PİRHA- Plaza De Mayo Anneleri’nin katıldığı Cumartesi Anneleri’nin 737. hafta eyleminde adalet sağlanıncaya kadar mücadeleye devam edileceği vurgulandı.
Cumartesi Anneleri 737’nci hafta oturumunda kayıp yakınları 1994 yılında İstanbul’da Beyaz Toros’a bindirilerek gözaltına alınan ve işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni Kırıkkale’de ormanlık alanda bulunan Halil Alpsoy ile Adana’da gözaltına alınarak serbest bırakılan ve sonrasında kimliğini almak için MİT binasına giden, bir daha akıbetinden haber alınamayan Kasım Alpsoy’un faillerin cezalandırılması talebiyle bir araya geldi.
Galatasaray Meydanı’nın yasaklanması nedeniyle İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen insan hakları savunucuları, gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu dövizler de taşıdı.
Bu haftaki eyleme katılanlar arasında Arjantin’de 42 yıl önce kayıpları arama mücadelesini başlatan Plaza De Mayo Anneleri ile Şırnak ve Diyarbakır’daki kayıp yakınları da vardı.
“ANNELİĞİ SİYASİ BİR KARŞI DURUŞA DÖNÜŞTÜRDÜLER”
737. haftada basın açıklamasını Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı ve Adli Tıp Uzmanı Şebnem Korur Fincancı okudu. Anneler günü öncesinde gerçekleşen buluşmada açıklamaya gözaltında kaybedilen sevdiklerinden bir haber alamadan yaşamını yitiren Cumartesi Anneleri’ni saygıyla anarak başlayan Fincancı, “‘Mücadelenizin devamcısı olmayı sürdüreceğiz; vazgeçmediniz, vazgeçmeyeceğiz!’ diyerek onları selamladı.
Fincancı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu buluşma, aynı devlet terörüne maruz kalan, aynı acıyı yaşayan, aynı adaletsizliğe karşı mücadele eden insanların kıtalar arası mücadele yoldaşlığıdır. 1977 yılında Arjantin’de Plaza de Mayo Anneleri ‘Bir anne için en acımasız işkence, çocuklarının kaderi hakkındaki belirsizliktir’ diyerek darbecilerin karşısına dikildiler. 1995 yılında Cumartesi Anneleri bu karşı çıkışın Türkiye’deki devamcısı oldular. Onlar, iki ayrı kıtada gözaltında kayıplar gerçeğinin toplumsal hafızada yer almasını ve bugünlere aktarılmasını sağladılar. Onlar, kaybedilen evlatlarını arama mücadelesinde, anneliği özgürlükçü ve eşitlikçi bir yerden yeniden inşa ettiler; anneliği bir itiraza, siyasi bir karşı duruşa dönüştürdüler. 737. haftamızda bu kadınlardan Fikriye ve Leyla Erdoğan Alpsoy’un kuşaktan kuşağa geçen 25 yıllık hakikat ve adalet arayışına eşlik edeceğiz.”
“KASIM VE HALİL ALPSOY DOSYASI KARANLIKTA BIRAKILDI”
Fincancı ardından da 25 yıl önce İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen Kasım ve Halil Alpsoy’un dosyasını kamuoyu ile paylaştı:
“Halil Alpsoy 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte, akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya’daki evinin önüne geldiğinde kendisini bekleyen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi Fikriye itiraz edip bağırınca kimliklerini gösteren polisler; ‘Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir dediler ve Halil Alpsoy’u Beyaz Toros marka araca bindirerek götürdüler. İşkence edilerek katledilmiş cansız bedeni 18 gün sonra Kırıkkale’de ormanlık bir alanda bulundu.
Halil Alpsoy’un gözaltına alınmasından bir süre sonra polislerin amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine de baskın yaptığı gözaltına alınarak MİT binasına götürüldüğü işkenceden sonra kimliğine el konularak ‘yarın gel al’ denilerek serbest bırakıldı. Ertesi gün bir yakınıyla MİT binasına giden Alpsoy’un bir daha dışarı çıkmadı. Ailelerin çabasına rağmen Kasım ve Halil Alpsoy dosyasının devlet tarafından karanlıkta bırakıldı.”
“EŞİMDEN HABER ALANA KADAR BURADAYIM”
Kasım Alpsoy’un eşi Leyla Erdoğan Alpsoy, 25 yıl önce eşinin gözaltına alınarak ağır işkence gördüğünü ve sabah eve geldiğini, kimliğini almak için tekrar karakola gittiğini ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını dile getirdi. Eşinden haber alana kadar burada mücadelesini sürdüreceğini bildiren Alpsoy, “Bize Galatasaray’ı yasakladılar. Galatasaray’ı bize açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.
“ADALET SAĞLANANA KADAR MÜCADELEYE DEVAM”
Kardeşi kaybedilen ve Plaza De Mayo meydanına ilk çıkan ailelerden Margarita Isabel Noia “Burada sizinle onur duydum” diyerek kendilerinin 30 Nisan’da meydana çıkışlarının 42’nci yılını doldurduklarını söyledi. Her Perşembe alana çıkmaya devam ettiklerini ve kayıplarına saygı duyulmasını istediklerini belirten Noia, “Adaletsiz olmaz adalet sağlanana kadar mücadeleye devam. Bir gün adalet sağlanacak.” şeklinde konuştu.
“BİRAZ VİCDAN OLSA GALATASARAY MEYDANI’NI YASAKLAMAZLARDI”
Diyarbakır’da 1996 yılında evinden gözaltına alınarak kaybedilen Şirin Bayram’ın annesi Remziye Bayram da söz aldı. Anne Bayram Kürtçe yaptığı konuşmasında hukuktan sonuç alamadıkları için davayı AİHM’e taşıdıklarını belirtti. “Hak, hukuk ve adalet yok” diyen anne Bayram, şunları aktardı:
“Biraz vicdan merhamet olsa kayıp yakınlarına parkları, Galatasaray Meydanı’nı yasaklamazlardı. Hak, hukuk, adalet yok. Dün Diyarbakır’daydım, bugün İstanbul’dayım yarın da belki başka bir yerde olacağım. Ama bu devletin ayıbıdır.”
“GÖZLERİNİZE HER BAKIŞIMDA SİZİ ORADA YARGILAYACAĞIM”
Şırnak’ta 2001 yılında kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz bugün buraya akıttığı gözyaşlarının hesabını sormaya geldiğini belirtti. Herkesin anne babasıyla birlikte yaşama hakkının bulunduğuna değinen Deniz, kendisinden bu hakkın alındığını dile getirerek şöyle devam etti:
“Babama o kadar safça beslediğim duygular şimdi özleme dönüştü. Ben her gün her saat babamı düşünüyorum. Ben bugün onları anmaya geldim. Onların mücadele arkadaşlarının hikayelerini dinlediğimde her birinin bir kıtasında kendimi buluyorum. Hepsi babamın arkadaşlarıydı, hepsi kaybedildi. Onlara işkence mi edildi yoksa direkt olarak öldürüldüler mi, bilmiyoruz. Yaşıyorlar mı, bilmiyoruz. Umudumuz her daim var olacak. Ben babamı her zaman bekleyeceğim. Ya kemiklerini ya kendisini… Ben babamı istiyorum. Sizin gözlerinize her bakışımda sizi orada yargılayacağım. Babamı sizin gözlerinizin içine her baktığımda isteyeceğim.”
“VAZGEÇECEĞİMİZİ DÜŞÜNÜYORSANIZ YANILIYORSUNUZ”
10 yaşındayken babası, amcası ve amca oğlu kaybedilen Adnan Orhan ise 25 yıldır onları bulmak için çaba harcadıklarını ama devletten bir yanıt alamadıklarını aktardı. Kayıp yakınlarının yasaklarla içerilere sığdırılmasını teşhir ederek “Mücadelemizden vazgeçeceğimizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz” diyen Orhan, aynı zamanda hukuk ve demokrasi mücadelesi de verdiklerini ancak düzen yargısının kayıp davalarını zaman aşımına uğratma çabası içerisinde olduğunu kaydetti.
Konuşmaların ardından “Vazgeçmeyeceğiz, unutmayacağız, zalimlerle uzlaşmayacağız” sözleriyle eylem sonlandırıldı.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.