Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 784’üncü haftasında 24 yıl önce gözaltında kaybedilen dönemin İşçi Partisi Başkanı Talat Türkoğlu’nun akıbetini sorarak, ayrımsız ve eşitlikçi bir infaz yasası talebinde bulundu.
Cumartesi Anneleri, kaybedilenlerin akıbetini sormak için her hafta düzenledikleri eylemi bu hafta da koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri 784’üncü haftasında 29 Mart 1996 tarihinde gözaltında kaybedilen dönemin İşçi Partisi Başkanı Talat Türkoğlu’nun (45) akıbetini sordu. Açıklamayı kayıp yakınları adına Talat Türkoğlu’nun kız kardeşi Münübe Türkoğlu Yeprem yaptı.
İnfaz yasası tasarısına değinerek konuşmasına başlayan Yeprem, devletin ayrımsız ve eşitlikçi bir yasayı hayata geçirmesini belirterek, insan haklarını temel almasını istedi. Ancak Türkiye’de anayasal gerçeklikle siyasal gerçekliğin örtüşmediğini dile getiren Yeprem, “Mevcut siyasal gerçeklik, anayasal haklarımızı yok sayıyor. Gözaltında kaybedilen insanlarımıza ve adalete ulaşmamızı da engelliyor” dedi.
4 KEZ GÖZALTINA ALINDI
24 yıldır süren bir inkar ve cezasızlık dosyası ile kamuoyuna seslendiklerini ifade edip, ağabeyinin akıbetini soran Yeprem, ağabeyinin sosyalist kimliğiyle bilindiğini ve İstanbul’un Avcılar ilçesinde yaşadığını söyledi. Kaybedilmeden önce ağabeyinin 4 kez gözaltına alındığını ifade eden Yeprem, “Yoğun işkence gördü ve yıllarca hapishanede kaldı. Tahliye sonrasında polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için Edirne’ye gitti. İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini kardeşlerine söyledi. 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı” dedi.
BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI
Ailesi olarak, İnan Hakları Derneği (İHD) ve Uluslararası Öf Örgütü, devletin ilgili kurumlarına başvuruda bulunduklarını söyleyen Yeprem, yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını dile getirdi. Yeprem, resmi makamların ise ağabeyinin gözaltına alınmadığını, nerede olduğunu bilmediklerini kendilerine aktardığını hatırlattı.
JİTEM’İN İTİRAFLARI DA İŞE YARAMADI
1997 yılında ağabeyinin kullandığı saat, giysi, ayakkabı, cüzdan bilgilerini ayrıntılarıyla veren JİTEM mensubu Kasım Açık’ın ifadelerine de değinen Yeprem, sözlerini şöyle sürdürdü: “JİTEM üyesi olan Kasım Açık’in itiraflarına göre ağabeyim Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’te polisi, asker ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından sorguya alınmış. Daha sonra işkence ile öldürülerek cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söylüyor. Kasım Açık olay yerinin krokisini çizdi. Olaya katılanların isimlerini verdi. Tüm bunları detaylı bir biçimde yazılı ve imzalı olarak beyan etti. Kasım Açık’ın ifadesi üzerine aile olarak ek bir soruşturma yapılması için savcılığa başvuruda bulunduk. Başvuruda etkin bir soruşturma yürütülmeden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.”
AİHM MAHKUM ETTİ
Davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdıklarını aktaran Yeprem, Türkiye’nin, etkili bir soruşturma yapmadığı ve ağabeyinin yaşam hakkını korumaya yönelik yükümlülüğünü yerine getirmediği için mahkum edildiğini belirtti. Bunun üzerine İHD Avukatı Gülizar Tuncer’in Edirne Savcılığı’na başvurarak AİHM’in verdiği mahkumiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulunduğunu vurgulayan Yeprem, Edirne Savcılığı’nın, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, kovuşturmaya yer olmadığı kararını verdiğini belirtti. Yeprem, bu karar üzerine yapılan itiraz başvurusunun da reddedildiğin kaydetti.
“AYM CEZASIZLIĞA SON VERSİN”
18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirten Yeprem, “Bu ülkenin bir anayasası, yükümlü olduğu uluslararası sözleşmeleri var. Artık yeter! Herkesin temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı etkin bir yargı yoluna başvurmaya hakkı var. Kamu gücünü kullanan kişi ve kurumların sebep olduğu hak ihlallerine karşı anayasal yargı denetimi yapmakla görevli olan Anayasa Mahkemesi’ni, Talat Türkoğlu davasında cezasızlığa ve inkara son verecek, evrensel ölçütlere uygun bir yargılamanın önünü açacak şekilde karar vermeye çağırıyoruz” diye konuştu.
Yoruma kapalı.