Alevi Haber Ajansi

DAD Ankara Şube: Muharrem ayı orucu çok eski ve kadim bir oruçtur

PİRHA- DAD Ankara Şubesi, yaklaşan Muharrem ayına ilişkin açıklama yaparak, “Çok şatafatlı, lüks, toplu halde iftar açma gibi bir anlayış Rea Hak Alevi inancında ve süreklerinde yoktur. Mümkün mertebe çok az bir lokma ile idare etmeye çalışırlar. Hane halkı bir araya gelir mütevazı bir şekilde oruçlarını açar” ifadelerini kullandı.

Demokratik Alevi Derneği (DAD) Ankara Şubesi, Muharrem ayına ilişkin açıklama yaptı. Yazılı yapılan açıklamada Masumu Paklar ve Muharrem Orucunun Aleviler için anlam ve önemi anlatılarak, oruçların nasıl tutulacağı, Alevi inancı içerisindeki ritüellerinin nasıl olduğuna dair bilgilere yer verildi.

Yapılan açıklamada, Demokratik Alevi Dernekleri Ana Fatma Cemevi olarak 2 Ağustos Salı günü gün batımında cemevinde oruç açıp, 13 Ağustos Cumartesi de lokmaları birleştirip, aşurelerini pay edeceklerini de duyurdu.

“MUHARREM AYI ORUCU ÇOK ESKİ VE KADİM BİR ORUÇTUR”

‘Hak ve hakikat uğrunda ‘bin kere mazlum olsan da, bir kere zalim olma’ diyen Serdar İmam Hüseyin’in zalimin zulmüne karşı serden geçtiği Muharrem günlerindeyiz. Öncelikle canların tutmuş olduğu Muharrem orucu hak katında kabul olsun. Emekleri boşa gitmesin’ denilerek başlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Matem ayında bütün evren ile yar olunur oruca öyle başlanır. Biz Reya Hak Alevileri olarak Muharrem Ayı orucunu ‘Rociya Dev du İmamen’ diye adlandırırız. 12 günlük bu oruç Alevilikte aslında çok eski çok kadim bir oruçtur. Bu Kerbela ile başlayan bir oruç değildir. Hakikat ve özgürlük ırmağı olan Rea Hak inancında, Aleviler kaç bin yıldır bu orucu tutuyorlar. Çünkü bu orucun yaşadığımız coğrafyada başta Nuh-u Nebi olmak üzere daha evveliyatı da var. Kerbela aynı zamanda Hak ile Nehakkkın arasındaki çatışmadır. Bu nedenle Nehakkın zalimine, zulüm eden iktidar anlayışına ve zamanın yezidine karşı duran bir Hüseyini duruş vardır. Hüseyini duruş ikrarından dönmemektir. Çünkü sonuna kadar direnmiştir ve biat etmemiştir. Bu nedenle zalimin zulmü altında kalan her coğrafya Kerbela’dır. Yezide karşı hakikat ve özgürlük anlayışında duran boyun eğmeyen, biat etmeyen, rızalığı esas alan her can da Hüseyini duruşu temsil eder.

“ORUÇLAR AÇILIRKEN ÖNCE ÇOCUKLARIN BAŞINA NİYAZ EDİLİR”

Eskiden bütün analar, pirler Muharrem orucuna başlamadan bir gün önce ailesiyle, eşiyle dostuyla çevresi ile yar ve ikrar olur sonra rızalık isterlerdi, ikrarlaşmadan, yani barışı sağlamadan oruç tutulmazdı. Muharrem orucunun ilk günü Ana Fatma orucu olarak karşılanır, Bu aslında Rea Hak Alevi inancındaki ana kültürünün Mürşidi kamiliullah olan var oluş kapısının devriye yolu ile Ana Fatma üzerinde temsil edilmesi anlamına gelir. Bütün inançlar İslam alemi ve diğerleri erkeklerden şefaat beklerken Rea Hak Alevileri kadından şefaat bekler.

Masumu paklar orucunda da çocuklar mutlu edilmeye ve üzmemeye çalışılır. Ve oruçlar açılırken önce çocukların başına niyaz edilir. Bunun nedeni Kerbela’da şehit edilen İmam Hüseyin’in başına oradaki masumu pakların başına onun haklı davasına olan niyazdır.

“NE SAHUR NE TOPLU İFTAR NE DE ŞATAFATLI BİR ŞEKİLDE ORUÇ AÇMAYIZ”

Çok şatafatlı çok lüks oruç açma, toplu halde iftar açma gibi bir anlayış Rea Hak Alevi inancında ve süreklerinde yoktur. Gece 12’den sonra yeni güne girerler bundan dolayı da sahura da kalkmazlar. Mümkün mertebe çok az bir lokma ile idare etmeye çalışırlar. Ne sahur ne toplu iftar ne de şatafatlı bir şekilde oruç açarlar. Hane halkı bir araya gelir mütevazı bir şekilde oruçlarını açar.

Alevilerin 12 gün boyunca tuttuğu oruçta tam bir yas ortamı oluşur. Bu ayda toplumun eğlence kültüründe uzak durulur. Hayvanlar ve canlıların kesilmesinde öldürülmesinde bu ayda özellikle kaçınılır ve dikkat edilir. Daha çok topraktan gelen tahıllarla, gıdalarla ve süt, peynir gibi hayvansal ürünler yenilir. Baş ve kelle kesme anlamına geldiğinden soğanın, sarımsağın başı kesilmez. Bu dönemde eğlence, düğün yapılmaz. Oruç bitiminde aşure kazanı kurulur, bütün canlar gider banyolarını yapar temiz elbiselerini giyer, tıraşlarını yaparlar köyde önce aile olmak üzere bütün herkes birbiri ile niyazlaşır ve yas olur. Bölgede bir pir veya mürşit var ise gelir dua verir.

Çok özel bir erkânla kadınlar kazanları kurar. Çünkü kutsal şükran aşı temelinde ana kadın kültürünün özelliklerini taşır. Ocağa kazanı kadın koyar. Buna ‘Orucun tadı’ derler. Yaş odunu kesip kazanın altına koymazlar. Kutsal yerlerden sular getirilerek 12 tat oluşturulmaya çalışılır.

“AŞUREMİZ, SONSUZ ÇEŞİTLİK İÇERİSİNDE BİRLİKTELİĞİ TEMSİL EDER”

Aşure Alevi inancında çeşitlilik içerisinde birlikteliği de temsil eder. Her tat ayrı ayrıdır, pişerken bile hiçbir tat kendi tadını varlığını doğal yapısını, rengini kaybetmez. Sonsuz çeşitlik içerisinde birlikteliği temsil eder. Bu aynı zamanda evrenin dilidir. 72 millete karşılık gelir. Kurulan kazanların ateşi, suyu, toprağı ve havası vardır. Dört unsur kadın tarafından bir araya getirilir ve orada hak tecelli edilir. Kazan piştikten sonra dualar ile indirilir cümle cana eşit şekilde pay edilir. Ancak öncelikle hasta, hamile, yaşlı ve o erkâna gelemeyecekler var ise onlar göz önüne alınır.  Ve kazan kurulmadan önce varsa küskün dargın ve darda olanlar mutlaka yan yana gelir birbirlerinin omuzlarında niyazlaşarak barışır. Sorunların çözüldüğü, dar didar olunduğu, yaşanmışlıkların muhasebesinin yapıldığı bir ay olan Muharrem ayında hak aynamız Xızır yardımcımızdır.”

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak