PİRHA – İHD MYK üyesi Hasta Mahpuslar inisiyatifi aktivisti Nuray Çevirmen, Sivas Katliamı hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ın affına tepki gösterdi. Çevirmen, “Böyle bir af kullanılabiliyor ise gerçekten cezaevinde kalması mümkün olmayan çok sayıda insan varken neden bir kişi için kullanılıyor” dedi.
Sivas Katliamı hükümlüsü Ahmet Turan Kılıç’ın Cumhurbaşkanı tarafından affedilmesine yönelik tepkiler sürüyor. İnsan Hakları Derneği MYK üyesi Hasta Mahpuslar İnisiyatifi aktivisti Nuray Çevirmen de “Cumhurbaşkanlığının af sebebiyle 86 yaşında olan Ahmet Turan Kılıç af yoluyla bıraktığını duyduğumuzda açıkçası biz de çok şaşırdık. Çünkü böyle bir yetki var, böyle bir af kullanılabiliyor ise gerçekten ceza evinde kalması mümkün olamayan yığınla insan varken neden bir kişi için kullanılıyor, diğerleri için kullanılamıyor. Bu diğerleri arasında eşitlik ilkesinin yok edilerek adalete olan inancında sarsılmasına neden olan bir şey. Çünkü bir kesime yaşamış oldukları sorunları veya sıkıntıları varsa dikkate alıyorsunuz, bir başka kesimin yaşamış oldukları herhangi bir durumu da dikkate almıyorsunuz” diyerek tepkisini dile getirdi.
“HASTA MAHPUSLAR İÇİN BU YETKİ KULLANILMIYOR”
“İnsan Hakları Derneği olarak uzun yıllardır cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri doğrultusunda çalışmalarımız yapıldı, hala da yapılmaya devam ediyor. Cezaevlerinde bulunan hasta mahpuslarla ilgili yıllık raporlarımızı açıklıyoruz, Şubeler olarak bölgesel olarak ta raporlarımızı açıklıyoruz. Dolayısıyla İHD olarak yaşam hakkını savunuyoruz. Cezaevlerinde 1334 hasta mahpus var, bunun 457’si hasta mahpus, 500 ‘e yaklaşan cezaevlerinde ağır hasta mahpus var” diyerek cezaevlerindeki durumu aktaran Çevirmen, şunları kaydetti:
“Cumhurbaşkanlığının af sebebiyle 86 yaşında olan Ahmet Turan Kılıç af yoluyla bıraktığını duyduğumuzda açıkçası biz de çok şaşırdık. Çünkü böyle bir yetki var, böyle bir af kullanılabiliyor ise gerçekten ceza evinde kalması mümkün olamayan yığınla insan varken neden bir kişi için kullanılıyor, diğerleri için kullanılamıyor. Bu diğerleri arasında eşitlik ilkesinin yok edilerek adalete olan inancında sarsılmasına neden olan bir şey. Çünkü bir kesime yaşamış oldukları sorunları veya sıkıntıları varsa dikkate alıyorsunuz, bir başka kesimin yaşamış oldukları herhangi bir durumu da dikkate almıyorsunuz.”
“ÖLÜMCÜL HASTA MAHPUSLAR DEĞİL DE, NEDEN AHMET TURAN KILIÇ AFFEDİLİYOR?”
Çevirmen, hasta tutuklu ve hükümlülerin bu yetkiyle bırakılmamasına dikkat çekerek şunları aktardı:
“Dolayısıyla bir kutuplaşmayı da getiren bir noktada eğer cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var ise ceza evinde yaşlı ve ağır olan mahkumları ceza evinde kalamayacak kadar hasta mahpusların serbest bırakılmasını da talep ediyoruz. Aslında yıllardır da biz talep ediyoruz. Ancak ne yazık ki herhangi bir konuda böyle bir afla, ya da çok uğraşmamıza rağmen tahlillerini alamadığımızdan kaynaklı olarak ceza evinde yaşamını yitiren mahpuslar var. Sadece 2019 yılı içerisinde bizim tespit edebildiğimiz 63 kişi yaşamını yitirdi bunlardan 30’u hasta mahpustu. Ne yazık ki kalp hastaları vardı, beyin hastaları vardı, beyin Tümörü olan hastalar vardı, ceza evinde kalamaz raporu olanlar vardı. Örneğin Tarık Çetinkaya bütün vücudunun her yerini kanser sarmış, Ankara’ya geldi Sincan Cezaevi hastaneye götürüldü ve yaşamını getirdi. Yine Kemal Gür ceza evinde kalan hasta bir mahpus, şu an Bolu Ceza evindeydi Bolu’da Rehabilitasyon ceza evine koydular. Nerede olduğunu bile bilemeyecek kadar hasta olan mahpus var. Nerede olduğunun, kiminle olduğunun farkında değil. İzmir’de Şakran ceza evinde kalan Ahmet Sıddık 74 yaşında yanlış hatırlamıyorsam felçli bir hasta, konuşamıyor, ancak birlikte kalan arkadaşları vasıtasıyla yaşamını devam ettirebiliyor. Yani bu kadar çok örneğin olduğu bir cezaevi gerçeği varken, Sivas katliamından dolayı ceza evinde olan bir kişiyi siz af nedeniyle eğer serbest bırakıyorsanız demek ki toplumun bir kesimine görmek istemiyorsunuz. Böyle bir gerçeğin farkındasınız, ama bunu dikkate almıyorsunuz demektir. O zaman ceza evinde bu kadar ölümün sorumluluğunu kim üstlenecek üzerine bu bir şekilde bir çözüm üretilemiyor ise cezaevlerinde ölümler devam edecek demektir.”
“NEREDE OLDUĞUNU DAHİ BİLEMEYEN, AĞIR HASTA TUTSAKLAR VAR”
O nedenle bu eşitlik ilkesinin, anayasal olarak ta korunma altına alınmış olan insanlar arasında ayrışmayı engelleyen, eşitlik ilkesinin işletilmesini istiyoruz. Kaldı ki cezaevlerinde hasta mahpuslara değil af belli periyotlarla tekrar muayeneleri yapılarak, ceza evinde kalabilir raporu varsa, ceza evine dönmesine neden olan infaz ertelemesini defalarca başvuru yapılmasına rağmen infaz ertelenmesini alamıyoruz.
“ADLİ TIP RAPORUNA RAĞMEN, BIRAKILMAYAN MAHKUMLAR VAR”
2013 yılında bir maddeyi kendi toplum güvenliğini tehdit edip, etmediğine dair bir karar verildi. Ve savcı buna göre karar veriyor artık. Adli tıp raporu ceza evinde kalamaz raporu verse bile toplum güvenliğini tehdit eder maddesi işletilerek ceza evinde kalan mahpuslar var. Kendi başına yaşamını devam ettiremeyen, ceza evinde kalamayacak kadar hasta olduğu raporlarla belgelenmiş olmasına rağmen, bir hasta mahpusun toplum güvenliğini ne şekilde tehdit edeceğini biz açıkça anlayamıyoruz. Bunu neye göre karar veriyorlar. Dolayısıyla biz İHD olarak ceza evinde kalamayacak kadar hasta mahpusların, yaşlı mahpusların, cezaevlerinden bırakılmasını istiyoruz. Bu eşitlik ilkesinin işletilmesini istiyoruz. Anayasal olarak koruma altına alınmış, yaşam hakkını talep ediyoruz.
O nedenle cezaevleri tevkif evleri kurumu, sağlık bakanlığı, adalet bakanlığı, bu konuyla ilgili olan tüm kurumların bir araya gelerek ki bizden daha fazla bilgilere sahipler. Biz gerçekten kısıtlı imkanlarla ailelerin ve avukatların başvuruları sonucu ve bize gelen mektuplar sayesinde ancak biz hasta mahpusların durumlarını öğrenebiliyoruz. Ama kurumların ellerinde tüm raporlar, hastane raporları, doktor raporları var. Ona göre değerlendirilmeli, bu insanlar cezaevlerinden çıkarılmalı.”
“ÖLÜM SINIRINA GELMİŞ OLMASINA RAĞMEN TEDAVİLERİ YAPILMIYOR”
Gerçekten vicdanlarımızı karartıyor, cezaevlerinde tedavi edebilecekken, tedavisinin yapılmayıp ölüm sınırına kadar gelen hasta mahpusların olması bizim için çok büyük bir sorun. Ve bu durum ne yazık ki görünmüyor. Kısa süreliğine de olsa bu Sivas katliam sandıklarından bir tanesinin bırakılmasıyla gündeme gelmiş olmasına rağmen, ama uzun yıllardır devam eden problem var. Ve bu problemler ne yazık ki görünmez halde toplumun dikkatinden daha farklı bir yerde tutuluyor cezaevleri. Oysa hak ihlallerinin yoğun bir şekilde yaşatıldığı, hakların gasp edildiği, ceza içinde cezalandırmaya maruz kalan insanların bulunduğu, yaşam haklarının gittikçe ortadan kaldırıldığı, yine ceza evindeki mahpusların kendi ifadesiyle söylemek gerekir ki yavaşlatılmış ölümün dayatıldığı, mekanlar olduğu bir gerçek var önümüzde. Dolayısıyla hem sivil toplum kurumlarının, kamu kurumlarının bu gerçekliğe tekrar bakmaya, dikkatlerini buna vermeye davet ediyoruz.
Ceza evinde gerçekten hem çok yaşlı olanlar var, tek başına yaşamını devam ettiremeyecek durumda olanlar var, ağır hasta var, tedavisi dışarıda yapılabilecek olmasına rağmen, ceza evinde kalmasından ötürü gittikçe hastalığı katlanan ve geri dönülemeyecek noktaya gitmek üzere olan hastalar var, hepsi için biz çözüm talep ediyoruz. Hem yargılama anlamında, hem de cezaevlerinde kalma noktasında inançlar açısından olsun, farklı talepler açısından olsun, farklı sahipler açısından olsun, her ne olursa olsun eşitlik ilkesinin göz ardı edilmesini doğru bulmuyoruz.
Her insan bu ülkenin vatandaşı ise, anayasal olarak güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesinden mutlaka faydalanmalıdır diyoruz.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.