Cumartesi Anneleri 868’inci haftalarında, 16 Kasım 1996’da Diyarbakır’da kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi tarafından kaybedilen Hakkı Kaya’nın akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlık suçuna karşı failler hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini istedi.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerini sormak ve faillerin yargılanması için her hafta düzenledikleri eylemlerinin 868’ncisini de pandemi nedeniyle online olarak gerçekleştirdi. Bu haftaki eylemde, 16 Kasım 1996’da Diyarbakır’da kendilerini polis olarak tanıtan üç kişi tarafından kaybedilen Hakkı Kaya’nın akıbeti soruldu.
‘AİLEYE BİZ ALMADIK DENİLDİ”
Basın açıklamasını okuyan Hasan Ocak’ın Kardeşi Maside Ocak, Diyarbakır’da yaşayan, 47 yaşında sekiz çocuk babası Hakkı Kaya’nın, 16 Kasım 1996 tarihinde saat 15.00 sıralarında iki arkadaşı ile birlikte şehir merkezinde yürürken, Orman Müdürlüğü Binası’nın önünden geçtikleri esnada “06 EKN 22” plakalı beyaz toros aracın yaklaştığını paylaştı. Araçta sivil giyimli, telsiz taşıyan ve kendilerini polis olarak tanıtan üç kişinin bulunduğunu aktaran Ocak, “Bu kişiler, Hakkı Kaya ve arkadaşlarına kimlik kontrolü yaptı. Ardından Hakkı Kaya’yı ifade vermek üzere polis karakoluna gelmesi gerektiğini söyleyerek zorla beyaz torosa bindirip götürdüler. Hakkı Kaya’yı sormak için karakola giden ailesine ‘Biz almadık, bizde yok!’ denildi. TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu’na başvuran aileye komisyon, Kaya’nın gözaltında olmadığı, zorla bindirildiği aracın üzerindeki plakanın da iddia edildiği gibi toros marka bir araca değil, fiat şahin marka bir araca ait olduğunu ve araç sahibinin Ankara’da ikamet ettiğini söyledi” dedi.
“GÖZALTINA ALINDIĞI REDDİLDİ”
İlgili tüm mercilere başvuran ailenin hiçbir sonuç alamadığını belirten Ocak, Hakkı Kaya’nın bulunması için defalarca ilgili mercilere başvursa da iddiaların ciddiyetine rağmen yetkililer tarafından verilen yanıtların Hakkı Kaya’nın gözaltına alındığının reddinden ibaret olduğunu anımsattı. Ocak, devamında şu ifadelere yer verdi:
“Adli makamlar ise AİHM’in de tespit ettiği gibi, olayın aydınlatılması ve faillerin açığa çıkarılmasını sağlayacak etkin bir soruşturma yürütmedi. Uygulamada güvenlik güçlerinin yurttaşa karşı işlediği suçlarda dosyayı sürüncemede bırakmanın bir yolu olarak kullanılan ‘daimi arama kararı’ vermekle yetindi. 2004 yılında Ülkede Özgür Gündem gazetesinde JİTEM mensubu Abdulkadir Aygan ile yapılan röportajlar yayınlanmaya başlandı. Röportajda Aygan, Hakkı Kaya’nın Diyarbakır JİTEM Grup Komutanlığı’nda sorgulanarak öldürüldüğünü ve cansız bedeninin çuval içerisinde detaylarıyla tarif ettiği bir virajdan atıldığını söyledi.”
ÇOK SAYIDA CESET BULUNDU
Ailenin İHD’ye başvurarak Abdulkadir Aygan’ın tarif ettiği bölgede kazı çalışması yapılması için yardım talebinde bulunduğunu söyleyen Ocak, başvurunun ardından İHD’nin olay yerinde incelemelerde bulunduğunu ve İHD’nın ulaştığı tanıklardan birinin 1996 yılının ekin biçme zamanında, sözü edilen yerdeki uçurumda yedi ceset gördüğünü ancak dönemin koşullarından dolayı korktuğu için bir yere müracaat etmediğini bilgisini edindiklerini paylaştı. Diğer tanığın da aynı yerde çok sayıda ceset bulunduğunu, köylülerin haber vermesi üzerine cesetlerin jandarmalar tarafından götürüldüklerini söylediğini dile getiren Ocak, İHD’nin tanıkların beyanları ve konuyla ilgili basında yer alan haberlerle birlikte ailenin vekili olarak Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu sözlerine ekledi.
“FAİLLER HAKKINDA ETKİN SORUŞTURMA TELEP EDİYORUZ”
Suç duyurusu üzerine iki kazı çalışması yapıldığının bilgisini veren Ocak, “Kazılarda ulaşılan kemiklerle Kaya ailesinin DNA örnekleri uyuşmadı. Daha sonra da dosyada bir gelişme olmadı” dedi. Ocak, 868’inci haftalarında Hakkı Kaya’nın akıbetinin açığa çıkartılması ve işlenen bu insanlık suçuna karşı failleri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini talep etti.
“ADALET İSTEMEKTEN VE GALATARASAY’DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Ocak son olarak, “Kaç yıl geçerse geçsin, Hakkı Kaya ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan ve 169 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” çağrısında bulundu.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.