PİRHA – Cumartesi Anneleri, 1082. hafta eylemlerinde 31 yıl önce gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Nihat Aydoğan’ın akıbetini sordu. Galatasaray Meydanı’nda yapılan açıklamada, Aydoğan’ın nüfus kayıtlarına ölüm kaydı düşüldüğü ancak ölümün tarihi, yeri ve koşullarına ilişkin hiçbir bilginin paylaşılmadığı vurgulandı.
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve adalet talebini yinelemek için Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. 1082. hafta eylemi, önceki haftalarda olduğu gibi polis ablukası ve kişi sınırlaması altında gerçekleştirildi.
Basın açıklamasını Avukat Gülseren Yoleri okudu. Yoleri, Nihat Aydoğan dosyasında hakikatin ortaya çıkarılması ve sorumluların yargılanması gerektiğini vurguladı.
“EŞİN DAĞA GİTMİŞTİR” YANITI
Gülseren Yoleri, Nihat Aydoğan’ın 30 Kasım 1994 tarihinde Mardin’in Midyat ilçesine bağlı Doğançay Köyü’ndeki evinin çok sayıda özel tim mensubu, asker ve korucu tarafından basıldığını aktardı. Yoleri, Aydoğan’ın eşi ve çocuklarının gözü önünde ağır biçimde darp edilerek gözaltına alındığını ve elleri ile gözleri bağlı şekilde önce Midyat Jandarma Karakolu’na, ardından Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldüğünü söyledi.
39 yaşındaki Nihat Aydoğan’ın, koruculuk sistemini kabul etmeyen köy halkı üzerinde yoğun baskı uygulanan bir bölgede yaşadığını belirten Yoleri, Aydoğan’ın daha önce de gözaltına alındığını, ağır işkence gördüğünü ve serbest bırakıldığını ifade etti.
Yoleri, yetkili makamların Aydoğan’ın ailesine, gözaltına alındıktan yaklaşık 20 gün sonra savcılığa sevk edilerek ifadesinin alındığını ve serbest bırakıldığını söylediğini aktardı. Bunun üzerine Aydoğan’ın eşi Halime Aydoğan’ın savcılığa dilekçe verdiğini belirten Yoleri, savcının kendisine “Eşin dağa gitmiştir, bir daha bu kapıya gelme” dediğini ifade etti.
ÖLÜM KAYDI VAR BİLGİ YOK
Aradan geçen uzun yılların ardından Nihat Aydoğan’ın nüfus kayıtlarına ölüm kaydı düşüldüğünün ortaya çıktığını belirten Yoleri, ölümün gerçekleştiği tarih, yer ve mezar bilgisine ilişkin soruların ise yanıtsız bırakıldığını söyledi.
Yoleri, ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarının, bu kaydı jandarma komutanının baskısı altında ve gerçeğe aykırı şekilde düzenlediğini itiraf ettiğini de aktardı. Aydoğan Ailesi’nin bugüne kadar yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kaldığını belirten Yoleri, olayın koşullarını ve sorumlularını ortaya koyacak etkili, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmediğine dikkat çekti.
DOSYA KAPATILMAK İSTENDİ
Son olarak, Nihat Aydoğan’ın da aralarında bulunduğu Midyat kayıplarına ilişkin olarak İnsan Hakları Derneği aracılığıyla yapılan yeniden başvuru üzerine Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir fezleke hazırlandığını belirten Yoleri, savcılığın “kişilerin kaybedildiğine dair bilgi bulunmadığı” iddiasıyla dosyanın kapatılması talebiyle Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini söyledi.
Gülseren Yoleri, adli ve idari makamlara çağrıda bulunarak Nihat Aydoğan’ın devletin fiilî denetimi ve koruması altındayken kaybedildiğini vurguladı. Yoleri, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
“Yetkili makamlar; yaşam hakkı, işkence yasağı ve etkili başvuru hakkı kapsamında doğan yükümlülüklerini yerine getirerek Nihat Aydoğan’ın akıbetini açıklığa kavuşturmalı, sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütmelidir. Kaç yıl geçerse geçsin, Nihat Aydoğan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten ve devleti evrensel hukuk normları çerçevesinde hareket etmeye çağırmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.