PİRHA-Cumartesi Anneleri eyleminin 663. haftasında konuşan kayıp yakını Serpil Taşkaya, devletin öldürdüğü insanların kemiklerinden bile korktuğunu belirtti.
Haberin Videosu Gelecek
Cumartesi Anneleri eylemlerinin 663. haftasında 6 Aralık 1993’te Siverek’te gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya ve onu ararken hayatını kaybeden Fatime Taşkaya andı.
Eylemde açılan “Failler belli kayıplar nerede?” pankartının üzerine kayıpların resimleri, Hüseyin Taşkaya’nın cezaevinde çocuklarına yazdığı mektuplar ve kırmızı karanfiller konuldu.
Cumartesi Annesi Asiye Karakoç’un ölümünün 1. yılı nedeniyle ilk sözü oğlu Hasan Karakoç söz aldı. 22-23 yıllık mücadelelerinde bir arpa boyu yol alamadıklarını kaydeden Hasan Karakoç, Türkiye’de 22 yıldır feryat ettiklerini ancak yetkililerin kör, sağır ve dilsizi oynadıklarını belirtti. Dosyaların kozmik odalarda bekletildiğini söyleyen Hasan Karakoç, yıllar önce Berfo Ana’ya verilen sözleri hatırlatarak Türkiye’de adalete ilişkin hiçbir adım atılmadığını vurguladı.
“DEVLET YÜZLEŞMEKTEN KORKUYOR”
Ardından Taşkaya ailesi adına konuşan Serpil Taşkaya, cumartesi eylemlerine küçük bir aile ve insan hakları savunucularıyla başlarken yaşananların sadece kendilerinin başına geldiğini zannettiğini belirterek mücadelelerinin giderek büyüdüğünü ifade etti.
Üzerinde ağlayabileceği bir mezarı olmasını istediklerini söyleyen Serpil Taşkaya, “Oysa devlet öldürdüğü insanların kemikleriyle bile yüzleşmekten korkuyor. Devlet şunu bilsin ki geçmişin hesabı verilmeden özgür ve adil bir gelecek olmaz” şeklinde konuştu.
“VAY O DEVLERİN HALİNE”
Arkasından söz alan Hüseyin Taşkaya’nın oğlu Şerif Taşkaya, babasının sistemin dayattığı asimilasyon politikalarını kabul etmediğini, her hareketiyle bunu insanlara anlattığını kaydetti. 1993 yılında gözaltına alındığı günden beri babasından haber alamadıklarını ifade eden Şerif Taşkaya, o dönemde dilekçe yazacak birini bile bulamadıklarını belirtti. Şerif Taşkaya “Bir memlekette savcı bir JİTEM komutanından bir korucudan emir alıyorsa vay o devlerin haline” dedi.
İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hüseyin Taşkaya’nın yeğeni Sürgün Taşkaya okudu.
Taşkaya, “Uluslararası hukukta gözaltında kaybetme insanlığa karşı işlenmiş bir suç olarak nitelendirilir. Bu suçu işleyenlerin kişisel sorumlulukları yanında, suçun gerçekleşmesine izin veren yetkililer ile devletin de sorumlu olduğunu belirtir” dedi.
“KAYBEDENLERE CEZADAN KURTULMA İMKANI VERİLDİ”
Bu yüzden 663 haftadır Galatasaray’dan haykırdıklarını söyleyen Taşkaya, devletin gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etmesini, uluslararası hukuktan ve Anayasa’dan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmesini istedi.
Taşkaya, 24 yıl önce gözaltından kaybedilen 42 yaşındaki 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya’nın gözaltına alındığının kayıtlara geçirilmediğini, bugüne kadar akıbeti ve nerede olduğu konusunda hiçbir bilgi verilmediğini söyledi. Taşkaya, kaybedenlere ise suçlarını gizleme, izlerini örtme ve cezadan kurtulma imkanı verildiğini vurguladı.
TÜM BAŞVURULAR SONUÇSUZ KALDI
Sürgün Taşkaya, Hüseyin Taşkaya dosyasına ilişin ise şu bilgileri verdi.
“42 yaşındaki 4 çocuk babası Hüseyin Taşkaya Siverek’te yaşıyor ve müteahhitlik yapıyordu. 90’larda Siverek, devletle ilişkisi Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporunda da belgelenen Bucak Aşireti’nin hâkimiyetindeydi. Söz konusu raporda da belirtildiği gibi güvenlik güçleri yetkilerini adeta Bucak Aşireti’ne devretmişti.
Hüseyin Taşkaya Siverek’teki ağır hak ihlallerini eleştirdiği için güvenlik güçlerinin ve Bucak Aşireti’nin hedefindeydi. Bu nedenle evini İstanbul’a taşıdı. Ailesini yerleştirdikten sonra yarım kalan işlerini tamamlayıp İstanbul’a dönmek üzere Siverek’e geldi ve amcası Mehmet Taşkaya’nın evinde yaşamaya başladı. Kısa bir süre sonra 6 Aralık 1993 tarihinde askerler, polisler ve Bucak aşiretine mensup korucular otuz araçlık konvoyla, Siverek’in Bağlar Mahallesindeki Mehmet Taşkaya’nın evine baskın yaptı. Evde bulunan Hüseyin Taşkaya gözaltına alındı. Gözaltına direnen akrabaları ağır biçimde darp edildi.
Ailesi Hüseyin Taşkaya’yı sormak için jandarmaya, emniyete, savcılığa, valiliğe başvurdu. Askeri yetkililer gözaltından kısa bir süre sonra Taşkaya’nın polisler tarafından götürüldüğünü söyledi. Emniyet ve valilik ‘Sedat Bucak’a sorun’ dedi. DYP milletvekili, aşiret reisi- korucubaşı Sedat Bucak ‘Bizim ekip almış fakat devlete teslim etmiş; bundan sonra haberimiz yoktur, devlet biliyor’ dedi. Ailenin tüm başvurular sonuçsuz kaldı. Hüseyin Taşkaya’dan bir daha haber alınamadı.”
KORUCUBAŞINDAN DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI’NA KADAR
Taşkaya, “Hüseyin Taşkaya’nın gözaltında kaybedilmesinden korucubaşı Sedat Bucak ile bazı korucular, Siverek Jandarma Karakol Komutanı Üstteğmen Ahmet Şentürk, Siverek kaymakamı Celalettin Yüksel, Urfa Jandarma Alay Komutanı Seral Saral, Jandarma Asayiş Bölge Komutanı Korgeneral Hasan Kundakçı, Urfa Emniyet Müdürü Mehmet Cebe, Urfa Emniyet Müdürlüğü Siyasi Şube Müdürü Mustafa Tekin, Urfa Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Fidanboy, Urfa Valisi Tevfik Ziyaeddin Akbulut, OHAL Valisi Ünal Erkan, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güneş, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakanı Tansu Çiller, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel sorumludur” dedi.
Taşkaya, Hüseyin Taşkaya’nın akıbetini sorma ve onun kaybedilmesinde sorumluluğu olan herkesin yargılanmasını talep etmeye devam edeceklerini vurguladı. (HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.