakir Hıdır Çelebi ve Grup Pevaz’ın söylediği deyişlerin ardından, çerağlar sırlanarak anma sonlandırıldı.
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.