PİRHA – Cumartesi Anneleri 680. haftada da İstanbul Galatasaray’dan seslendi: Talat Türkoğlu’na ne yaptınız bilmek istiyoruz?
Cumartesi Anneleri, 680. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Eylemde “Failler belli kayıplar nerede?” yazılı pankart açarak kayıpların fotoğrafları ve kırmızı karanfiller taşındı.
Eylemde ilk konuşmayı HDP Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman konuştu. Faili belli kaybetmeler karşısında annelerin 680 haftadır süren mücadelesini selamlayarak sözlerine başlayan Adıyaman, geçmişten bugüne karanlık güçlerin hep var olduğunu ve etkili bir soruşturma ya da yargılama olmadığını söyledi. AKP’nin de bu sorun karşısında sağır ve dilsizi oynadığına değinen Adıyaman, ayrıca mecliste kayıplarla ilgili verilen önergelerin de AKP tarafından reddedildiğinin altını çizdi.
“KAYIP DOSYALARI 20 YIL SONRA ZAMAN AŞIMINA UĞRUYOR”
Talat Türkoğlu’nun devrimci olduğunu ve bu ülkede yaşayan devrimcilerin görebileceği tüm zulümleri yaşadığını dile getiren Türkoğlu’nun avukatı Gülizar Tuncer, “Talat, Edirne’ye ailesinin yaşadığı, doğduğu büyüdüğü topraklara gitti ve bir daha geri dönemedi. Orada kaybedildi” dedi. Talat Türkoğlu’nun akıbetini öğrenmek için yetkili tüm mercilere başvurduklarını ancak diğer kaybedilen dosyalarda olduğu gibi sonuç elde edemediklerini belirten Tuncer, “Faillerin ortaya çıkması demek devletin suçlarının ortaya çıkması demek” ifadesini kullandı. Devletin kayıp dosyalarını basit bir cinayet dosyası gibi ele aldığını söyleyen Tuncer, bu yüzden kayıp dosyalarının 20 yıl sonra zaman aşımına uğrayarak kapandığını kaydetti.
“MÜCADELE EDECEĞİZ”
Türkoğlu ailesi adına söz alan Müribe Türkoğlu ise Edirne’de işçi örgütlenmesi yapan Talat Türkoğlu’nun patronlar tarafından işsiz bırakıldığını söyledi. Sonrasında ise Türkoğlu’nun kaybedilmesi ve devletin buradaki rolünü teşhir ederek artan baskı ve saldırılara değindi. Türkoğlu, kayıplar için mücadelenin süreceğini vurguladı.
Cemil Kırbayır’ın abisi Mikail Kırbayır da Edirne’deki Türkoğlu ile Ardahan’daki Cemil Kırbayır’ın hikayesinin aynı olduğunu ifade ederek “Biz bu işin peşindeyiz. Mezarlarımızı bulacağız ve kayıplar abidesinin sütununu dikeceğiz” dedi.
“1 NİSAN 1996 YILINDAN EVİNDEN ÇIKTI VE BİR DAHA HABER ALINAMADI”
Haftanın basın metnini okuyan cumartesi insanlarından Maside Ocak, her cumartesi Galatasaray’da açıkladıkları kayıp dosyaları ile kamuoyuna seslendiklerini ifade ederek “Zorla kaybedilen sevdiklerimiz yalnızca birer dosya konusu değiller; Onlar; evlat, anne, baba, kardeş ve eş olarak aramızdaydılar. Evlerinden, iş yerlerinden, sokaklardan, otobüslerden tanıkların önünde gözaltına alınarak götürüldüler ve yok edildiler” şeklinde konuştu.
Tüm başvurularına rağmen hiçbir kayıp dosyasında etkin soruşturma yürütülmediğini kaydeden Ocak, oğlunun akıbetini öğrenemeden hayatını kaybeden Ziyneti Türkoğlu’nun Galatasaray’daki sesi olduklarını ifade etti. Ocak şunları belirtti:
“45 yaşındaki Talat Türkoğlu İstanbul’da yaşıyordu. Sosyalist kimliği nedeniyle 4 kez gözaltına alındı; yoğun işkence gördü ve yıllarca ceza evinde kaldı. Polis takibinde olan Talat Türkoğlu, 29 Mart 1996 tarihinde annesini ziyaret etmek için otobüsle İstanbul’dan Edirne’ye gitti. Ailesine İstanbul’dan Edirne’deki evin kapısına kadar sivil polisler tarafından takip edildiğini söyledi. Annesi ile birkaç gün geçirdikten sonra, 1 Nisan 1996 tarihinde İstanbul’daki evine dönmek üzere yola çıktı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.”
Türkoğlu Ailesinin tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığına dikkat çeken Ocak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Resmi makamlar Talat Türkoğlu’nun gözaltına alınmadığını ve nerede olduğunun bilinmediğini söyledi. 1997 yılında, Kasım Açık isimli şahsın itirafları kamuoyuna yansıdı. Ordu tarafından eğitildiğini ve kontrgerilla eylemlerine katılarak birçok kişinin ölümüne karıştığını iddia eden Kasım Açık imzalı beyanında; Talat Türkoğlu’nun Edirne yakınlarında bulunan Çadırkent’e götürüldüğünü, orada Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın başında bulunduğu polisler, askerler ve itirafçılardan oluşan bir ekip tarafından işkence ile sorgulandıktan sonra öldürülerek, cesedinin Meriç Nehri’ne atıldığını söyledi. Olay yerinin detaylı bir krokisini çizdi. Kendisi ile birlikte olaya katılanların isimlerini verdi. Talat Türkoğlu’nun eşkal bilgilerini, yüzündeki yara izini, giysilerini, ayakkabısını, cüzdanını ve saatini detaylarıyla tarif etti. Ailesi bu detayların doğru olduğunu onayladı.”
“DAVA AHİM’E TAŞINACAK”
İç hukukta bir sonuç alınamamasının ardından davanın AİHM’e taşındığını söyleyen Ocak dava ile ilgili şu bilgileri verdi:
“1 Kasım 1998 tarihinde dava AİHM’e taşındı. AİHM, 17 Mart 2005 tarihli kararı ile Talat Türkoğlu’nun kaybolmasına ilişkin şartlara yönelik yeterli ve etkili bir soruşturma yapmadığından ötürü Türkiye’yi mahkum etti. AİHM’in Türkiye’yi mahkum etmesinin ardından avukat Gülizar Tuncer, Edirne Savcılığı’na dilekçe ile başvurarak AİHM’in verdiği mahkumiyet kararı gereği, soruşturmanın derinleştirilerek sürdürülmesi talebinde bulundu. 14 Nisan 2016 tarihinde Edirne Savcılığı, evrensel hukuka aykırı bir biçimde zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Bu karar üzerine Edirne Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz başvurusu yapıldı. 26 Temmuz 2016 tarihinde itiraz reddedildi. Bunun üzerine aile adına davayı takip eden İHD avukatı Gülizar Tuncer, 18 Ağustos 2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.”
Ocak “Talat Türkoğlu dosyasındaki cezasızlığı sonlandırmak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin anayasal görevidir ve imzalamış bulunduğu uluslararası sözleşmelere göre yasal zorunluluğudur. Devlet bu görevini yerine getirsin. Talat Türkoğlu’nun akıbeti açıklansın, onu kaybedenler her türlü baskıdan uzak, bağımsız ve tarafsız yargılama faaliyeti sonucunda hakkaniyete uygun olarak cezalandırılsın.” dedi.
Yoruma kapalı.